Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır....
Davalı vekili, hak düşürücü sürenin dolduğunu, elatmanın önlenmesi davasında verilen kararın bu dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, temliken tescil koşullarının oluşmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temliken tescil koşulları oluşmadığı ve davalı tarafın dava konusu evi satın almak istemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dairemizin 05.03.2019 tarih, 2016/15438 Esas -2019/1936 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Dairemizin onama kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur....
Davalı ..., davanın reddini savunmuş, birleşen davası ile temliken tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı taşınmazına yapılan müdahalenin keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, koşulları oluşmadığından temliken tescil isteğinin reddine, diğer davalılar hakkında feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, davalı-birleşen davacı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı-birleşen davacı ...'ın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kaldı ki dosya içerisindeki inşaat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre söz konusu yapı yarı açık depo olup kalıcı nitelikte bir yapı niteliğinde olmadığından temliken tescile konu edilemez. Bu durumda mahkemece temliken tescil koşulları oluşmadığından karşı davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 2-Asıl dava yönünden; Davacının 607 parsel sayılı taşınmazına davalının 606 parsel sayılı taşınmazında bulunan yapının tecavüzlü olduğu anlaşıldığından elatmanın önlenmesi ve kal davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi doğru görülmemiş açıklanan bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir....
Dava, TMK'nın 724. maddesi gereğince temliken tescil istemine ilişkindir. TMK'nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, kanun koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK'nın 722, 723 ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir. Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir....
Somut uyuşmazlıkta, temliken tescile konu 419 parsel sayılı taşınmaz ile 419 parsele komşu davacının malik olduğu 650 sayılı parsel 1956 yılında çapa bağlanmıştır. Bu nedenle, davacının iyiniyetinden söz edilemeyeceğinden tescil isteminin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Ancak, TMK'nın 729/1 maddesinde "Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır" hükmü düzenlenmiştir. TMK'nın 723/1 maddesinde "Malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür" aynı maddenin 3. fıkrasında ise "Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçemeyecektir" hükmüne yer verilmiştir....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının taşınmazına sürekli, esaslı ve tamamlayıcı (mütemmim cüz'ü) nitelikte yapı yapması halinde diğer koşullarda mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Ancak; malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a-Malzeme maliki iyiniyetli olmalıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 724.maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin Türk Medeni Kanunun 3.maddesinde hükme bağlanan subjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın bilebilecek durumda olmamasını, ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Asıl dava elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil, karşı dava TMK’nın 725. maddesine dayalı temliken tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, 71 ada 66 parsel sayılı taşınmazın davacılara, 41 parsel sayılı taşınmazın ise davalıya ait olduğunu, davacılar tarafından imar planının 41 sayılı parselde ana caddeye cephe kazandırılması için tesis edildiği iddiası ile söz konusu işlemin iptali için dava açıldığını,...İdare Mahkemesinin 2007/3583 Esas, ve 2010/17 Karar sayılı kararıyla işlemin iptal edildiğini ve yargılama devam ettiği sırada davalının bilirkişi incelemesinden hemen sonra inşaata başlayıp hemen bitirerek iptal edilen imar planındaki duruma göre davacıların taşınmazına tecavüzlü bina inşa ettiğini, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek taşınmaza yapılan elatmanın önlenmesine, binanın yıkılmasına ve 10.000,00 TL ecrimisile hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Temliken tescil isteyen birleştirilen davanın davacılarının temyizi üzerine karar Dairemizce, temliken tescil isteyenlerin A ve B ile gösterilen taşkın kısımları taşınmazın kadastro çapına bağlanmasından sonra inşa etmeleri nedeniyle iyiniyetli sayılamayacakları belirtilerek temliken tescil talebinin reddinin yerinde olduğu ancak talep olmadığı halde mahkemece malzeme sahibi olan temliken tescil isteyen davacıların tazminatla sorumlu tutulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ilk bozmadan önceki gibi binaların A ve B ile gösterilen taşkın kısımlarıyla ilgili olarak elatmanın önlenmesi ve kal talebinin reddine, krokide C ile gösterilen yere altmanın önlenmesine, birleştirilen davadaki temliken tescil talebinin de reddine karar verilmiştir....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak bina sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir. Nitekim, davacı ..., davacı ve davalı ...’e karşı kötü niyet iddiasında bulunmuş ve onun Türk Medeni Kanununun 724.maddesinden kaynaklanan haklarını kötü niyetle bertaraf ettiğini ileri sürmüştür....