Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, temliken tescil koşullarından objektif koşulun somut olayda gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı, davalılar miras bırakanı ....’ın paydaş olduğu 1618 parsel sayılı ( imar uygulaması ile 235 ada 9 parsel ) taşınmazda yapılan özel parselasyon sonucu oluşan ve.....’a düşen 43- 44 parsel sayılı taşınmazları 04.05.1998 tarihli harici satış sözleşmesi ile dava dışı ....’e onun da haricen bayii .... ve......’ya sattığını, kendisinin dava konusu taşınmazı .... ve......’den haricen satın almak suretiyle iyiniyetle bina yaptığını ileri sürerek temliken tescil istemiştir. Türk Medeni Kanununun 684. ve 718. maddeleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.03.2011 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı, aynı konuda açılan davanın reddedilerek kesinleştiğini savunarak davanın kesin hüküm nedeniyle reddini istemiştir. Mahkemece, kesin hüküm ve subjektif iyiniyet koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/11/2019 NUMARASI : 2015/449 ESAS, 2019/287 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Başkasının Taşınmazına Bina Yapımı Nedeniyle) KARAR : Dairemize ait 02/10/2020 tarih, 2020/323- 963 Esas ve Karar sayılı kararı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 01/03/2022 tarih, 2021/1900 E. 2022/1532 K. sayılı ilamıyla bozularak dosya dairemize gönderilmekle dairemizin 2022/1207 esasına kaydı yapılıp incelendi....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/527 Esas sayılı dosyasında dava konusu 678 parsel sayılı taşınmaza yönelik ve bu davanın davacısı...’ya karşı müdahalenin önlenmesi talepli dava açıldığı ve yargılama devam ederken...’nın temliken tescile dayalı tapu iptal ve tescil talebinde bulunması üzerine mahkemece tefrik kararı verilerek temliken tescil istemine yönelik davanın temyize konu esasa kaydedildiği görülmüştür. Mahkemece gerek ilk açılan dava olan müdahalenin önlenmesi gerek tefrik edilen dosya kapsamında yapılan keşifler sonucunda alınan raporlar üzerine, davacı iyi niyetli kabul edilerek dava konusu taşınmazda kulllandığı kısım itibariyle davasının kabulüne karar verilmiştir. Ancak davacının, başkasının tapulu taşınmazı üzerine geçerli ve hukuki bir sebebi bulunmadan bina inşaa ettiği gözardı edilmiştir....

        Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda, mahkemenin harici satışın şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olduğuna ilişkin kabulü isabetli ise de, temliken tescil talebinde bulunan davacı, harici satış sözleşmesine dayalı olarak dava konusu yerin bedeli karşılığında kendisine teslim edilmesi ve haricen satın aldığı tarihten itibaren taşınmaz üzerine yapı yapmasına karşı çıkılmaması nedeniyle mülkiyetin ilerine kendisine devredileceğine inandırılmış olduğundan, temliken tescil talebinin kabulü için aranan subjektif iyiniyet koşulunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, temliken tescil talebinin kabulü için aranan diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....

          Madde uyarınca temliken tescil talebinin 3402 sayılı kadastro kanununun 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından süre yönünden REDDİNE," karar verilmiştir....

          Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu ... ada 30 parselde davacı 4/5 pay sahibi, davalı ise 1/5 pay sahibi bulunmaktadır. Davacı davalının rızası ile bina yaptığını belirterek davalı payının adına tescilini istemiştir. Tapulu bir taşınmazda malikin rızası ile bina yapan kişinin ileride mülkiyetin kendisine devredileceği inancı taşıdığı düşünülerek iyiniyetli olduğu kabul edilebilir. Ancak, paylı mülkiyete sahip taşınmazlarda paydaşların tamamı taşınmaz üzerinde hak sahibi olduğundan ve bina yapımında paydaşın rızasının bulunması iyiniyetin varlığının kabulü ile davalı payının iptali ve tescilini gerektirmez. Bu durumda davacının temliken tescil davasında subjektif koşul kanıtlanamadığından davanın reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

            Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ... sayılı dosyasında, davacının tapu dışı haricen satın almaya dayalı olarak taşınmazın 1500 m2'lik kısmının tapusunun iptali ile adına tescili isteğinde bulunduğu, davalılar ... ve ... tarafından davanın kabul edildiği, dava konusu yerin imar kanunu hüküm ve yönetmeliğine göre ifrazı mümkün olmadığından davacının davasının reddine, tapu sicil müdürlüğü hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, hükmün taraflarca süresi içinde temyiz edilmemesi üzerine 10.3.1999 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Haricen satın alma hukuki nedenine dayalı olan bahsi geçen hüküm tarafları kesin hüküm nedeniyle bağlayıcıdır. Ancak, eldeki davada davacı davasını bu kez TMK'nun 724. maddesi gereğince temliken tescil hukuki sebebine dayalı olarak açmıştır....

              Dolayısıyla anlatılan bu nedenlerle TMK'nın 725. maddesi gereğince temliken tescil talebinin reddine" şeklinde karar verilmiştir....

              Üçüncü koşul olarak da yapıyı yapan, taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemelidir. Uygun bedel genellikle yapı için lazım olan arsa miktarının dava tarihindeki gerçek değeri olarak kabul edilmekte ise de büyük bir taşınmazın bir kısmının devri gerektiğinde geri kalan kısmın bedelinde meydana gelecek noksanlıklar varsa taşınmaza bağlı öteki zararlar göz önünde bulundurularak bu bedelin aşılması hak ve nesafet kuralı gereğidir. Hemen belirtmek gerekir ki, temliken tescil isteme hakkı ancak, yapı yapıldığı sıradaki taşınmazın maliki olan kişiye karşı açılacak davada ileri sürülebilecek bir kişisel hak olup, yenilik doğurucu bu dava sonunda verilen kararın kesinleşmesinden sonra ayni hakka dönüşebilir. Açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olaya dönüldüğünde; Dava konusu 183 ada 50 parsel numaralı taşınmaz 1975 yılında yapılan kamulaştırma sonucu Hazine adına kayıtlı iken, 7269 ve 1051 Sayılı Afetler Kanununun 23.maddesi uyarınca 1997 tarihinde davalı adına tescil edilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu