Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Avrupa Birliği Konseyi’nin 87/102/CCE sayılı Yönergesi’nde de, kredi kurumunun satıcı ile sözleşme yapması ve bu çerçevede çıkarılacak ve dağıtılacak olan tüketici kredisinin sadece sözleşmeyi yapan satıcının müşterilere tahsis edileceği öngörülmüştür. Banka veya finansman şirketi ile sözleşme yapan satıcı, müşterisini doğrudan sözleşme ile bağlı olduğu kredi kurumuna göndermekte ve bu suretle müşteri ile kredi kurumu arasında aracılık rolünü de üstlenmektedir. Açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde bakıldığında bağlı kredi, belirlenmiş bir mal veya hizmetin tedariki için verilen kredi olup tüketici, krediyi veren kuruluş ve imalatçı/satıcı arasında üçlü bir ilişkiyi gerektirir....

    Finansman A.ş. ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesine istinaden ayıplı aracı davalıya teslim etmiş, ayıplı araç nedeniyle kullanılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğu iddiasıyla ayıplı araç bedelinden davalı ... Finansman A.ş.’nin de sorumlu tutulmasını talep etmiştir. Dosyaya kredi sözleşmesi ibraz edilmiştir. Bu durumda, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca kullandırılan kredinin bağlı kredi olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra kredi veren davalı ... Finansman A.ş.’nin sorumlu olup olmayacağı açıkça tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Temyiz nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

      Ancak; 1- Sanık hakkında hırsızlık ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarından kurulan hükümlerde etkin pişmanlık hükümleri nedeniyle TCK'nın 168/1. maddesi uyarınca indirim yapılırken, etkin pişmanlığın soruşturma aşamasında gerçekleştiği kabul edildiğinde indirim oranının 1/2 oranından daha fazla olması gerektiğinin gözetilmemesi, 2- Kabule göre de; Sanık hakkında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan TCK'nın 245/1. maddesi uyarınca belirlenen 3 yıl hapis ve 6 gün karşılığı adli para cezasından aynı Kanun'un 43/1. maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım yapılırken, 3 yıl 9 ay hapis ve 7 gün adli para cezası yerine hesap hatası sonucu 3 yıl 9 ay hapis ve 8 gün adli para cezasına hükmedilip diğer uygulamaların bu miktar üzerinden yapılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 31.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Kooperatif ile,dava dışı firma ve davalı bankanın imzaladığı sözleşme içeriğine göre,davalı banka bu inşaatların yapımı için taşınmaz sahiplerine kredi kullandırmayı ve inşaatın geldiği seviyeye göre,kredi bedelinin aşama aşama ödemeyi taahhüt etmiş,davacıya verdiği kredi için de kampanya katılım bedeli tahsil etmiştir.Bu yapılan açıklamalar ışığında davacıya kullandırılan kredinin bağlı kredi olduğunu kabul etmek gerekir.Kaldıki aynı kooperatiften taşınmaz satın alanların açtığı dava dosyalarında banka yetkililerinin inşaatların tamamlanması ve finansmanın sağlanmasını kooperatif üyelerine bir toplantıda taahhüt ettikleri bu suretle kredinin bağlı kredi olduğu ve bankanın anlaşmaya göre firmaya inşaatın geldiği seviyeye göre ödeme yapması gerekirken tamamını ödemesi ve inşaatın da yarım kalması nedeniyle eksik ve ayıplı iş bedelinden bankanın da sorumlu tutulmasına karar verilmiş,bu nitelikli kararların dairece onanmasına karar verilmiştir....

          Mahkemece, davacının 17.000,00 YTL kredi kullanmasına rağmen, davalılar tarafından el ve işbirliği ile 25.000,00 YTL kredi verilmiş gibi işlemler yapıldığı, gerçekte kullanılan kredi miktarının ise 17.000,00 YTL olduğu benimsenmek suretiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının davalı Bankaya kredi nedeniyle 20.941,20 YTL borçlu olduğunun, borcun aylık 872,55 YTL taksitlerle ve 24 eşit taksitte tasfiyesi gerektiğinin tespitine, davacının yaptığı fazla ödemeler varsa davalılardan tahsiline, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Banka tarafından temyiz edilmiştir. 2009/1425-3064 1-Davacı, davalı ...' den satın aldığı araç nedeniyle satıcının aracılığıyla diğer davalı Banka'dan 17.000,00 YTL üzerinden kredi kullandığını, ne var ki davalıların el ve işbirliği ile yapılan hileli işlemler sonucunda davalı Banka tarafından 25.000,00 YTL üzerinden kredi verilmiş gibi borç çıkartıldığını ileri sürerek, almış olduğu tüketici kredisinin işlemiş faiz ve ferileriyle birlikte...

            Davaya konu bononun 20/07/2010 tarihli genel kredi ve kefalet sözleşmelerinin munzam teminatı olarak verildiğinin ve ödenmeyen kredi alacağı nedeniyle davalı bankanın senede dayalı olarak davaya konu icra takibini yapmasında yasal bir engel bulunmadığının tespit edilmesinden sonra uyuşmazlığın çözümü, kredi sözleşmesi veya sözleşmelerine konu alacağın varlığı ve yokluğuna bağlı olarak davacıların yalnız 20/07/2010 tarihli genel kredi sözleşmesinden veya sonraki tarihlerde yapılan kredi sözleşmelerinden de sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ile yalnız 20/07/2010 tarihli genel kredi sözleşmesinden sorumlu bulunduğunun kabulü halinde bu sözleşme nedeniyle kullandırılan kredilerin bütünüyle ödenip ödenmediği, buna bağlı olarak senedin bedelsiz kalıp kalmadığı ve bunun bir sonucu olarak davacıların, davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....

              . - K A R A R - Davacı vekili; müvekkili banka ile dava dışı... arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını, davalıların da sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine icra takibine girişildiğini, davalıların itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40'dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... ... vekili; müvekkilinin 7.000,00 TL kefalet limitiyle kredi artırım sözleşmesini imzaladığını ve buna bağlı olarak kullandırılan kredi borcunun ödendiğini, daha sonra kullandırılan krediden müvekkilinin sorumlu olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                herhangi bir konut için kullandırdığının açık olduğunu, bu bakımdan; Davacı'nın iddialarının bir an için doğru olduğu kabul edilmiş olsa dahi rutin ve sıradan bir bankacılık faaliyeti kapsamında olmak üzere finansman sağlamak dışında başkaca hiçbir işlemi olmayan Müvekkil Banka'nın söz konusu iddia ve taleplere ilişkin herhangi bir sorumluluğu hukuken söz konusu olmadığını, müvekkil Banka tarafından kullandırılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olmaması nedeni ile dava konusu iddia ve taleplerin hiçbirisi, bunlardan hiçbir sorumluluğu bulunmayan Müvekkil Banka'yı ilgilendirmediğini, diğer bir anlatımla; satıcının bağlı kredi kullandıran konut finansmanı kuruluşuna iade yapmaması durumunda, bağlı kredi kullandıran konut finansmanı kuruluşunun yapacağı hiçbir şey olmadığını bu açıklamalar tamamen genel ve soyut olarak belirtilmiş olup; yukarıda da belirtildiği üzere dava konusu somut olayda bir bağlı kredi ilişkisi söz konusu olmadığı için esasen müvekkil banka'nın zaten herhangi bir sorumluluğunun...

                KARAR Davacı, davalıdan 73.600,00 TL karşılığında konut aldığını, sözleşmenin ilgili maddesinde peşin satışlardan indirim yapılacağı kararlaştırılmasına rağmen davalının kendisinden 80.000,00 TL tahsil ettiğini, fazla alınan 6.400 TL tutarın iadesi için ... Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, ancak Hakem Heyeti'nin sadece 327,00 TL'nin iadesine karar verdiğini ileri sürerek fazla alınan 6.400 TL'nin iadesini istemiştir. Davalı, davacıdan alınan taahhütname gereği kesinti yaptığını, kredi çekilmesi durumunda bankaya komisyon ödeneceğini satış bedelinden indirim yapılmayacağının taahhütnamede açıkça kararlaştırıldığını savunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, taraflar arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereği yapılması gereken indirim bedeli olan 6.400,00 TL'nin iadesini istemiştir....

                  Bu itibarla öncelikle davacı tarafından davalı bankadan kullanılan krediye ilişkin tüm bilgi ve belgeler dosyaya getirtilerek, kredinin bağlı kredi olup olmadığının usulünce incelenmesi gerekir. İnceleme sonucunda kredinin bağlı kredi olduğunun anlaşılması halinde ise bankanın sadece kullandırdığı kredi miktarı kadar sorumlu olduğunun da kabulü zorunludur. Mahkemece, değinilen bu yönler gözetilerek, krediye ilişkin evraklar, getirtilip, incelenerek, kredinin bağlı kredi olmaması halinde banka yönünden davanın reddine, bağlı kredi olması durumunda ise bankanın kullandırdığı kredi miktarı kadar sorumlu olacağı kabul edilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalı Toyata A.Ş....

                    UYAP Entegrasyonu