Belediyesi Encümenince parsel malikinin talebine göre belediye hizmet alanında kalan kısım için bedelsiz-şartsız-koşulsuz terk olunmasına karar verildiğini, davacının iddiasının aksine yapılan bağışın koşulsuz bağış olduğunu, bağış koşullu bağış kabul edilse dahi bağıştan dönmenin yasal koşullarının oluşmadığını, bağıştan dönmeye ilişkin irade beyanının da 1 yıllık hak düşürücü sürede yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu parselin davalı adına arsa vasfıyla tescil edilerek davacının bağışlama amacının dışına çıkıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar Dairece “......
Bu itibarla tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Somut olayda, davacıların çekişme konusu taşınmazdaki paylarını 07.03.1996 tarihinde bağış suretiyle davalıya temlik ettiği, her ne kadar resmi akitte şartsız bağış olduğu yazılmış ise de, temlikin dayanağını teşkil eden 03.10.1995 tarihli encümen kararında payların semt spor sahası yapılmak üzere bağışlandığı açıkça vurgulanmış olup, bu hususun her nasılsa tapuya geçmediği anlaşılmaktadır. Öyleyse, tarafların gerçek iradelerini ortaya koyan ve koşullu bağış olgusunu saptayan resmi yazışmalar ve idari kararların hukuki sonuç doğurmayacağı söylenemeyeceği gibi bahse konu bu belgelerin resmi akitten ayrık tutulması da düşünülemez. Gerek öğreti ve gerekse kararlılık kazanan yargısal uygulamalar da bu yöndedir....
Davacı her ne kadar bağıştan dönmek istediğini 7.11.2003 tarihinde açtığı tapu iptal davası ile ortaya koymuş ise de bağştan rücu koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ancak açılan ve 18.7.2006 tarihinde kesinleşen mahkeme kararı ile saptanmış bulunmaktadır. Salt bağıştan rücu ettiğini davalıya bildirilmiş olması, davacının eldeki davadaki gibi talepte bulunmasına olanak verecek nitelikte olmayıp, ayrıca bağıştan rücu koşullarının oluşup oluşmadığınında saptanması gerekir. Davaya konu olayda bağıştan rücu koşullarının var oludğu 18.7.2006 tarihinde kesinleşen mahkeme kararıyla belirlenmiş olup, davacı ancak bu tarihten itibaren talepte bulunma hakkına sahiptir. Eldeki dava ie 3.7.2007 tarihinde tapu iptal davasının kesinleşme tarihi olan 18.7.2006 tarihindeh itibaren 1 yıllık süre geçmeden açıldığından davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir....
olup olmadığı araştırılmamış, eğer çekişmeli bölümde davalılar yararına 2004 yılından önce edinme koşulları oluşmuşsa şayet davalı taraf çekişmeli taşınmazı sağlık evi yapılmak üzere bağışladığını ancak bağış tarihinde tapusunun olmaması nedeniyle iade edildiğini öne sürdüğü halde bağış ve bağıştan rücu koşullarının oluşup oluşmadığı mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorularak araştırılmamış olması isabetsizdir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/03/2020 NUMARASI : 2017/408 ESAS 2020/199 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Bağıştan Dönme Kaynaklı) KARAR : İstinaf yoluna T3 vekilinin istinaf başvurusu üzerine Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/408 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 05/03/2020 tarih ve 2020/199 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi. Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada;Davacı, mirasbırakan babası ... ’nun 5626 ada 1 parsel sayılı taşınmazın paydaşı iken, imar çalışmaları sırasında taşınmazlar ''kreş'' olarak planlandığından belediye tarafından paylarının bağışlanmasının talep edildiğini ve mirasbırakanının da kreş yapılması amacıyla taşınmazdaki payını belediyeye bağış suretiyle devrettiğini, ancak taşınmazda kreş yapılmadığını ileri sürerek, murisin hibe ettiği payının iptal ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, taşınmazların kayıtsız ve şartsız bağışlandığını, bağıştan rücu koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 818 Sayılı Yasanın 246/2. maddesi gereğince mirasçıların rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine,... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, eski ... ada ... parsel (yeni ... ada ... parsel) sayılı taşınmazın 1/2 payını 15/01/1997 tarihinde davalı ...'ya bağışladığını, "rücu etmek ve kayıt şartı" hakkının tapu sicilinin beyanlar hanesine şerh edildiğini, kayıtsız şartsız rücu hakkını saklı tutarak devir yaptığını, taşınmazın 1/2 payını devrettikten sonra davalının yanından ayrıldığını ve 1997 yılından itibaren nerede olduğunu bilmediğini, bağıştan rücu şartlarının gerçekleştiğini ileri sürerek, taşınmazın 1/2 payının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davanın hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 6 no’lu bağımsız bölümü sağlık ocağı olarak kullanılmak koşuluyla 1997 yılında davalı Vakıfa bağışladığını, taşınmazın bağış koşuluna uygun olarak kullanılmayıp terk edilmiş vaziyette olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı ile feri müdahil, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, taşınmazın taraflar arasında düzenlenen protokole aykırı olarak kullanımının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar Dairece, “...somut olayda bağıştan rücu koşulunun gerçekleştiğini söylemek mümkün değildir....
Bağışlanan bağışlayana veya yakınlarına karşı bir cürüm işlerse veya yasa gereği yapmakla zorunlu olduğu ödevlerini önemli surette aksatırsa yahut bağışlamayı sınırlayan ödevleri haklı bir sebep olmaksızın yerine getirmezse bağışlayan bağıştan dönme(rücu) sebebini öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde beyanda bulunmak veya dava açmak suretiyle bağıştan dönebilir. Bağıştan dönme (rücu) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 295. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 244.) maddesinde aynen; “Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde,bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir. Bağıştan dönme(rücu), kurulmuş olan bir sözleşmeyi sonradan ortaya çıkan sebeplere göre sona erdiren yenilik doğurucu bir hak olduğundan, bağışlanan ancak dönme(rücu) anında elinde kalan miktarı vermekle yükümlüdür....