Ne var ki bağışlayan, ancak TBK 295. maddedeki koşullardan birinin varlığı halinde bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir. Somut olaya ilişkin dosya içeriğinde, davalı bağışlanan davacı bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlediği ya da davacı bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığı yolunda bir kanıt bulunmadığından bağıştan rücu koşullarının olayda gerçekleştiği kabul edilemez. Mahkemece, davacının bağıştan dönme koşullarını oluşmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 02.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
(Örnek: Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı) Öte yandan; mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 128. maddesinde ( 818 sayılı BK 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK'nın 288. maddesinde (BK 238. maddesi) düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. (TBK m. 288/1). Somut olayda; davacının/karşı davalının talebinin evlenme akdinin yapılacağı düşüncesiyle tanzim olunan mehir senedinde yazılı bulunan altın ve ev eşyalarının teslim edilmesi davalı/karşı davacının talebinin ise evlenme akdinin yapılacağı düşüncesiyle tanzim olunan mehir senedinde yazılı bulunan bağışlamadan rücu talebine ilişkindir....
nun ilgili hükümlerine göre karı-koca arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde olduğu, ...'ın satış yaptığı ..., ...'ın damadı olup bu kişiye yapılan satışın da bağışlama hükmünde olduğu ayrıca ...'nın borçlunun maksadını bilebilecek durumda olan kişilerden olduğundan davanın kabulünün düşünülmesi ve bu yönde bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davalı ...'in davalı ...'ye sattığı taşınmazların ivazı olarak gerçek değerinin pek aşağısında bir bedel kabul ettiği, ayrıca eşi ...'a sattığı taşınmaz yönünden de karı koca arasındaki satışların bağış hükmünde sayılmak gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 285. maddesinde bağışlama sözleşmesi “bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış, 290. maddesinde de koşullu bağışlamaya yer verilmiş buna göre; “bağışlamanın bir koşula bağlanarak” yapılabileceği ifade edilmiştir. 288. maddesinde “bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”, “şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL/TENKİS Taraflar arasında görülen davada; Davacı ..., mirasbırakan annesi ...’in maliki olduğu 392 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 6 no’lu bağımsız bölümünü davalı cemiyete bağışladığını, son derece değerli olan taşınmazın bağışama sözleşmesinde değerinin düşük gösterildiğini, bağışlama sözleşmesinden önce mirasbırakan için aldırılan raporun sadece iki psikiyatri uzmanı tarafından düzenlendiğini, işlem tarihinde yaşlı olan mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığını, bağışlama sözleşmesinin mirasbırakandan alının genel vekaletname ile yapıldığını, bağışlama işleminin hukuka ve ahlaka da uymadığını ileri sürerek, tasarrufun iptalini, mümkün olmazsa saklı paylarının tayini ile bu tutarın ödenmesini istemiştir....
Fıkrasına göre bağışlama sözleşmesi; bağışlayanın sağlar arası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Bağışlama, bağışlayanın bir karşılık almaksızın bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi yada vermesi yoluyla bu iki arasında yapılan sözleşmedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bağışlama, hukuki işlemlerin bir çeşidi olan sözleşme mahiyetindedir. Bu sözleşmede yalnızca bağışlayan, bağışlayana belirli bir değeri verdiğinden yada vermeyi üstlendiğinden ve bağışlanan karşılık bir değer vermeyi üstlenmediğinden bu tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Tek tarafa borç yükleyen bu sözleşme kendisine değer kazandıran kişiyi teberru yoluyla zenginleştirme amacını güdmektedir. Bu nedenle hukuken bağış niteliğinde olan ziynet eşyaları TBK'nun 295....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.05.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalı yönünden reddine dair verilen 09.07.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle Borçlar Kanununun 258. maddesi uyarınca bağışlama akdinin ancak resmi senetle yapılmış ise muteber bulunmasına, taşınmazın davalılara bağışlama suretiyle temlik edildiği kanıtlanamaması bu haliyle şartların var olup olmadığının araştırılması gerekmemesine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda...
Asliye Ticaret Mahkemesi ise, bono ile ilgili uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın gayrimenkul satış vaadinden kaynaklandığını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir....
Dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu, bağışlama amacıyla davacı tarafından satın alınarak mülkiyetinin davalıya geçirildiği konularında tarafların bir uyuşmazlığı yoktur. Borçlar Kanunun 234. maddesi hükmüne göre bağışlama hayatta olan kimseler arasında ivazsız olarak bir malın tamamı veya bir kısmının diğer tarafa temliki işlemidir. Tapuda kayıtlı taşınmaz malın veya ayni bir hakkın bağış işlemi resmi biçim koşuluna bağlıdır. Kanunun aradığı şekil bir ispat değil sıhhat şartıdır. Aksi halde şekle uyulmadan yapılan bağışlama işlemi geçersiz olacağından hüküm ve sonuç doğurmaz, taraflar ancak verdiklerinin iadesini isteyebilir. Somut olayda da; bağışlamanın biçim koşuluna uygun yapılmadığı saptandığından, davacının taşınmazın satın alınması sırasında ödediğini talep etmesinde ve bu istemin hüküm altına alınmasında yasaya aykırılık yoktur....
Mahkemece, davalılar arasında yapılan satışın taşınmazın satış bedeli ile ... değeri arasındaki fark nedeniyle bağışlama hükmünde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir....