Davalı, bağışlama karşılığı ücretsiz olarak bakımlarının yapılacağına dair bir şartın davacıların kendi beyanlarında ve sunulmuş belgelerde dahi bulunmadığını,yapılan işlem koşullu bağışlama olarak belirlense dahi koşulların hiçbirinin ihlal edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacıların kuruma yapmış oldukları bağıştan dönme için gereken şartların var olduğu ve haklı sebeplerinin bulunduğu, açılan davanın ispat edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 15.06.2017 tarihli ilamı ile, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 295/3. maddesindeki koşulun gerçekleştiği ve bağışlananın haklı sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmediği saptanarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davalının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPULU TAŞINMAZDA -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre; asıl dava elatmanın önlenmesi, karşı dava ise sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak isteğine ilişkin olup sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak hakkında verilen kabul kararın temyizine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda tapuda yapılan satış sözleşmesinde belirtilen bedel ile taşınmazın rayiç bedeli arasında fahiş fark bulunduğu, tasarrufun başka hiçbir koşula bağlı bulunmaksızın bağışlama gibi olduğu, bu durumun (gerçekleştirilen tasarruf işleminde ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul edildiğinin) aksinin davalı tarafça ispat edilemediği, ipoteğe konu borcun da satış anında veya sonrasında ödenmemiş olması nedeniyle ipotek değerinin satış bedeline eklenemeyeceği, sözü geçen madde hükmü çerçevesinde yapılan işlemin bağışlama niteliğinde olduğu, taşınmazın gerçek değeri ile yapılan ödeme arasında fahiş fark bulunması halinde, taşınmazı iktisap eden iyi niyetli olsa dahi işlemin iptale tabi olduğu, dolayısıyla iyi niyet iddiasına dair tanıkların dinlenmemiş olmasının sonuca etkili olmadığı değerlendirilmiştir....
İİK.nun 278/11.maddesinde gösterilen kişiler arasındaki tasarruflar-... anlamda satış olsalar dahi-bağışlama hükmünde olduğundan, iptale tabidirler. Somut olayda borçlu ... ... ile 30.12.2002 tarihinde ondan taşınmazı satın ... ... karı-kocadır. Tasarruf tarihinden sonra davalılardan boşanmış olması işlemin anılan madde uyarınca bağışlama sayılmasına engel değildir. Mahkemece koşulları oluşan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 10.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Köyü çalışma alanında bulunan 172 ada 1 parsel sayılı 325.882,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın 1/2 payının tapu kaydının iptali ve adına tescili istemi ile dava açmış, ..., ... ve .... bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya müdahil olmuş, yargılama sırasında davalılar tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve müdahil davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Bağıştan dönme (rücu) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 295. maddesinde aynen; “Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir: 1- Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse. 2- Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa. 3- Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu söz konusu TBK.nın 295. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükmüyle mirastan ıskat sebeplerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 510. maddesi arasında paralellik sağlamış, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın devamlı baskısından kurtarmak istemiştir....
DAVA Davacı, 21/06/1993 tarihli bağışlama sözleşmesi ile adına kayıtlı olan dava konusu 2662 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3, 5, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümlerini Yatılı Kız Kuran Kursu yapılması ve başka amaç için kullanılmaması kayıt ve şartı ile davalı ...'na bağışlandığını, bu yüklemenin tapu kayıtlarına tescil edildiğini, ancak taşınmazın şu anda Kuran Kursu olarak kullanılmadığını, taşınmaz tabelasında ''... Kız Kuran Kursu'' yazmasına karşın bu yönde bir faaliyet bulunmadığını, vakıf yetkilileri ile yapılan görüşmede vakfın Antalya'da hiçbir faaliyetlerinin olmadığı, şubenin kapatıldığının beyan edildiğini, bağışlamanın gerekçesinin ortadan kalktığını ve taşınmazın bağışlama şartına aykırı kullanıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. II. CEVAP 1....
Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanunu'nun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanunu'nun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır (BK m. 238/1) (4. HD 18.02.1985 - 1984/9153 E., 1985/1223 K., YKD 1985 Sayı, sh. 802). Bu du-rumda ve değinilen ilkeler çerçevesinde tespit edilen olgular birlikte değer-lendirildiğinde, murisin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastı ile hareket ettiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, tenkis koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir....
tahsisin belirtilen vakıf lehine tahsis şerhi şeklinde tapu kaydına düşülmüş olduğunu, vakfın arsa üzerine öğrenci yurdu binası inşa ettiğini, müvekkilin bağışlama şartının gerçekleşmemesine dayanarak bağışlamadan rücu ve tapu iptali ve tescil kaydının iptali ile arsanın adına tescili talebiyle davada İstanbul Anadolu 13....
(Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı) Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 128. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK'nin 288. (Borçlar Kanununun 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Esasen taşınmazın sicil kaydı (mülkiyeti) da davalıya intikal ettirilmiştir. (BK.m.238)(4.HD. 18.2.1985 gün ve 1984/9153 E, 1985/1223 K., 1.H.D. 27.05.2009 tarih 2009/4577E-2009/6090 K). Bu durumda değinilen ilkeler çerçevesinde iddia ve buna ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde anılan belgeye değer verileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir....