Bağışlananın, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması veya yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemesi durumlarında bağışlayan, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir (TBK madde 295)....
nın kredi borçlarından kaynaklı alacağı olduğunu, davalı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, borçlunun adına kayıtlı malvarlığının bulunmadığını, adına kayıtlı gayrımenkulü davalı kızı ...'e, ... tarafından da davalı ...'e devredildiğini beyan ederek tasarrufların iptali ile cebri icra yetkisi tanınması talep edilmiştir. Davalı ... ve davalı ... vekili aralarındaki tasarrufun mal kaçırma kasdı ile yapılmadığını, söz konusu satışın gerçek bir satış olduğunu beyan ile davanın reddini talep etmişlerdir. Davalı ...'a dava dilekçesi tebliğ edildiği halde duruşmalara iştirak etmediği, davaya da cevap dilekçesi ibraz etmediği anlaşılmıştır....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyan ve savunmalarını tekrar ile icraya konu ilam taşınmazın aynına ilişkin olmadığı gibi, takibe konu edilen ilamda yargılama konusu olan taşınmaz satış vaadinden kaynaklı güçlendirilmiş şahsi hak niteliği sağlayan şerhlerin de taşınmazın aynına ilişkin olmadığını, verilen kararın açıkça hukuka aykırı bulunduğunu beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. Maddesine dayalı şikayete ilişkindir. Uşak 3. İcra Müdürlüğünün 2022/2491 Esas sayılı dosyası ile takip alacaklısı davalılar vekilince davacı borçlu şirket aleyhine ilam vekalet ücreti ve yargılama gideri alacaklarının işlemiş faizleri ile birlikte toplam 52.312,95 TL olarak tahsili talebi ile Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/356 Esas, 2022/258 Karar sayılı 04/04/2022 tarihli ilamına dayalı olarak takip yapılmıştır....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 02.07.2012 gün ve 49-279 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden değil, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bağışlama sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmesi ilişkisi, davacı yüklenici şirket ile dava dışı ..... unvanlı şirket arasında kurulmuş olup, dava konusu değildir. Davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkinin bağışlama sözleşmesinden kaynaklanmasına göre, kararın temyiz incelenmesinin yapılması görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 07.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu mehir senedinde "...Herhangi bir ihtilaf vukuunda bu eşyaların tümü bağışlayanlar tarafından Zeynep ŞAHİN'e aynen teslim edilecektir....
Asliye Ticaret Mahkemesi ise, uyuşmazlığın gayrimenkul satış vaadinden kaynaklandığını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm için yetersiz olduğu açıklanarak; mahallinde yeniden keşif yapılarak davacının dayandığı 14.09.2004 tarihli paylaşma senedinin taşınmazlara uygulanması, paylaşmaya dava konusu taşınmazların da dahil olduğunun anlaşılması halinde satış vaadinden sonra yapılan paylaşmaya değer verilmesi ve ayrıca dinlenmeyen tanıklarda taşınmaz başında dinlenmek suretiyle toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereklerine değinilmiştir....
Hukuk Dairesi ESAS NO : 2014/16253 KARAR NO: 2016/785 Y A R G I T A Y İ L A M I Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.02.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 27.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava dosyasının davacı tarafından üç defa takipsiz bırakıldığı belirtilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir....
Sulh Hukuk ile Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 05.10.2001 tarihinde noter senedine dayalı olarak açılan taşınmaz mal satış vaadinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerden (T.M.Y.’nın 706. m.) olup, sözleşmede belirtilen miktar ve değerin hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla sözleşmede belirtilen değerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay H.G.K.'...
Bağışlama sözleşmesinin şeklini Kanun’daki düzenlemeye uygun olarak elden bağışlama ve bağışlama taahhüdü ayrımına göre incelemek gerekir. 818 sayılı BK’nın 237/1’inci (6098 sayılı TBK’nın 289’uncu) maddesi gereğince elden bağışlama, bağışlayanın bir şeyi bağışlanana teslimiyle vücut bulur. Elden bağışlama borç doğuran bir sözleşme olup, bunun kurulmasıyla ifası aynı anda gerçekleşir. Elden bağışlama sadece menkullerin ve alacakların bağışlanmasında söz konusu olup, tapuya kayıtlı gayrimenkuller ve bunlar üzerindeki ayni haklar elden bağışlamaya konu olmazlar. Alacakların elden bağışlanmasında yazılı bir temlik sözleşmesine ihtiyaç vardır. Elden bağışlamadan farklı olarak, bağışlama taahhüdünde sözleşmenin ifası, kurulması safhasından sonra gerçekleşmektedir. Başka bir deyişle borç doğuran sözleşme ile tasarruf işlemi açık bir şekilde birbirinden ayrılmaktadır....