WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır....

Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır....

Bu durumda; davacının talebi, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava konusu bağışlama vaadi yazılı yapılmakla geçerlidir. Davalı koca, mehir senedinde yazılı bulunan eşyalar ile altını vermeyi taahhüt etmiş olup somut delillerle davacıya teslim ettiğini ispat edememiştir. Senet metninden de davalının bahsi geçen eşya ve altınları teslim ettiği anlaşılamamaktadır. Ne var ki, davalı taraf delil listesinde yemin deliline dayanmış, mahkeme tarafından yemin delili hatırlatılmadan hüküm kurulmuştur. O halde, ilk derece mahkemesince, bahsi geçen eşya ve altınların davacıya teslim edildiğine yönelik savunması kapsamında davalıya yemin deliline başvurup başvurmayacağı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmelidir....

    Davacıların, çekişmenin esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Kısaca bir tanımlama yapmak gerekirse, bağışlama; hayattakiler arasında teberru amacıyla yapılmış kazandırıcı bir işlemdir. Bağışlama aktinde, bir tarafın mal varlığında azalma, buna karşılık diğer tarafın ise mal varlığında ise bir çoğalma meydana gelir. Bağışlamanın konusunu, temliki mümkün olan herhangi bir şey veya hak teşkil edebilir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacıların, davalıya dört ayrı nedenle bağışlama yaptıklarını iddia ettikleri görülmektedir. Bunlardan ilki, 28.09.1998 tarihinde İnterbank Bakırköy şubesinden davalının hesabına havale edilen 1.007.893,- ABD Doları, ikincisi elden verildiği iddia edilen 302.000,- ABD Doları, üçüncüsü, bazı şirket hisse senetlerinin bağışı, dördüncüsü ise 307 parseldeki 9 ve 10 numaralı, 1382 ada 73 parseldeki 12 ve 13 numaralı bağımsız bölümler bağışıdır....

      SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan ve alacak miktarı ile ilgili yönden davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “suretiyle” ibaresinden sonra gelmek üzere “tasarruf tarihindeki alacak olan 42.167,25 TL ve ferileriyle birlikte” ibaresinin yazılmasına, 2 numaralı bendin tamamen çıkarılarak yerine “2- Alınması gerekli 2.504,54 TL harcın davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline,” ibaresinin yazılmasına ve 5 numaralı bendin de tamamen çıkarılarak hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 14.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava konusu olayda, taşınmazların tasarruf tarihindeki değeri, alacak miktarından daha azdır. Bu durumda, harç ve vekalet ücretinin, taşınmazların satış tarihindeki gerçek değerleri üzerinden hesaplanması gerekirken, dava dilekçesinde gösterilen alacak miktarı üzerinden hesaplamanın yapılması doğru değil, bozma nedeni ise de, bu husus yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden, hükmün HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekir....

          Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 285. maddesinde bağışlama sözleşmesi “bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış, 290. maddesinde de koşullu bağışlamaya yer verilmiş buna göre; “bağışlamanın bir koşula bağlanarak” yapılabileceği ifade edilmiştir. 288. maddesinde “bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”, “şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir. Ancak geçerliliği resmi şekle bağlanmış olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmaz,” düzenlemesine yer verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesine göre de taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur....

            İlk derece mahkemesince; davanın bağışlama sözünün ifası amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali olduğunu, bağışlama sözü vermenin geçerliliğinin bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğunu, dinlenen tanık beyanları ve davacı hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile söz konusu belgenin zorla imzalattırıldığı hususunun ispat edilemediğini, takibe dayanak belgede rakamla yazılan bedel ile yazıyla yazılan bedel arasında çelişki olması nedeniyle belgenin bağışlama sözü niteliğinde olmadığından kesin delil kabul edilemeyeceğini, yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebileceğini, dinlenen tanık beyanlarıyla da davalının davacıya böyle bir bağışlama sözü verdiği hususunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine dair kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince;davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir...

              Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. .//.. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....

                Bağışlama sözleşmesinin şeklini Kanun’daki düzenlemeye uygun olarak elden bağışlama ve bağışlama taahhüdü ayrımına göre incelemek gerekir. 818 sayılı BK’nın 237/1’inci (6098 sayılı TBK’nın 289’uncu) maddesi gereğince elden bağışlama, bağışlayanın bir şeyi bağışlanana teslimiyle vücut bulur. Elden bağışlama borç doğuran bir sözleşme olup, bunun kurulmasıyla ifası aynı anda gerçekleşir. Elden bağışlama sadece menkullerin ve alacakların bağışlanmasında söz konusu olup, tapuya kayıtlı gayrimenkuller ve bunlar üzerindeki ayni haklar elden bağışlamaya konu olmazlar. Alacakların elden bağışlanmasında yazılı bir temlik sözleşmesine ihtiyaç vardır. Elden bağışlamadan farklı olarak, bağışlama taahhüdünde sözleşmenin ifası, kurulması safhasından sonra gerçekleşmektedir. Başka bir deyişle borç doğuran sözleşme ile tasarruf işlemi açık bir şekilde birbirinden ayrılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu