Bu itibarla davacı-zarar görenin soyut ispat yöntemine dayanan aşkın zarar talebinin yerinde olduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama yönteminin ----- uygulamasına uygun olduğu anlaşılmış, davacının aşkın zarar talebinin kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu itibarla davacı-zarar görenin soyut ispat yöntemine dayanan aşkın zarar talebinin yerinde olduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama yönteminin ---- uygulamasına uygun olduğu anlaşılmış, davacının aşkın zarar talebinin kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Yargıtayın süre gelen uygulamasında aşkın zarar talebi için kişinin somut zararının bulunmasını ve aşkın zararın davacı tarafça somut olarak ispat edilmesi gerektiği hususunu katı bir biçimde uygulamaktaydı. Ancak ------- aşkın zararla ilgili vermiş olduğu kararında TBK 122. maddesinde düzenlenen “Aşkın Zarar” müessesi ile paradaki alım gücü düşüşüne (enflasyon vb.)bağlıtaleplerindeğerlendirilebileceğini açıkça beyan edilmiştir. ----bu kararından sonra ---- arasında görüş farklılığı ortaya çıkmıştır. Ancak ----- son içtihatlarına bakıldığında, aşkın zararın ispatı için alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir biçimde ispat edilmesi gerektiği yönündedir. Başka bir deyişle, ----- ihlal kararından sonra somut ispata ilişkin katı tutumunu biraz yumuşatmış ise de son kararlarında tekrar somut ispat hususunu katı bir şekilde aradığı görülmektedir. ------Şunu ifade etmek gerekir ki aşkın zararın ispatında salt bir yöntemin seçilmesi hukuken mümkün değildir....
Bu itibarla davacı-zarar görenin soyut ispat yöntemine dayanan aşkın zarar talebinin yerinde olduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama yönteminin ---- uygulamasına uygun olduğu anlaşılmış, davacının aşkın zarar talebinin kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu itibarla davacı-zarar görenin soyut ispat yöntemine dayanan aşkın zarar talebinin yerinde olduğu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama yönteminin ---- uygulamasına uygun olduğu anlaşılmış, davacının aşkın zarar talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Yargıtayın süre gelen uygulamasında aşkın zarar talebi için kişinin somut zararının bulunmasını ve aşkın zararın davacı tarafça somut olarak ispat edilmesi gerektiği hususunu katı bir biçimde uygulamaktaydı. Ancak ------- aşkın zararla ilgili vermiş olduğu kararında TBK 122. maddesinde düzenlenen “Aşkın Zarar” müessesi ile paradaki alım gücü düşüşüne (enflasyon vb.) bağlı taleplerin değerlendirilebileceğini açıkça beyan edilmiştir. ----bu kararından sonra ----arasında görüş farklılığı ortaya çıkmıştır. Ancak ---- son içtihatlarına bakıldığında, aşkın zararın ispatı için alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir biçimde ispat edilmesi gerektiği yönündedir. Başka bir deyişle,----- ihlal kararından sonra somut ispata ilişkin katı tutumunu biraz yumuşatmış ise de son kararlarında tekrar somut ispat hususunu katı bir şekilde aradığı görülmektedir.-------- Şunu ifade etmek gerekir ki aşkın zararın ispatında salt bir yöntemin seçilmesi hukuken mümkün değildir....
Zira aşkın (munzam) zarar sorumluluğu, temerrüt faizinden sorumluluktan farklı olarak kusur sorumluluğuna dayanmakta olup burada aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Ancak aşkın (munzam) zarar iddiasının ileri sürüldüğü durumlarda sorumluluk için, diğer koşulların varlığı durumunda borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun varlığı asıldır. Başka bir anlatımla temerrüt sonrasında borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun alacaklı tarafından ispatı gerekmez. Aksine borçlu, temerrüde düşmede kusursuz olduğunu ispatlamadıkça ortaya çıkan aşkın (munzam) zarardan sorumludur. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken son koşul ise; borçlunun temerrüdü ile alacaklının aşkın (munzam) zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir. Bu çerçevede alacaklı, borçlunun temerrüde düşmesi ile ileri sürdüğü aşkın (munzam) zarar olgusu arasındaki illiyet bağını ispatla yükümlüdür....
Somut olayda, alacaklı tarafından genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takibinin borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, alacaklının itirazın iptali isteminin, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/593 Esas, 2015/435 Karar sayılı 29.05.2015 tarihli kararı ile kabul edilerek, itirazın kısmen iptaline karar verildiği, alacaklının icra dairesine ilamı ibraz ederek haciz talebi üzerine, icra müdürlüğünce hacizler uygulandığı, borçlunun ise icra müdürlüğüne dosya borcuna karşılık 01.07.2015 tarihli süresiz kesin teminat mektubu sunduğu ve icra müdürlüğünce borçluya mehil vesikası verdiği görülmüştür....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifte 10 yılı aşkın bir süreden beri işçi olarak çalıştığını, müvekkilinin kooperatif yöneticilerinden iş yerinde bulunan yedek parçaların eksik olduğundan sayımının yapılmasını istediğini, sayım sonucu onbir milyar civarında eksik yedek parça tespit edildiğini, kooperatifin müvekkili ve diğer işçi iş akdini feshettiğini ve ikisi aleyhine Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, davalı kooperatifin müvekkilinin iş akdini feshettikten sonra işe girerken kooperatife teminat verilen senetleri işleme koyarak ihtiyati haciz kararı alınıp İcra Müdürlüğünce takibe konulduğunu, bunun neticesinde de müvekkiline ait araca ve evine haciz konulduğunu, oysa takibe konu senetlerin maaş avansı karşılığı verilen senetler olduğunu, bu durumun davalının defter ve kayıtlarından anlaşılacağını, müvekkilinin borcunun olmadığını, tüm bu nedenlerle icranın durdurulmasını, haksız yapılan takibin iptalini talep ve dava etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2015/3159 Esas sayılı dosyasında takip konusu yaptığı, alacaklının talebi üzerine, icra müdürlüğünce, borçlu şirketin DSİ Bölge Müdürlüğündeki hakedişlerine haciz uygulandığı, borçlu şirketin ise takibe konu ilamı tehir-i icra talepli olarak temyiz ettiğine dair dilekçeyi ve ... ait 08.07.2015 tarih ve 1228332 mektup nolu 142.000,00 TL bedelli teminat mektubunu icra dairesine sunduğu, bunun üzerine icra müdürlüğünce mehil vesikası düzenlendiği görülmektedir. İİK'nun 85/1. maddesi uyarınca; borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarı haczolunur. Aynı maddenin son fıkrası uyarınca ise, icra memurunun haciz koyarken alacaklı ve borçlunun menfaatlerini gözetmesi gerekir....