Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

göre tazmini gereken doğrudan zarar doğmadığı ve adli sicil kaydı bulunmayan sanıkların haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına muvafakatlarının bulunduğu birlikte değerlendirildiğinde, CMK'nun 231/6-b hükmü uyarınca, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurulup sanıkların yeniden suç işleyip işlemeyeceği değerlendirilerek ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken sanıklar hakkında hüküm kurulurken 114. maddeye göre ağaçlandırma gideri masrafları dikkate alınarak katılan kurumun maddi zararınının giderilmediğinden bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin CMK'nin 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    Öte yandan, hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Gerçek zarar, kişinin isteği dışında gerek malvarlığında ve gerekse kişi varlığında meydana getirilen bir eksilmedir. Miktarı ise malvarlığında hukuka aykırı tecavüzün meydana gelmeden önceki ve sonraki durumları arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Malvarlığındaki eksilmenin saptanması için zarar bırakıcı eylemden sonra meydana gelen durum ile bu davranış yapılmasa idi gösterecek olduğu durumun karşılaştırılması gerekir. Zararın varlığı ile tutarının belirlenmesi tazminatın saptanmasından önceki bir evredir ve onun dayanağını oluşturur. Tazminat miktarı hiçbir zaman meydana gelen gerçek zarar tutarını aşmamalıdır. Zarar gören oluşan zararın üstünde bir yarar sağlayamaz. Somut olayda Bodrum 3....

    KARŞI OY : Dava konusu işlem, davacının bir kısım işleri süresinde yapamaması nedeniyle değil projede öngörülmeyen ve esasen tabii dokuya zarar veren faaliyetlerine son verilmesi ve projeye uygun hale getirilmesi yönündeki uyarıya rağmen bu uyarının dikkate alınmaması ve hareketsiz kalınması nedeniyle tesis edilmiştir. Bu durumda, proje dışı faaliyetlerle ormanlık alanda tahribata neden olan davacının özel ağaçlandırma izninin iptali hem mevzuat hem de kamu yararı gereği olduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile davanın reddi yönündeki temyiz istemine konu ilk derece Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşüncesi ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz....

      Dosya kapsamından; davalı hakkında düzenlenen suç tutanağı ile, 04/04/2010 günü çıkan orman yangınının 7.000 m2 tapulu alan ve 4.000 m2 devlet ormanı olmak üzere toplam 11.000 m2'lik alanda etkili olduğu, yangının örtü yangını şeklinde olduğunun tespit edildiği, ceza davasında alınan bilirkişi raporuna göre ise, dava konusu yangının örtü yangını olduğunun ve kızılçam ağaçlarının zarar görmediğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Şu durumda; dava konusu yerde herhangi bir ağacın zarar görmediği anlaşıldığına göre, ağaçlandırma giderine hükmedilmesi doğru değildir. Ağaçlandırma giderine ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken davalının tazminatla sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda yerin traktörle sürülerek münferit çalı ve bir miktar otun kaldırılarak açma yapıldığı belirtilerek ağaçlandırma gideri hesaplandığının, dosya kapsamında bu zararın ödendiğine dair bir bilgi bulunmayıp sanığın, sabıka kaydına konu yer ile bu dava konusu yerin ayni yer olduğunun ifade edilmesine, mahkemenin gerekçe ve takdirine göre tebliğnamede yazılı bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır. Sanık ve müdahil idarenin temyiz itirazları, oluşa, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, gerekçeye ve uygulamaya göre yerinde görülmediğinden, reddiyle hükmün ONANMASINA, 31.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda yerin traktörle sürülerek münferit çalı ve bir miktar otun kaldırılarak açma yapıldığı belirtilerek ağaçlandırma gideri hesaplandığının, dosya kapsamında bu zararın ödendiğine dair bir bilgi bulunmayıp sanığın, sabıka kaydına konu yer ile bu dava konusu yerin ayni yer olduğunun ifade edilmesine, mahkemenin gerekçe ve takdirine göre tebliğnamede yazılı bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır. Sanık ve müdahil idarenin temyiz itirazları, oluşa, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, gerekçeye ve uygulamaya göre yerinde görülmediğinden, reddiyle hükmün ONANMASINA, 31.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            ın raporunda eski açma olduğundan tazminat ve ağaçlandırma gideri hesabının yapılmasına gerek olmadığının belirtilmesi karşısında yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden sanık hakkında CMK.nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönler incelenmeksizin hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 22.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; 1-Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, açma işleminin 50 yıl öncesine dayanması nedeniyle tazminta ve ağaçlandırma gideri hesabı yapılmasına gerek olmadığının belirtilmesine, bilirkişi raporundan orman idaresinin sanığın eylemi nedeniyle bir zararı bulunmadığının anlaşılmasına göre diğer objektif ve subjektif koşulların mevcudiyeti değerlendirilmeden zararın karşılanmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, 2-Sahada ekili mahsul bulunduğuna dair bir tesbit yapılmayıp miktar olarak da yediemine alınmış bir mahsul olmadığı gözetilmeden infazı kabil olmayacak şekilde mahsulün müsaderesine hükmolunması, 3-Celbedilen nüfus kaydından sanığın suç tarihinden 65 yaşını doldurmuş olduğunun anlaşılmasına göre 5237 sayılı TCK'nin 50/3. maddesi gereğince sanık hakkında tayin edilen 10 ay hapis cezasına aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birinin...

                Somut olayda; sanığın, babasına ait küçükbaş hayvanlarını orman koruma sahasına soktuğu ve ağaçlandırma yapılan alanda toplam 83.000 adet fidanın bu hayvanlar tarafından tahrip edildiği, ayrıca sanığın ağaçlandırma sahasını çevreleyen dikenli telleri söktüğü ve bu dikenli tellerin bağlı olduğu kazıklardan 50 tanesini çaldığı iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda; sanığın inkara yönelik savunmanın aksine delil bulunmadığı gerekçeleriyle mala zarar verme ve hırsızlık suçlarından verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir....

                  DAVACININ İDDİALARI : Antalya Orman İşletme Müdürlüğü Aksu Orman İşletme Şefliği … nolu bölmede 18/08/2020 tarihinde sunduğu dilekçe ile özel ağaçlandırma yapmak üzere başvuruda bulunduğunu, yapılan değerlendirmede müraacata konu sahanın İşletme Şefliği Otlatma planı sınırları içerisinde "öncelikli otlatma sahasında" kaldığı için uygun görülmediğini, Ağaçlandırma Yönetmeliği'nin "Devlet ormanlarında çalışmalara izin verilebilecek yerlerin tespiti " başlıklı 8. maddesinin 2. bendinin a fıkrasındaki ".. otlatma planı ile ayrılan sahalar ..." ibaresi nedeniyle müracaatın kabul edilmediği, ancak Yönetmelik hükmünün Orman kanunun 57. maddesine, 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununa amaç ve sonuç bakımından aykılık teşkil ettiği ve de üstün kamu yararı ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu