Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı/karşı davacı vekili, satışa konu makinenin ayıplı olduğunu, bu durumu sözlü uyarı ile davacıya bildirdiklerini, ancak davacının ayıbı gideremediğini ve haksız olarak icra takibi başlattığını, sözkonusu makineyi davadan sonra 30.12.2009 tarihinde tamir için davacı şirkete gönderdiklerini, BK'nun 202. ve MK'nun 2. maddesine göre davacının haksız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise; satış sözleşmesine konu makinenin ayıplı olması nedeniyle sözleşmenin feshi ile şimdilik 10.000 TL'nin davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, satım konusu makine bedelinin davacıya ödendiğini veya ayıplı olması nedeniyle iade olunduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı -karşı davacı vekilince temyiz edilmiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava finansal kiralamaya konu malın ayıplı olması nedeniyle ödenen kiralama bedelinin iadesi ve uğranılan gelir kaybının tazmini istemine ilişkindir Davalı vekili, finansal kiralama sözleşmesine göre müvekkilinin ayıptan dolayı sorumlu tutulamayacağını, sadece davacının kullanımında olan malın finansmanını sağladığını, davacının müvekkilini ayıba karşı tekeffül borcu nedeni ile ibra ettiğini, malın ayıp nedeni ile öngörülen amaca tahsis edilememesi durumunda dahi finansal kiralama sözleşmesinden doğan tüm edimleri yerine getireceğini kabul ve taahhüt ettiğini belirterek husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

      Belirlenen tanım ışığında gerçekten somut olay değerlendirildiğinde, davaya konu aracın ekonomik olarak da ayıplı olduğu davacının süresi içinde davalıya müracaat ile sözleşmeden döndüğü ve seçimlik hakkını aracın iadesi yönünde kullandığı anlaşılmaktadır. Davacı eldeki davada, davalı bankanın bağlı kredi kullandırdığını, bu nedenle ayıp nedeni ile bankanın da sorumlu olduğunu belirtmiş, davalı banka ise; husumet itirazında bulunarak, bağlı kredi kullandırılmadığı gerekçesiyle davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, “aracın ayıplı olduğuna karar vermek için yeterli bir delil bulunmadığı” belirtilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de; davalı bankanın mahkeme kararını gerekçe noktasında temyiz etmediği, hal böyle olunca davalı bankanın da ayıplı araç nedeni ile sorumlu olacağının kabulü ile her üç davalının sorumluluğu noktasında değerlendirme yapılması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... Kiralama ... arasındaki 30.03.2007 tarihli ... Sözleşmesi gereğince kiralanan ve diğer davalının satıcısı olduğu iş makinesinin üretim hatası nedeni ile ayıplı olduğu, her iki davalıya da ayıbın ihbar edildiği ve bir çok kez servis tarafından onarıldığı, ancak aracın bu hali ile kullanılmasının iş makinesinden sağlanan yararı sağlayamadığını belirterek, sözleşmenin feshini, sağlanan yarar düşüldükten sonra ödenen 30.000,00 TL'nin davalı ... Kiralama ...'...

          ise ...’in sigortalı çalışan olduğunu ve kendileri adına kabul yetkisi bulunmadığını, işlerin eksik ve ayıplı şekilde yapılması nedeni ile 3. kişilere ödemeler yapıldığını savunmuştur....

            Davalı tarafından ayıplı olduğu belirtilen ürünlerin tespiti için mahkememizce keşif kararı verilmiş olup, yapılan keşifte iki tip maldan 50.728,32 TL'lik TALİNAS modeli mahkememiz heyetince görülmüş, malların ayıplı olduğu denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile sabit olmuştur....

              Dava, konuttaki ayıplar nedeni ile konutta meydana gelen değer kaybının tahsili istemine yöneliktir. Davalılar, taraflar arasında imzalanan 12.12.2012 tarihli sulh sözleşmesi ve ibranameye göre biribirini ibra ettiklerini, konutta ayıp olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir. Mahkemece, sulh sözleşmesi ve ibranamenin 3. maddesi hükmü ile davacının davalıları ibra ettiği, konuttaki eksik işler ve ayıp nedeniyle bedel indirimine ilişkin taleplerinden feragat ettiği sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki taraflar arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmenin konusu başlıklı maddesinde davacının geç teslim nedeni ile doğan gecikme cezasına istinaden icra takibi başlattığı ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı açıklandıktan sonra konutun geç teslimi nedeni ile aralarında doğan uyuşmazlığın sözleşmede öngörülen hüküm ve sonuçlar dahilinde sulhen sona erdirilmesi hususunda mutabakata varıldığı belirtilmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davada İstanbul 4. Tüketici ile ... 4. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, aldığı koltuğun ayıplı çıkması nedeniyle ödenen bedeli için yaptığı icra takibine itirazın iptalini talep etmektedir. Dosya kapsamından, davacının 4077 Sayılı Yasanın 3/e maddesi kapsamında tüketici olduğu, ayıplı çıktığı bildirilen koltuğun bedelinin ödendiği, ancak faiz ve masraflar ödenmediği, uyuşmazlığın 4822 Sayılı Yasanın 4. maddesinde ayıplı mal satışı başlığında düzenlendiği ve aynı yasanın 23. maddesine göre Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince İstanbul 4....

                  İş sayılı dosyasından eksik ve ayıplı işlerin tespitinin yapıldığını, gecikme tazminatı ve ayıplı işler nedeniyle açılmış davalar olduğunu, yüklenicinin sözleşmenin 27. Maddesine göre kesin ferağın verilmesi için gerekli işlemleri yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince davacının sözleşme edimlerini yerine getirmiş olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, kar kaybı talebinin reddine karar verilmiş hüküm taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir. Taraflarca imzalanan Kayseri 4....

                  Karşı dava, sözleşmenin ileriye etkili feshi nedeniyle müspet zarar kapsamındaki eksik ve ayıplı işler bedeli ile gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkindir. 818 sayılı BK'nın 81. (TBK'nın 97.) maddesine göre, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifasını talep eden kimse sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kural olarak kendi borcunu ifa etmedikçe karşı taraftan edimin ifasını isteyemez. Karşı davacı arsa sahibinin sözleşmeden doğan haklarını, teminat altına alabilmek amacıyla elde tutulan bağımsız bölüm veya bölümlerin eksik ve ayıplı işleri tamamlamadan veya eksik ve ayıplı işleri bedeli ile gecikme tazminatı ödenmeden, sözleşmeye uygun olarak teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilemeyeceğinden, davacı yüklenici tescile hak kazanamaz....

                    UYAP Entegrasyonu