Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde ayrı ayrı özetle; Tüketici davacının sözleşmeden dönmesi ve bedel iadesi talebinin hukuki olmadığını, bağımsız bölümün davacıya eksiksiz ve kusursuz olarak fiilen teslim edildiğini, konutun zilyetliğinin 17/07/2018 tarihinde davacıya zilyetliğin devri suretiyle geçmiş bulunduğunu, davacının sözleşmeden dönme iradesinin hukuki geçerliliği olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar karşı davacılar vekilleri karşı dava dilekçelerinde özetle; davacının kredi ödemelerini yapmadığı için sözleşmenin feshedildiğini, davacıya karşı ecri misil ve tahliye talebi olduğunu talep etmiştir....
Öte yandan davacının dava öncesinde keşide ettiği ihtarnamede motor değişimi, aracın misliyle değişimi, olmazsa sözleşmeden dönme seçimlik hakları kullanılmış olup, işbu davada ise misliyle değişim veya sözleşmeden dönme talep edilmiş, mahkemece ise TBK'nın 227/son maddesi hükmüne uygun olarak sözleşmeden dönme yönünde hüküm kurulmuştur. Bu durumda davacının dava öncesinde seçimlik hakkını kullandığı, artık farklı bir seçimlik hak kullanamayacağından söz etme olanağı yoktur. Davalı vekili tarafından Sakarya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/42 D.İş sayılı delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporu ile işbu yargılama sırasında alınan rapor arasında çelişki bulunduğu, çelişki giderilmeden karar verildiği ileri sürülmüştür. Oysa dosyaya sunulmamış olsa da, delil tespitinin işbu dava tarihinden sonra yaptırıldığı anlaşılmaktadır....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/196 Esas sayılı dosyası ile açılan sözleşmeden dönme- bedel iadesi davasında 09/09/2021 tarihinde tesis edilen karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderildiği, dairece yapılan ön inceleme sonunda; "iş bölümü gereği aidiyet nedeniyle Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; işbu davada zamanaşımı süresinin dolduğunu, dava konusu araçta gizli ayıp bulunmadığını, gizlenen ayıbın da söz konusu olmadığını, müvekkili davalının bu yönde bir gizleme eylemi ve aldatma kastının kesinlikle bulunmadığını, bir an için araçta gizli ayıp olduğu kabul edilse dahi, aracın tesliminden itibaren işlemeye başlayan iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davada değer kaybına hükmedildiğini, Tüketici Hukuku uyarınca sözleşmeden dönme ile araç fatura bedel iadesi ile değer kaybına ilişkin taleplerin yalnızca sözleşmenin tarafı olan satıcıya karşı ileri sürülebileceğini, bu nedenle müvekkili davalıya değer kaybı yönünden husumet yöneltilemeyeceğini, davanın bu nedenle de reddi gerektiğini, dava konusu araçta ayıp olarak nitelendirilebilecek maddi bir hasar ya da eksikliğin söz konusu olmadığı gibi, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir ayıbın da bulunmadığını, dava konusu aracın halihazırda davacı tarafça kullanılmakta...
-TL'ye satın aldığını, parasının tümünü ödediğini, fırının randımanlı çalışmamasından dolayı 4 kez servis çağrıldığını fakat arızanın giderilemediğini, arızanın imalattan kaynaklı giderilemeyecek bir arıza olduğuna kanaat getirerek sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep hakkını kullandıklarını, davalının talebi karşılamadığını, yapılan ödemenin, ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetkiye ve göreve itiraz etmiş, davanın davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili bulunduğunu, tarafların tüketici olmayıp tacir olduğunu, uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, esas yönden ise bu malın ayıplı olması halinde süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, ürünün davacıya teslim tarihinin faturadan da önce olup faturaya göre dahi talebin zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini istemiştir....
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ile bedel iadesi ve uğranılan zararın tazminine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ----- tarihli sözleşme ile satın alınan uyuşmazlığa konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu, ayıbın üretim kaynaklı olup olmadığı, gizli ayıp olup olmadığı, ayıp var ise ayıbın oluşmasında kusur dağılımının ne olduğu ile ayıp ihbarlarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve davacının aracın satış bedeli ve uğradığı zararları davalılardan isteyip isteyemeyeceğine ilişkindir. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır....
Davalı davanın reddini dilemiş, mahkemece ayıbın giderim bedeli olan 16.826,20 TL’den 3.750,00 TL teminat bedelinin mahsubuyla bakiye bedel üzerinden dava kabul edilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunda eserin ayıplı olduğu belirlenerek ayıbın giderim bedeli hüküm altına alınmış ve kamera sisteminin davalı yüklenicilere iadesine karar verilmiştir. Oysa davacı yan sözleşmenin feshini istememiş, sadece ayıpların giderim bedelinin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Bu istem sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 475. maddesinde düzenlenen ayıp nedeniyle uğranılan zararlar ve ayıbın giderilme bedeline ilişkindir. Sözleşmeden dönme yönünde bir irade bulunmamaktadır. Mahkemenin işin ayıplı olduğu ve ayıbın giderim bedelinin hüküm altına alınması gerektiğine yönelik karar davalılar tarafından temyiz edilmemiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tüketicinin satıcıya karşı açmış olduğu ayıplı maldan kaynaklanan sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında yapılan sözleşme tarihinin 11/01/2018 tarihi olduğu dikkate alındığında uygulanacak olan yasanın 6502 sayılı TKHK olduğu ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık malın ayıplı olup olmadığı, ayıbın üretim hatasından veya kullanım hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının 6502 saylı TKHK 11. maddesi uyarınca seçimlik haklarını kullanma hakkı olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır. 6502 sayılı yasanın 11/1. maddesinde, malın ayıplı olması durumda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür....
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.'' 6098 Sayılı TBK'nun 231. maddesinde "Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def'i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz....
Davacı iş sahibinin sözleşmeden dönmesi üzerine ödediği bedelin iadesine ilişkin yapılan yargılamada ... ATM 2021/... Esas sayılı dosyasında davalı yüklenicinin süresinde işi teslim etmemesi sebebiyle temerrüde düştüğü ve davacı iş sahibinin sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini talep edebileceği kabul edilmiştir. Davalı taraf 2 günlük ayıp bildirim süresinin geçtiğini öne sürse de; TTK md. 23’ün satış sözleşmelerine ilişkin olması, davalının yükümlendiği tüm işi bitirip teslim etmeden edimini tam olarak ifa etmiş sayılamayacağı ve davacı iş sahibinin temerrüt hükümlerine başvurduğu gözetildiğinde, davalının ayıp bildirimi hususundaki itirazı yerinde değildir. Davalının teslim tarihinde işi teslim etmemesi ve yapılan ihtarın sonuçsuz kalması sebebiyle temerrüde düştüğü mahkememizce de kabul edilmiştir. Bu doğrultuda davacının TBK’nın “Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler....