Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İhtilaf araçtaki şikayetlerin ayıp olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği noktasındadır. Zira ayıp niteliğinde kabul edilmesinin hukuki sonucu farklı olacak, ayıp kabul edilmezse sonucu faklı olacaktır. Bu nedenle öncelikle ayıp kavramı üzerinde durmak gerekmektedir. Ayıp sözlük anlamıyla; sakatlı durum; bozukluk; bir malın eksiklik, bozukluk ve sakatlık gibi hukuksal bir nedenle değerini veya maldan amaçlanan yararı giderme veya önemli biçimde azaltma durumudur. Ayıp (bozukluk) terimi satılanın, aynı çeşitten malların normal durumu ile karşılaştırıldığında, iyi niteliklerinin daha az veya kötü niteliklerinin daha çok olmasına işaret eder . Yine ayıp sözüyle bir şey de bulunmaması gereken objektif bozukluklar ve eksiklikler kast olunmaktadır. Ayıp kavramının belirlenmesinde o malda, gerek satıcının vaatleri nedeniyle gerekse mahiyeti gereği bulunması gereken “vasıflar” önemli rol oynamaktadır. Dolaysıyla ayıp salt bozukluk anlamına gelen bir kavram değildir....

    Ancak, satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. BK’nun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut uyuşmazlıkta ise davacının dava dilekçesinde tanımladığı ve davalı tarafında da inşaa edildiği anlaşılan mevcut durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. O halde, davacının dava konusu bağımsız bölümü teslim aldığı tarih mahkemece araştırılarak, 4077 sayılı kanunu'nun 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir....

      Mahkemece, davanın süresinde yapılmayan ayıp ihbarı ve bu nedenle zamanaşımı nedeni ile usulden reddine şeklinde karar verilerek, davanın hem usulden (zamanaşımı) hem de esastan (ayıp ihbarı) reddedildiği anlaşılmıştır....

        Ancak, satılanda adi bir muayene ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olupta bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Borçlar Kanununun 198.maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut olayda, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda ayıpların bir kısmının açık, bir kısmının ise gizli olduğu bildirilmiştir. Mahkemece, açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden davacının bir ihbarı yok ise de bunları dava tarihinden bir ay önce öğrendiğinin kabulü gerektiği, aksinin menfi bir durum olup davalı tarafından ispatı gerektiği gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir....

          Mahkemece, açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbar olmadığı, gizli ayıplar yönünden ise davacının bir ihbarı yok ise de bunları dava tarihinden bir ay önce öğrendiğinin kabulü gerektiği, aksinin menfi bir durum olup davalı tarafından ispatı gerektiği gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Mahkemece, öncelikle taşınmazın teslim tarihi tam olarak belirlenmelidir....

            Ancak, satılanda adi bir muayene ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olupta bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Borçlar Kanununun 198.maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut olayda, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda ayıpların bir kısmının açık, bir kısmının ise gizli olduğu bildirilmiştir. Mahkemece, açık ayıplar için süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden ise davacının bir ihbarı yok ise de bunları dava tarihinden bir ay önce öğrendiğinin kabulü gerektiği, aksinin menfi bir durum olup davalı tarafından ispatı gerektiği gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Mahkemece, öncelikle taşınmazın teslim tarihi tam olarak belirlenmelidir....

              Ancak, satılanda adi bir muayene ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olupta bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Borçlar Kanununun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut olayda, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda ayıpların bir kısmının açık,bir kısmının ise gizli olduğu bildirilmiştir. Mahkemece, açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden davacının bir ihbarı yok ise de bunları dava tarihinden bir ay önce öğrendiğinin kabulü gerektiği, aksinin menfi bir durum olup davalı tarafından ispatı gerektiği gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir....

                Mahkemece, açık ayıplar yönünden süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden ise davacının bir ihbarı yok ise de bunları dava tarihinden bir ay önce öğrendiğinin kabulü gerektiği, aksinin menfi bir durum olup davalı tarafından ispatı gerektiği gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının ayıp ihbarını yasada belirtilen sürede yaptığını ispat yükümlülüğü davacı tarafa aittir....

                  Davacı vekili, davalılar T6'nin ve TMSF'nin de hüküm altına alınan miktardan sorumlu olduğunu, husumet yokluğu nedeniyle verilen kararın yerinde olmadığını, taşınmazda meydana gelen değer kaybına yönelik belirlenen miktarın düşük olduğunu, manevi tazminat talebinin reddedilmesinin yerinde olmadığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı T4 Vekili, mahkemenin ayıp iddiasına yönelik kabul yönünde kurmuş olduğu hükmün yerinde olmadığını, iddia edilen hususların açık ayıp niteliğinde olduğunu, davacının görerek taşınmazı teslim aldığını, ihtirazı kayıt konulmadan taşınmazın teslim alındığını, gizli ayıp ve eksikliklere ilişkin süresinde ihbar yapılmadığını beyan ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE : Taraflar arasında taşınmaz alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu, taşınmazın davacıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık yoktur....

                  göre iş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı olmakla ve davalı hekimin yapılan yağ aldırma işleminde yukarıda izah edildiği üzere kusurlu olması nedeniyle mahkemece davacı yararına da uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu