Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mal rejiminin tasfiyesi davası, ancak evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesiyle görülebilir hale gelir. Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasından da feragat edildiğinden, evlilik birliğinin devam ettiğinin, diğer bir deyimle eşler arasındaki mal rejiminin sona ermediğinin kabulü gerekir (TMK m. 225). O halde, sonuçlanan ve kesinleşen bir boşanma kararı olmadığından tasfiye istenemez ve yapılamaz. Doğmamış bir haktan feragat mümkün değildir. Söz konusu feragat mal rejiminin tasfiyesi davası bakımından hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece yapılacak iş, boşanma davasının feragat sebebiyle reddedilmesinden dolayı, mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilirlik ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermekten ibarettir. Bu sebeple mahkemece mal rejiminin tasfiyesi davası yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, usul ve yasaya aykırı olan hükmün açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

    Sanık hakkında isnat edilen İİK’nın 338/1. maddesinde düzenlenen “Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunma” suçunun oluşabilmesi için borçlunun, aleyhine başlatılan bir icra takibi nedeniyle İcra İflas Kanunu’na göre istenmesi nedeniyle, süresi içerisinde verdiği ve bu Kanun’un 74. maddesindeki unsurları da içermek suretiyle geçerli olan mal beyanındaki bildirimlerin gerçeğe aykırı olarak yapılmasının gerekmesi karşısında; Mal beyanında bulunan borçlu sanığın gerek kendisinde, gerekse üçüncü şahıslar üzerinde bulunan mal, alacak ve haklarını, günlük veya aylık kazancını, geçim kaynaklarını göstermemesi, buna göre borcu ne şekilde ödeyeceğini bildirmemesi nedenleriyle mal beyanının İİK'nın 74. maddesinde belirtilen unsurları taşımadığının anlaşılması, Öte yandan süresi içinde verilen mal beyanı dileçesi Kanun'da yazılı unsurları taşısa ve geçerli olsa dahi, sanığın icra takip dosyasına talimat icra dairesi kanalıyla ibraz ettiği 24.06.2013 tarihli mal beyanı dilekçesinin asıl dosyada alacaklı vekilince...

      kazanması gerektiğini, İİK'nun 74. maddesine göre verilmesi gereken mal beyanında, mal varlığının tamamının bildirilmesi gerekli olmayıp, borcu karşılar nitelikte mal bildiriminde bulunulmasının yeterli olduğu dikkate alındığında, sanığın 18.02.2009 tarihli mal beyanında bildirdiği römorkun değeri belirlenip, borcu karşılar nitelikte olup olmadığının tespitinin gerektiğini, nitekim Yargıtay Yüksek l6.H.D'nin 19.01.2009 tarih ve 2008/8996 esas 2009/271 karar sayılı hükmünün de bu yönde olduğunu, 2- Mal beyanında bildirilmeyen taşınmazlar açısından da durum incelendiğinde, taşınmazlar üzerinde başka dosyalardan dolayı haciz ve rehin şerhlerinin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, suç kastının tayini açısından taşınmazların değerleri belirlenip, satışı halinde üzerindeki diğer dosya alacaklarının karşılanmasını müteakip bu dosya borcu yönünden alacaklıyı tatmin edebilecek miktarda bir paranın kalıp kalmayacağının tespit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdirinin gerektiğini...

        Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu S.S.Miraç Yapı Kooperatif hissesinin, eşler arasında mal ayrılığı rejimin geçerli olduğu 26.12.1988 tarihinde davalı eş adına edinildiği, kooperatif hissesinin davalı tarafından 19.08.1998 tarihinde üçüncü kişiye satıldığı anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....

          Dava, mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

          Ne var ki; görülmekte olan davanın dayanağını oluşturan dava dilekçesinde harca esas değer olarak 25000 TL bildirilmiş ancak bu değerin davaya konu edilen hangi mallar ve alacaklar için olduğu, hangi mallar ve mal varlıkları için ne miktar alacak istendiği açıklanmamıştır. Dava dilekçesinin açıklanmasına ilişkin olarak dosyaya sunulan 29.....2007 hakim havale tarihli dilekçede de davaya konu edilen mal varlıklarının neler olduğu ve hangi mal varlığı için hangi nedenle hak talep edildiği kısmen açıklanmış ise de, talep konusu edilen mal varlıkları tek tek belirtilerek, her bir mal için ne sebeple ve ne miktar alacak istendiği konusunda açıklamada bulunulmamıştır. Hangi mal için neden ve ne kadar alacak istediğini davacı açıklamalı veya kendisine açıklatılmalıdır. Diğer bir anlatımla, davaya konu edilen mal varlıklarının ne olduğu tek tek belirtilmeli ve her bir mal için neden ve ne miktarda hak talep edildiği açık olarak ortaya konmalıdır....

            Aile Mahkemesinin 2013/105 Esas 2013/192 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, TMK.nun 225. maddesinin "mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer. Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer." hükmüne göre mal rejiminin sona erdiği tarihin 10.09.2013 olduğunu, TMK.nun 235. maddesine göre de "mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar.", İstanbul Anadolu 17....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Mal Rejiminin Tasfiyesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; mal rejiminin tasfiyesine yönelik verilen hüküm yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın boşanma davası ve fer'ilerinin yanında mal rejiminin tasfiyesi talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvurma harcı dava dilekçesindeki tüm talepleri kapsar. Kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebi yönünden peşin nispi harcı alınmamıştır. Boşanma kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmekle taraflar arasındaki mal rejimi sona erdiğinden davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine yönelik davası da görülebilir hale gelmiştir....

              Taraflar 29.8.1984 tarihinde evlenmiş, 21.7.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 20.1.2009 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Öncelikle davalı tarafından taraflar arasındaki mal rejiminin ilk boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği iddia edilmekte ise de dosya arasına getirtilen dosyalar incelendiğinde, davacısı Mehtap olan 14.10.2003 tarihinde açılan boşanma davasında Kadıköy 1....

                Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma açısından ise; borçlu, başkasına ait mal, alacak ve hakları kendisininmiş gibi veya kendisine ait mal, alacak ve hakları başkasına aitmiş gibi gösterir (beyan eder) veya saklar, ya da kendisine ait mal, alacak ve haklar üzerinde üçüncü şahısların mevcut haklarını bildirmez veyahut bildirdiği malların kıymetleri ve vasıfları hakkında icra müdürünü hataya düşürecek müspet beyanda bulunur veya bu hususta kasten sükut eder, beyan ettiğinden başka malları da mevcut olduğu halde yokmuş gibi beyanda bulunursa, gerçeğe aykırı (hakikate muhalif) beyanda bulunmuş olur. Somut olayda borçlu mal beyanı dilekçesinde, adına kayıtlı bulunan dükkan ve .... plakalı Ford marka aracını bildirmiş, üzerinde haciz bulunduğunu belirtmiş, ayrıca 37 ekran televizyon ile eski bir buzdolabı olduğunu açıkça beyan etmekle birlikte adına kayıtlı 26 TT 089 plakalı motosikletini bildirmeyerek alacaklıyı ve icra dairesini yanıltacak şekilde bildirimde bulunduğu saptanmıştır....

                  UYAP Entegrasyonu