Mahkemece, dava konusu 702 ada 3 parsel 6 nolu bağımsız bölüm yönünden davanın kabulüne (Islah talebinin fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığından ıslah talebinin kabul edilmediğine), 171 ada 1 parsel 11 nolu bağımsız bölüm yönünden taşınmazın boşanma dava tarihinden sonra edinilmesi nedeniyle mal rejiminden kaynaklı katılma alacağı istenemeyeceğinden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından kabul edilen kısım yönünden temyiz edilmiştir. Taraflar, 22.04.1987 tarihinde evlenmiş, 25.10.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 22.02.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m)....
BİNALARIN DEPREM YÖNETMELİĞİNE UYGUN BİÇİMDE İNŞA EDİLİP EDİLMEDİĞİNİN ARAŞTIRILMASIİMALATIN AYIPLI OLMASI 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 58 ] "İçtihat Metni" Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü: Dava, 08.10.1990 tarihinde ihale edilen ve 25.09.1995 tarihinde kesin kabulü yapılarak davacıya teslim edilen binaların 2005 yılında yapılan delil tespitinde verilen rapor uyarınca güçlendirilmesi gerektiğinden bahisle bedelinin tahsili istemiyle açılmış, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı cevabında, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 1975 yılı Deprem Yönetmeliği'ne uygun şekilde inşaatın gerçekleştirildiğini savunmuştur....
AYIPLI MALZEME KULLANIMIDAVANIN ZAMANAŞIMI SÜRESİDEPREM SONUCU ORTAYA ÇIKAN ZARARIN TAZMİNİESER SÖZLEŞMESİ 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 126 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 359 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 362 ] "İçtihat Metni" Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: KARAR Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davalı tarafından inşa olunan binada deprem sonucu ortaya çıkan zararın tazmini istenmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından dolayı reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Eserin tesliminde iş sahibi işin mutad cereyanına göre imkanını bulur bulmaz muayeneye ve kusurları varsa yükleniciye bildirmek zorundadır....
AYIPLI MALIN MİSLİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 4 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki ayıplı malın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu Saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalıdan satın aldığı araçta gizli ayıp bulunduğunu öne sürerek, aracın yenisiyle değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....
Davalı-karşı davacı ... vekili, asıl davanın reddini savunmuş, karşı dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesiyle iki adet araç nedeniyle 12.000-TL alacak isteğinde bulunmuştur....
Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince(6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir....
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile karar düzeltme dilekçesinin incelenmesi sonunda; Hemen burada, “mal rejiminin sona erme anı' üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptal ve tescil isteği ve alacak isteğine ilişkindir. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK'nun m. 227/1, 231, 236/1). TMK'nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır....
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda,davalının akdi ilişkiyi reddetmesi nedeniyle davacının mal verdiğine ilişkin ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği, ancak davacının akdi ilişkiyi yasal delillerle ispatlayamadığı,bu nedenle davacı tarafa yemin metni sunmak üzere süre verildiği,07.06.2016 tarihli celsede davalının davacıdan mal almadığına davacıya borcu olmadığına dair yemin ettiği,her ne kadar davacı vekili duruşmadaki sözlü beyanında yemini kabul etmediklerini,yeminden sonraki beyanında mal aldığını kabul ettiğini ve kendi el yazısı ile yazmış olduğu mal alımına ilişkin belgelerin bulunduğu bildirilmiş ise de duruşma tutanağında bu hususların yer almadığı,dosya kapsamında davacının davalı tarafa mal verdiğine ilişkin usulüne uygun delilin bulunmadığı,davalının mal almadığına dair yemin ettiği anlaşılmakla davacı tarafından açılan davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur...
Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından feragatin davalı tarafın tehdit ve korkutması ile yapıldığı ve bu nedenle geçersizliği ileri sürülerek temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, Mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....