Davalı, 26.11.1999 tarihinde satın alınan araç nedeniyle iki yıllık garanti ve zamanaşımı süresinin dolduğunu, araçta fazla yakıt tüketiminin söz konusu olmadığını savunarak, davanın gerek zamanaşımı gerekse esastan reddini dilemiştir....
Mahkemece davacının alkollü ve sürücü belgesiz kişinin aracına bindiği gerekçesi ile hesaplanan tazminattan BK. 43,44. maddeleri uyarınca %45 oranında indirim yapılarak karar verilmiştir. Takdir edilen indirim oranları somut olaya uygun değildir. Bir olayda birden fazla müterafik kusur durumu bulunsa dahi her bir müterafik kusuru durumu için ayrı ayrı indirim yapılamayacağı gibi Dairemizin yerleşik uygulamasına göre B.K.43.madde gereği hatır taşıması indirim oranı 20'yi, B.K. 44. Madde uyarınca müterafik kusuru indirimi oranı %20'yi geçemeyecektir. Mahkemece hatır taşıması sebebi ile ne kadar oranda, müterafik kusur sebebi ile ne kadar oranda indirim yapıldığı anlaşılmaksızın sürücü belgesiz ve alkollü sürücünün aracında davacının hatır için taşındığı kabul edilerek toplam %45 oranında indirim yapılması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Ancak; 1-Bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın üzerinde kat mülkiyeti kurulu yapı olduğu ve davalı idarece taşınmazın bahçe bölümüne yol yapılarak idarece el atıldığı gözetilerek bu durumun 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/İ maddesi uyarınca objektif değer azaltıcı unsur kabul edilerek, tespit edilen bedelden bu nedenle % 10 oranında indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, 2-Taşınmaz üzerinde ... lehine daha önce kurulmuş irtifak hakkı bulunmaktadır.Bu irtifak hakkının taşınmazın değerine etkisi konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp, bu irtifak hakkının neden olacağı değer düşüklüğünün belirlenen bedelden indirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....
Davacı sigortalı araç kamyonet olup, kullanım şekli ve amacı hususidir. Bu durumda davacı sigortalı aracı hususi kullanım niteliğinde araç olduğundan TTK'nun 4/1. maddesindeki nispi ticari dava koşulları oluşmamıştır. Bu durum karşısında, kasko sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen bedelden davalıların sorumlu olduğu iddiasıyla açılan işbu davada asliye hukuk mahkemeleri davaya bakmakla görevlidir. (-----Bölge Adliye Mahkemesi----- Hukuk Dairesi ------ Esas ----- Karar )Tüm bu açıklamalar davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Somut olayda davacı ile sigortasız motor araç sürücüsünün kardeş oldukları, kask takmadıkları, sürücü müteveffa Hüseyin'in ehliyetsiz ve alkollü olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının ehliyetsiz ve alkollü araç sürücüsünün aracına binmesi ve kask takmaması nedeni ile tazminat hesabında Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarına göre müterafik kusur indirim oranının % 20 olduğu da dikkate alınmak suretiyle indirim yapılmış aküer bilirkişi tarafından hesaplanan davacının sürekli iş göremezlik tazminat miktarı olan 176.570,69 TL üzerinden %20 indirim yapılarak ve davalıya başvuru dosya kapsamından tespit edilemediğinden temerrüt tarihinin dava tarihi olup yasal faiz talep edilebileceği dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı araç satışı iddiasına dayalı onarım bedeli , ayıp oranında indirim bedeli ve ayıp sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemlidir. Davacı vekili; davacının, davalıdan 77.500,00 TL mukabilinde 24/01/2020 tarihinde arızasız ve bakımı yapıldığı vaadiyle satın aldığı aracın motorunun sonradan arızalı olduğunu öğrendiğini ve onarımı için masraf yaptığını ileri sürerek şimdilik 50.00 TL onarım bedeli, 50,00 TL araçtan mahrumiyet bedeli ve 50,00 TL ayıp oranında indirim bedelinin davalıdan faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; aracın hasarlı olarak davacıya satıldığının araç satışına ilişkin noter satış senedinde açıkça belirtildiğini, araçta gizlenmiş bir ayıbın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....
Sigorta A.Ş. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin düzenlendiği, poliçede araç başına maddi tazminat üst limitinin ... TL olduğu, yine ... plaka sayılı aracın ... tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı ...Sigorta A.Ş. Tarafından kasko sigorta poliçesinin düzenlendiği, poliçede ihtiyari mali mesuliyet klozuna yer verildiği, kaza tespit tutanağına göre ... tarihinde davaya konu kazanın meydana geldiği, kaza sonrası davacı tarafından dava dışı ...Sigorta A.Ş.'ye yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığı, ... tarihli ekspertiz raporunda, hem davacıya ait araç sürücüsüne hem de sigortalı araç sürücüsüne kusur atfedilerek, davacıya ait aracın kaza tarihindeki hasarsız emsalinin piyasa rayiç değerinin ... TL, sovtaj bedelinin ise ... TL olduğu, rayiç bedelden sovtaj bedeli düşüldüğünde toplam hasar tutarının ... TL olduğu, bu hesaplamaya istinaden davacıya poliçe üst limiti olan ... TL ödenmesine dair davacı ile mutabakatname imzalandığı ve davacıya ......
Ancak; Düzenleme ortaklık payı; emsal imar parseli olup da, dava konusu taşınmaz kadastro parseli olduğunda, dava konusu taşınmazın emsal ile karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden yapılması gereken bir indirim olup, bu indirim dava konusu taşınmazın imar parseli haline getirildiğinde uğrayacağı yüzölçüm kaybına eşit olmalıdır. Somut emsalin imar parseli haline gelirken uğramış olduğu kayıp miktarının, dava konusu taşınmazın bulunan değerinden düzenleme ortaklık payı için yapılacak indirimde oran olarak bir etkisi yoktur. Bu sebeple dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle içinde bulunduğu imar planına göre imar parseli olması durumunda uğrayacağı kayıp miktarı Belediye Başkanlığından sorulup tespit edilerek belirlenen bedelden bu oranda indirim yapılması gerekirken, emsalin imar parseli haline gelirken uğradığı kayıp oranında indirim yapılması doğru görülmemiştir....
Davalı kurumun müterafik kusuru nedeniyle, davacının sorumlu olduğu bedelden, en fazla % 50 oranında indirim yapılması gerektiği kuşkusuz olup; mahkemece; davalının kusuru nedeniyle % 70 oranıda indirim yapılması doğru olmamıştır. Hâl böyle olunca, mahkemece; yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda, tüketim bedelinden, davalının da müterafik kusuru nedeniyle TBK'nun 114/2. maddesi delaletiyle 52. maddesi uyarınca uygun bir oranda indirim yapılması suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. "Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı" yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır. Davacıların desteği meydana gelen kazada yolcu olup, kusursuzdur. Desteğin araç için nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde emniyet kemeri takmayarak yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmesi gerekirken kusur raporunda belirlenmesi doğru olmadığı gibi, desteğin araç içerisinde emniyet kemeri takmaksızın seyahat ettiği araç sürücüsünün soyut beyanları dışında somut deliller ile ispatlanmış da değildir....