Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi, indirim yapacak ise de Dairemizin uygulamalarına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapması gerekmektedir....
Mahkemece, hesaplanan tazminattan, hatır taşıması nedeni ile indirim yapılmış ise de somut olayda, davacı ile davalının trafik sigortacısı olduğu araç sürücüsü arasında yakın akrabalık bağının bulunduğu, yakın akrabaların taşınmasının ahlaki bir ödevin ifası kapsamında olduğu hususu göz önüne alındığında hatır taşıması indirimi yapılması doğru görülmemiştir. 2-Kabule göre de, hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kısmen reddedilen miktar Borçlar Kanunu’nun 43. maddesinden kaynaklanan takdiri bir indirim olup bu indirim nedeni ile davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza anında -------------- mevcut olduğunu, davalı müvekkil şirket, davacıya ait araç üzerinde meydana gelen değer kaybı, ikame araç bedeli ve ekspertiz ücretinden işleten sıfatı olmaması sebebiyle sorumlu olmadığını, araçların -------durumunda ---------sıfatı kalmadığından , hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddini gerektiğini, araç kayıt sahibinin aracı bir yıl süreyle kiralayarak işleten sıfatını kaybetmiş olduğundan kazadan dolayı meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağını, kazaya karışan aracın uzun süreli olarak kiraya verilmiş ve kiracı tarafından kullanılırken kazanın meydana gelmiş olmasına göre kiracının işleten olarak sorumlu tutulması ve araç maliki hakkındaki davanın reddinin gerektiğini açıklanan nedenlere dayanarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 Sayılı HMK'nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı araç satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Serik 4. Noterliğinin 05/11/2018 tarih ve 13986 yevmiye nolu Araç Satış Sözleşmesi incelendiğinde; 34 XX 627 plaka sayılı, VF1LB0 şasi nolu Renault Clio Symbol marka aracın satıcı T3 tarafından alıcı T1 20.750,00 TL bedelle satıldığı, alıcının araç bedelini nakden ödeyerek aracı teslim aldığı ve tarafların sözleşmeyi imzaladığı anlaşılmıştır. Antalya 4. Noterliğinin 23/01/2020 tarih ve 01753 yevmiye nolu İhtarname başlıklı belgesi incelendiğinde; keşideci T1 vekili tarafından muhatap T3'ye müvekkilinin kendisinden tarafından Serik 4....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiasıyla satım bedelinin iadesi, aksi kanaatte bedelden indirim yapılması istemine ilişkin olup, taraflar arsındaki uyuşmazlık; dava konusu araçta ayıp bulunup bulunmadığı, ayıp varsa gizli ayıp mı yoksa açık ayıplı mı olduğu, ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı, ayıp mevcut ise ayıp bedelinin ne kadar olduğu , bu kapsamda davacının davalıdan talep edebileceği alacağın mevcut olup olmadığı , varsa alacak miktarının ne kadar olduğu hususlarına ilişkindir....
Bu haklar onarım hakkı, sözleşmenin feshi ile bedelin iadesi hakkı ve bedelden indirim hakkıdır. TKHK ve BK tüketici ile tüketici olmayanlar arasında hakların kullanımı yönünden ayrı koşullar öngörmüştür. Davacı tüketici olmadığından burada TKHK hükümleri değil BK hükümleri nazara alınması gerekmektedir. Davacı bir kez seçimlik hakkını onarım hakkından yana kullanmakla ayıp dolayısıyla seçimlik hakkını tüketmiştir. Hem onarım hakkı hem bedelden tenzil isteme hakkı talep edilmesi mümkün değildir. Davacının talebi onarım dolayısıyla araçta meydana gelen değer kaybının tazmini istemidir. Bu zarar onarım hak kullanılmadan önce diğer seçimlik haklardan olan bedelin tenzili istemi kapsamındadır zira davacının seçimlik hakkı bedelin tenzili yönünden olsaydı zararı bu yönler dikkate alınarak hesaplanarak bedelden tenzil miktarı belirlenecek idi....
Zarar görenin kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir. Somut olayda davalı araç sürücüsü, davacı araç işleteni olan şirketin kaza tarihinde yetkili temsilcisi ile birlikte alkol almış ve anılan temsilcinin muvafakati ve anahtarını vermesi üzerine aracı kullanmış, bu kullanım sırasında davaya konu kaza gerçekleşmiştir. Buna göre mahkemece, BK.'...
sabit olduğunu, araç mevcut ayıpların, müvekkili tarafından ilk bakışta fark edilmesinin müvekkilinin sübjektif özellikleri değerlendirildiğinde mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda aracın satım bedelinin hatalı değerlendirme yapıldığını, mahkemece rapora itirazlarının değerlendirmediğini, itirazlara neden itibar edilmediğine dair de bir gerekçe sunulmayarak müvekkilinin gerekçeli karar hakkının da ihlal edildiğini, ülkemizde bilindiği üzere kasko değerleri ile gerçek satım değerleri arasında farklar bulunduğunu, bilirkişinin araç kasko değeri baz alınarak 5 adet kaza geçirmiş olması da değerlendirilerek 12.000 TL'lik satım bedelinin normal olduğunun belirtildiğini, ancak tarafların bu bedelde anlaşma nedeninin müvekkilinin aracın hasarsız olduğuna inandırılması olduğunu, aracın hasarlı olduğundan habersiz olan müvekkilinin işbu bedeli kabul ettiğini, müvekkilinin aracın ayıplarından haberi olsaydı işbu bedelden indirim isteyeceğinin izahtan vareste olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi...
Mahkemece ise bilirkişi tarafından hesaplanan bu bedelden yine protokolde kararlaştırılan 23.000-TL araç bedeli mahsup edilerek sonuca gidilmiş, davalı ... yönünden itirazın kısmen iptaline, davalı şirket yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. 24/03/2013 tarihli sözleşmede; davacı, davalı ... ve dava dışı ... arasında şirketin tasfiyesine yönelik yapılacak işlemler üzerinde anlaşma yapılmış, sözleşmenin 9. Maddesinde ise davacı ve ...'un toplam alacağı 320.000-TL'nin öncelikli olmak üzere, kalan bedelin hisse oranında tüm ortaklara dağıtılacağı kararlaştırılmıştır. Davacı vekili tarafından 27/12/2018 tarihli oturumda hisse devir miktarın 23.000-TL araç bedelini düşerek 160.000-TL için takip başlatıldığı belirtilmiştir....
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimin ayıplı ifası nedeniyle akdin feshi ile bedelin iadesi, aksi halde bedelde indirim yapılması istemine ilişkindir....