Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir....

    Bu disiplin işlemlerine ait savunma istem yazıları, davacının savunması ve verilen cezalar veya yapılan uyarılara ilişkin belgeler dosyaya ibraz edilmiştir. Davacının 03.07.2019- 27.07.2020 tarihleri arasında gerçekleşen eylemleri nedeniyle davacıya gerekli disiplin cezalarının uygulandığı görülmüştür. Dolayısıyla, gerek 4857 sayılı İş Kanunu 26. maddesi uyarınca ve gerekse ikmal edilmiş ve disiplin cezaları uygulanmış olması nedeniyle, bu işlemler fesih işlemine gerekçe olmaktan ziyade, davacının işlem ve eylemlerine devam edip etmediği açısından öneme haizdirler. Davacıya isnat edılen son fiil; davacının 09.02.2021 tarihinde, davalı şirket bünyesindeki danışma servisinde çalışarı bir başka şirket çalışanına “Salak mıdır nedir ya?” şeklinde onur kırıcı bir ifade kullanarak hakaret etmesi ve bu durumun şikayet üzerine ses kayıtlarından tespit edilmesine ilişkindir....

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davacı tarafından, 25/08/2016 - 03/09/2016 tarihleri arasında gözaltı süresi içerisinde yapılan onur kırıcı idari muamelelerin Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. ve 142. maddeleri kapsamında olmadığı, zararının tamamen idarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklandığı ve olayların idari nitelikte olduğu ileri sürülmektedir. KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davalı idareler tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: … DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....

      Kaldı ki bizzat davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde eşi ile görücü usulü ile tanışmalarından 1 hafta sonra evlendiklerini, ilk eşinden boşandıktan sonra anne ve babası ile birlikte yaşamaya başladığını ancak aile ve toplum baskısı, borçlarının olması ve on yedi yaşındaki kızının masraflarının bulunması nedeniyle davalı-karşı davacı erkeği tanımadan ailesinden kaçmak için evlendiğini, erkeğin evlenmeden önce tüm ihtiyaçlarını karşılayacağına söz vermesine rağmen harçlık dahi vermediğini beyan etmiştir. Davalı-karşı davacı erkek dosyaya sunduğu deliller ve tanık beyanlarıyla da davacı-karşı davalı kadının bu kusurlarını ispatlamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının, aile hayatı kurmak maksadı ile değil maddî menfaatlerini ön planda tutarak borçlarını ödetmek maksadıyla davalı-karşı davacı erkekle evlendiği ve erkeğe "seni eve alamam, kızım evde uyuyor" şeklinde onur kırıcı ve onu zor durumda bırakacak söylemlerde bulunduğu anlaşılmaktadır....

        Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA ... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ilişkilerinin gerilmeye başladığını, davalının davacıdan sürekli uzaklaştığını, davalının uyuşturucu madde kullandığını, hakaret ve şiddete uğradığını bu nedenle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca pek kötü ve onur kırıcı davranış nedeniyle tarafların boşanmalarına, reşit olmayan ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, aylık 500,00 TL tedbir -iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

          Karşı dava, öncelikle özel boşanma sebepleri olan zina (TMK 161), pek kötü ve onur kırıcı davranış (TMK m. 163) nedeniyle boşanma, olmadığı takdirde TMK'nun 166/1 m.sinde düzenlenen genel geçimsizlik nedenine dayalı boşanma taleplerine ilişkindir. Davacı- davalının istinaf başvurusunun incelenmesinde; Harçlarla ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. Davanın açılması harca tabi usuli bir işlemdir. Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmamış değinilen yönün mahkemece kendiliğinden gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde ise ne gibi işlemler yapılacağını 30 ve 32. m.lerinde hükme bağlanmıştır. Usulüne uygun açılmış bir davada başvuru harcı ve gerekli nispi veya maktu peşin harcın mahkeme veznesine yatırılması gerekir( Harçlar Kanunu madde 32). Harç tamamlanmadan müteakip işlemler yapılamaz. Somut olayda, davalı-davacı tarafından açılan karşı davada herhangi bir harç ve gider avansı alınmadığı anlaşılmaktadır....

          Somut olaya gelince; davacı-karşı davalı kadın, evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) ve onur kırıcı davranış (TMK m. 162) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep etmiş, mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında "kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına" karar verildiği halde, hükmün gerekçesinde; kadının davasının hangi hukuksal sebep ya da sebeplerle kabul edildiğine dair gerekçe yazılmamıştır. Bu haliyle karar yeterli gerekçeden yoksun olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-c maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu bakımdan gerekçesiz karar oluşturulması usule aykırı bulunmuştur. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1480.00 TL. vekalet ücretinin ...'tan alınıp...'...

            Mahkemece, davacı işçinin şefine karşı onur kırıcı ve hakaret niteliği taşıyan bir sözü olmadığı, davacı işçinin telefondaki arızanın ... olduğu gerginlik ile telefonunu yere attığı yönündeki iddianın aksinin ispat edilemediği, işçinin bu fiili şefinin kendisini uyarması neticesinde şefine karşı hakaret niteliği taşıması amacı ile gerçekleştirdiğinin de ispat edilmediği, davacı işçinin işten çıkarılması gibi ağır bir yaptırım ile cezalandırılmasını gerektiren edep ve ahlak ile bağdaşmayacak hareketlerde bulunmak, işyerinin disiplin ve ahengini bozacak davranışlar ve yine işveren veya işveren vekilleri ile bunların aile efradlarından birinin veya müessesenin diğer memur ve işçilerinin şeref ve namusuna halel getirecek sözler sarf etmek, genel ahlak ahengi bozacak mahiyette sözler sarf etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir....

              Somut olayda, davacı, davalıların kendisini istifa ettirmeye çalıştıklarını, mesleki yetersizliğine ilişkin dedikodular yaptıklarını, iş yükünü arttırmaya çalıştıklarını, onur kırıcı üslup takındıklarını, sık sık odalarına çağırıp bağırdıklarını ileri sürmüştür. Mobbinge dayalı iddialarda kesin ispat koşulu aranmamakla birlikte yaklaşık ispat aranmaktadır. Dosya kapsamına göre ise yaklaşık ispata elverişli delil de mevcut değildir. Mahkemece dinlenen tanık beyanlarının tutarlı olmadığı, tanıkların duyumlarını mahkemeye aktardıkları, davalıların sistematik ve sürekli bir biçimde hareket etmedikleri, bu nedenle davacının mobbing iddialarının dosya kapsamıyla yaklaşık ispata elverişli delillerle bile ispatlanamadığı ve mobbingin yukarıda açıklanan unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır....

                Bu sebebe dayanan bir davada hakim, iddia genişletilmedikçe veya değiştirilmedikçe yahut dava ıslah edilmedikçe, örneğin zina ya da hayata kast, ağır derecede onur kırıcı davranış yahut da küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme yahut da terk şartlarını araştıramaz ve ispatlanmış olsa bu sebeplerle boşanma kararı veremez. Evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanan bir davada, önemli olan taraflar arasında, birliği temelinden sarsacak derecede ve ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olup olmadığı ve bunun ispatlanıp ispatlanmadığıdır. Yoksa, şu olaya dayanıldı, buna dayanılmadı şeklindeki bir ayırıma gidilmesi davayı çıkmaza sokar ve hakkaniyete aykırı sonuçlara götürür. Çünkü davacının, gerçekleştiği halde, dava dilekçesinde göstermedi diye dikkate alınmayan hadiseye dayanarak yeni bir boşanma davası açma olanağı yoktur. Dava görülmüş ve bitmiş olacaktır. Tekrar başa dönülmesi artık mümkün değildir....

                  UYAP Entegrasyonu