Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüketici onarım hakını kullanmışsa ve yönetmelikte belirlenen azami süre aşılmışsa diğer seçimlik hakkını kullanabilir. Satıcı, ... belgesi kapsamında malların, ... süresi içinde arızalanması halinde, malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli yada başka bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür. ... Belgesi uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin, 6.maddesi malın tamir suresinin enfazla 30 ... günü olup sürenin mala ilişkin arızanın servis istasyonuna olmadığı takdirde malın satıcısı, bayi, acente, temsilci ithalatcı veya imalatcıyı bildırım tarihinden başlayacağını öngörmüştür. Aynı yönetmeliğin 13.maddesi satıcı malın ... süresi içinde, gerek malzeme ve işcilik, değiştirilen parça bedeli, yada başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret almaksızın tamiri yapmak veya yaptırmak yükümlülüğün altına sokmuştur. Bu yasal düzenlemeye göre tüketici onarım ile ilgili masraf veya yukümlülük altına sokulamaz. Ürünü servise taşıma masraflarına katlanması istenemez....

    Mahkemece yapılan yargılama sonucu; "davanın kabulüne" dair verilen 2019/181 Esas-2019/542 Karar sayılı ve 22/10/2019 tarihli karar, davalı vekilince istinaf edilmekle, Dairemizin 2020/310 Esas-2020/1172 Karar Sayılı ve 16/07/2020 tarihli kararıyla özetle, "..Dava, davacı tarafından davalıdan satın alınan aracın km'si ile oynanmış olması sebebi ile gizli ayıplı olduğu iddiasına dayalı (bedelde indirim ve dava dışı üçüncü kişiye davacı tarafından araç onarım bedeli olarak ödenen miktarlara yönelik) zararların tazmini istemine ilişkindir. Öncelikle davalı vekilinin mahkemenin yetkisine ilişkin yapmış olduğu istinaf itirazlarının incelenmesinde; dava, taraflar arasındaki ikinci el araç satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir....

    - KARAR - Davacı vekili, davacının davalı şirketten 23.10.2012 tarihinde satın aldığı forkliftin devamlı arıza çıkardığını, ürünün ayıplı olduğunu, davalı şirkete 22.08.2013 tarihinde seçimlik haklarını içeren ihtarname gönderildiğini, araçtaki arızalar nedeniyle başka firmalardan forklift kiralandığını belirterek, uğramış oldukları zararlara ilişkin nakliye, kiralama ve onarım bedeli olarak 7.703,20 TL ile 76.241,94 TL forklift bedelinin işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini, forklift bedeli taleplerinin kabul görmemesi halinde ise alım satıma konu forkliftin üzerindeki ataşman ile uyumlu çalışabilecek nitelikte "0 km - 0 saat" forklift ile değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 188,08 TL araç kiralama bedeli, 207,46 TL ayıplı yakıt bedeli, 7.048,58 TL onarım bedeli olmak üzere toplam 7.444,84 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacının temyiz itirazları yönünden; 6100 sayılı HMK 405. maddesinde(HUMK 374) delil tespiti dosyasının asıl dava dosyasının eki sayılacağı ve asıl dava dosyasıyla birleştirileceği düzenlenmiş olup, bu düzenleme kapsamında delil tespiti dosya masraflarının yargılama giderleri kapsamında değerlendirilerek asıl davadaki davanın kabul ve ret oranına göre taraflardan...

        Temyize konu mahkeme kararında ise uyuşmazlık, ayıplı satıştan kaynaklanan tazminat davası şeklinde nitelendirilmiştir. Tarafların sıfatına, uyuşmazlığın niteliğine göre, dosyanın temyiz incelemesi,2797 sayılı Yargıtay Kanunu 14. maddesi gereği Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 16.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu hesaplama yöntemiyle yani satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmelidir. Diğer bir ifadeyle tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmalıdır. (Ödenecek indirilmiş ücret = (Kararlaştırılan ücret x Ayıplı ücret) / Ayıpsız değer.) İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda nispi metoda göre hesaplama yapıldığı belirtilmişse de, aracın satış tarihindeki ayıplı ve ayıpsız değerleri belirtilmeden ve yukarıda yapılan hesaplama yöntemi izlenmeden rapor sunulduğu için bilirkişi raporunun hükme elverişli olduğundan söz edilemez. Ayrıca, davacı satış bedeli olarak 35.500,00 TL ödediğini de dosyaya sunmuş olduğu banka dekontu ile ispatlamıştır....

          kararda değer kaybı ve onarım bedellerinin hesaplanmamış olduğunu, bahse konu bedellerin nasıl hesaplandığına ilişkin hiç bir açıklama yapılmadığını, hükmün bu yönüyle geçersiz olduğunun tartışmasız olduğunu, tüm bu nedenlerle duruşma günü verilerek taraflara tebliğini, yerel mahkeme kararının onarım bedeli ve değer kaybının davalı tarafa yükletilmesi yönünden bozulmasını ve kaldırılmasını, açıklanan istinaf sebeplerinin incelemesi sonrasında yeni bir karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....

          hale getirmeyeceği, gizli ayıbın ancak imalattan kaynaklanan ve sahibi tarafından kullanıldıktan kısa bir süre sonra ortaya çıkan gözle görülemeyen uzman kişilerin tespit edebileceği bir arızanın ortaya konulması halinde mümkün olacağı, dolayısıyla araçta ayıp ve gizli ayıbın bulunmadığı tespit edildiği, Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda aracın gizli ayıplı olmadığının tespitine mahkememizce iştirak edilmiş, aynı heyetten alınan ek raporlardan anlaşılacağı üzere aracın onarımda geçen sürelerin mutat süreyi aştığı görüldüğü, aracın serviste kaldığı toplam sürenin 75 gün olduğu, ikinci gelişteki 28/08/2015- 07/10/2015 tarihi arasındaki 40 günlük sürenin 19 günün, 10/11/2015- 02/12/2015 tarihleri arasındaki onarım süresinin 12 gününün, 25/12/2015 tarihi ile teslim sayılan 06/01/2016 tarihleri arasındaki 6 günün olmak üzere toplam 37 iş günün mutad olmayan, olağanı aşan onarım süresi olduğu, davacının bu süre içinde kazanç kaybına uğradığı tespit edildiği, Hükme esas alınan bilirkişi...

          hale getirmeyeceği, gizli ayıbın ancak imalattan kaynaklanan ve sahibi tarafından kullanıldıktan kısa bir süre sonra ortaya çıkan gözle görülemeyen uzman kişilerin tespit edebileceği bir arızanın ortaya konulması halinde mümkün olacağı, dolayısıyla araçta ayıp ve gizli ayıbın bulunmadığı tespit edildiği, Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda aracın gizli ayıplı olmadığının tespitine mahkememizce iştirak edilmiş, aynı heyetten alınan ek raporlardan anlaşılacağı üzere aracın onarımda geçen sürelerin mutat süreyi aştığı görüldüğü, aracın serviste kaldığı toplam sürenin 75 gün olduğu, ikinci gelişteki 28/08/2015-07/10/2015 tarihi arasındaki 40 günlük sürenin 19 günün, 10/11/2015-02/12/2015 tarihleri arasındaki onarım süresinin 12 gününün, 25/12/2015 tarihi ile teslim sayılan 06/01/2016 tarihleri arasındaki 6 günün olmak üzere toplam 37 iş günün mutad olmayan, olağanı aşan onarım süresi olduğu, davacının bu süre içinde kazanç kaybına uğradığı tespit edildiği, Hükme esas alınan bilirkişi...

            İsimli firmanın yetkililerinin, müvekkiline aracı alıp en güzel şekilde yapabileceklerini vaad ettiklerini, ileri yaşlı müvekkilinin o anki heyecan ve panik durumundan yararlanarak aracı kaza mahaline çok yakın olan kendi servislerine götürüklerini, müvekkilinin bu durumu sigorta şirketine ihbar ettiğini, firmanın aracı ayıplı şekilde onardığını, ancak ayıplı onarım iddiasını kabul etmediklerini ve onarım bedelini alabilmek için müvekkiline icra takibi yaptığını, bunun üzerine müvekkilince menfi tespit davası açıldığını ve bu davanın kabul edilmiş olup ayıba ilişkin mahkeme kararı ve onarım bedeline ilişkin rapor alındığını, alınan raporla haklılıklarının ispat edildiğini, fakat müvekkilinin hiçbir kusuru olmamasına rağmen kusurlu karşı tarafın aracın sigortasından faydalanamadığını, iş bu kaza nedeniyle açılan 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... D....

              UYAP Entegrasyonu