Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, TMK'nun 24'üncü maddesi anlamında davacının doğrudan kişilik haklarına tecavüz söz konusu olmadığı gibi, BK'nun 49'uncu maddesinde belirtilen manevi tazminat isteme koşulları da oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği..." şeklindeki gerekçe ile, 1- Ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme talepli açılan davanın kabülüne, a-Davacı tarafından 20/08/2020 tarihinde satın alınan ve davacıda bulunan dava konusu lavita elit koltuk takımı ( 4+3+1), sanat beyza konsol + ayna, sanat beyza yemek masası, hilsa benz 6'lı sandalyenin ayıp nedeniyle davacı tarafından davalıya iadesine, b-Davalı tarafa ödenen 20.000,00- TL'nin ürünlerin iade edileceği tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2- Manevi tazminat talepli açılan davanın reddine , dair karar verilmiştir....

Bu sebeple davacının açık ayıplara ilişkin tazminat taleplerinin reddi gerekmiştir. ....Raporda tespit edilen diğer gizli ayıplar yönünden dava incelendiğinde; blokun bodrum katındaki perde duvarların eteklerinde, kapalı otoparkın tavan ve duvarlarında boya kabarması ve su sızıntısı olması şeklindeki gizli ayıp nedeniyle;bu gizli ayıbın ortaya çıkma süresinin teknik oolarak tespitinin mümkün olmadığı bilirkişi raporu ile sabit olup, bilirkişi raporundaki ayıpların ortaya çıkma anına yönelik tespitler konutu fiilen 10/10/2009 tarihinde teslim aldığı, bu taşınmazla ilgili ayıp ihbarını 30.11.2010 tarihli noterden düzenlenen ihtarname ile davalılara bildirdiği, davanın da 22.12.2010 tarihinde açıldığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu gizli ayıp yönünden davacının ayıp ihbarının süresinde olduğu anlaşılmıştır....

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda davacı tarafça ayıplı ve bozuk çıktığı iddia edilen bu şekerlerin kendilerine teslim tarihi olan 04.10.2007 tarihinden itibaren yasal 2 ve 8 günlük süreler geçirildikten sonra 16.10.2007 tarihinde davalı şirkete ayıp ihbarında bulunduğu, bu sebeple söz konusu malı yani şekerleri kabul etmiş sayıldığı dolayısıyla süresinde yapılmayan ayıp ihbarına ve iddiasına dayanarak, ayıp nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık maddi ve manevi tazminat talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş , hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 9.6.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Tüketici Mahkemesi’nin 2012/1634 Es. sayılı dosyasında süresinde ayıp ihbarında bulunmadığından dolayı dava dışı ...’e ödenen ürün bedelinin tahsili isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflar vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacının temyiz itirazlarına gelince; Dava ayıplı mal satışı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden, davaya konu televizyonlarla ilgili olarak ... 5. Tüketici Mahkemesi’nin 04/12/2012 günlü ve 2012/1634-2012/1347 E.K sayılı dosyasının konusunu teşkil eden 29/12/2010 tarihli 817142 sayılı fatura içeriği emtianın 24/04/2012 tarihinde teknik servise (...) götürüldüğü, teknik servis tarafından form düzenlendiği anlaşılmaktadır....

      GEREKÇE: Dava; ticari satıma konu araçta yaşanan direksiyon kilitlenmesi arızası nedeniyle kaza tehlikesi geçirmesi nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.Somut olayda; davalıdan satın alınan, aracın murisin kullanımında olduğu sırada direksiyon kilitlenmesi tabir edilen arıza sonucunda araçta bulunan muris ve kızının kaza tehlikesi atlattıkları, ancak herhangi bir yaralanmanın söz konusu olmadığı, delil tespiti raporunda belirtildiği üzere, aracın direksiyon motoru şase kablosu ile süspansiyon modülünden kaynaklanan arıza sonucunda direksiyonunun kilitlendiği, söz konusu ayıbın imalattan kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olduğu ve arızanın olay sonrasında onarılarak giderildiği, davalı tarafın direksiyonun manevra kabiliyetini yitirecek derecede sertleştiğinin tespit edildiğini kabul ettiği anlaşılmaktadır....

        Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesini içermektedir. TTK. m. 23 hükmü yollaması nedeniyle TBK. m. 231. maddesi uyarınca satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu hüküm uyarınca malın 22.09.2013 tarihinde fatura ile satın alındığı, eldeki davanın ise 22.04.2015 tarihinde zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmış olup mahkemece davalının zamanaşımı savunmasının reddi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru değildir....

          Şti. vekili, araçta ayıp bulunmadığı gibi davacı yanca süresinde ayıp ihbarında da bulunulmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacı yanca kanıtlanan davanın kısmen kabulüyle satıma konu kamyonetin davalıya teslimi karşılığında araç bedeli olan 23.316.80 YTL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya dair talebi ile maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, koşulları oluşmadığından manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ve ihbar olunan ... Otom. Paz. vekilince temyiz edilmiştir....

            Ancak, satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. BK’nun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Davaya konu uyuşmazlıkta, mahkemece taşınmazdaki hatalı imalatların açık olduğu kabul edilmiş ise de, teknik incelemeyi gerektiren bu konuya ilişkin yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazdaki ayıplı imalatların açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğuna dair herhangi bir tespite yer verilmemiştir. O halde, mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli değildir....

              Dava dilekçesiyle, 12.700,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminat talep edilmiş, dava ıslah edilmemiştir. Mahkemece dava reddedilmiş, davalı lehine maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ ne göre 2.180,00’ er TL vekalet ücreti takdir edilmiştir. Bu noktaya kadar hükümde bir hata olmayıp, devamında manevi tazminat talebi yönünden yine davalı lehine sehven 10.110,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmıştır. Talep edilen manevi tazminat tutarı dikkate alındığında hükmedilen 2.180,00 TL ücret yerinde olup, tekrardan takdir edilen 10.110,00 TL tutarındaki vekalet ücreti AAÜT hükümlerine aykırıdır. Bunun yanında hükmün gerekçe kısmında davanın ayıp ihbar süresi dolduğundan bahisle de reddedilmesi gerektiğinin yazıldığı görülmüş olup, ayıp ihbarı davalı tarafça cevap dilekçesiyle öne sürülmediğinden, bu husus hükme gerekçe yapılamaz....

                Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunu’ndaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. Borçlar Kanunu’na göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Ayıp; maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Maddi ayıp; bir malda madden hata bulunmasıdır (Ör: Malın yırtık, lekeli olması gibi).Hukuki ayıp; malın kullanımının hukuken sınırlandırılmasıdır (Ör: Malın üzerinde takyitler bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise; malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır. 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür....

                UYAP Entegrasyonu