Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın uyuşturucu maddeyi 15.11.2012-19.11.2012 tarihleri arasında ...Açık Ceza İnfaz Kurumundan izinli olarak çıktığında kullandığını savunması karşısında; 07.12.2012 tarihli raporla tespit edilen uyuşturucu etken maddenin vucuttan atılma süresi nazara alınarak sanığın izinde bulunduğu dönemde kullanmış olup olmayacağı yönünden Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi, 4-Kabul ve uygulamaya göre de; TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması ve ayrıca TCK'nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe...

    gördüğünü beyan ettiği, davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, işten atılma sebebi olarak kavga olayından bahsedilmediği, kavga dolayısıyla alınan savunmasında, ... ile arasında geçimsizlik olduğuna dair beyanı bulunmadığının görüldüğü, davacının, ... ile işyerinde çalışması sırası da kavga etmesi nedeni ile işyerinin huzur ve güvenliğinin bozulduğu, bu nedenle davalı işveren tarafından davacının iş akdinin feshinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

      - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun olmadığını, müvekkili davalının yanında çalışırken davalının zoru ile işten atılma korkusu ile bono imzaladığını, bonoda malen kaydının bulunduğunu, taraflar arasında akaryakıt alım-satımı ile ilgili akdi ilişkinin mal tesliminin bulunmadığını ileri sürmüş ve senet ile takibin iptaline, %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takibinin yapıldığı yerin ve müvekkilinin ikametgahının Edirne olduğunu, Edirne Mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, esas yönden de davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

        Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu taşınmaza doğrudan el atılma söz konusu olmayıp, baraj taban suyunun yükselmesi nedeniyle taşınmazın kısmen sular altında kaldığı, taban suyunun yükselmesine bağlı olarak arazide aşırı derecede tuzlanma meydana geldiği ve üzerindeki ağaçların kuruması nedeniyle zararın oluştuğu gerekçesiyle tazminata hükmedilmiştir. Mahkemece yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir....

          Belediyesi Başkanlığı yönünden husumetten davanın reddine ... yönünden ise kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan ... vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – 1-Dava konusu taşınmaza fiilen el atılma tarihinin, taraflardan ve ilgili idarelerden sorularak varsa resmi belgeler de eklendikten, 2-Dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak değerlendirilen ... Mahallesi 1653 ada 141 parsel sayılı taşınmazın şehir planı üzerinde fen bilirkişisine işaretlettirilmesinden, 3-Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen ......

            e sattığını, aile konutundan atılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, bu sebeple 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 4. maddesinin (c) bendi gereğince aile konutunun tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, mahkemece, her iki dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesi kapsamında değerlendirilip, reddedilmiştir. Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı gerek eşi olan A.. Y.., gerek tapu maliki H. Ö. aleyhine açtığı davalar ile 6284 sayılı yasa gereğince tedbir talebinde bulunduğu halde, hatalı hukuki nitelendirme ile her iki davanın Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı olduğunun kabulü doğru görülmemiştir. O halde, delillerin 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 4. maddesinin (c) bendi kapsamında değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

              işyerine defalarca fazla mesailerinin ödenmesi hususunda başvuruda bulunduğunu, ancak işten atılma tehdidi ile kendisine söz konusu fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, davacının 01.07.2012- 01.04.2015 tarihleri arasında ki fazla çalışmalarının tanıklarla ve diğer kayıtlarla sabit olduğunu beyanla; ödenmeyen fazla mesai ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Ayrıca taşınmaza el atılma tarihi kamulaştırmasız el atma davalarında önemli olup, taşınmazın değerinin hesaplanması, harç ve vekalet ücreti el atılma tarihine göre farklılık gösterilmektedir. İşbu dosyada el atılma tarihi değişik iş dosyasındaki 2016 yılı kabul edildiğinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. Maddesine göre 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalarda hem vekalet ücreti hem harçlar maktu olarak alınır. Yukarıda açıklamalar ışığında kararın kaldırılarak eksiklikler giderilip yeniden rapor alınması ve karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan sebeplerle, 1- Davacı ve davalı tarafın istinaf başvurularının HMK’nın 353/1- a.6 maddesi gereğince KABULÜ ile Yalova 3....

              Somut olayda davacı, 2015 yılından beri şirketin işlerinin yurtdışından yürütülmekte olduğunu, müvekkili işyerinde yapılan bir haciz işlemi sonrasında haczedilmeyen ticari defter ve belgelerin yurtdışındaki şirket yetkilisine ulaştırıldığını, daha sonra şirket aleyhine açılan bir davada mahkemece ticari defterlerin incelenmesine karar verilmesi üzerine yurtdışındaki şirket yetkilisinden defterlerin talep edildiğini, ancak yetkilinin defterlerin bulunamadığını bildirdiğini, defter ve belgelerin çok eski olması sebebiyle yabancı çalışanlar tarafından ne olduğu bilinmediğinden atılma ihtimalinin ya da kutusuyla birlikte çalınma ihtimalinin olduğunu ileri sürmüş olup, bu iddiaya göre davacının gerekli dikkat ve özeni gösterdiği halde elinde olmayan bir nedenle defter ve belgelerinin zayi olduğunu ispat edememesi bir yana, yabancı çalışanların bulunduğu bir çalışma ortamında çok eski olduğunu belirttiği ticari defter ve belgelerin kaybolma veya atılma ihtimalini dikkate alarak özel olarak saklanması...

                Davacı belirsiz alacak olarak işgücü kaybı ve hayata geç atılma nedeniyle kazanç yoksunluğu zararı için 500,00 TL maddi, bakıcı gideri nedeniyle 500,00 TL maddi tazminat talep etmiş, bedel artırım dilekçesiyle işgücü kaybı bakımından talebini 70.130,85 TL'ye yükseltmiş, 12.12.2014 tarihli dilekçesiyle dava dilekçesinde talep edilen 500,00 TL bakıcı gideri talebini HMK 150/1. maddesi uyarınca takip etmeyeceklerini belirtmiştir. Mahkemece hükmün gerekçesinde küçük ...'ın sürekli işgöremezlik zararının 70.130,85 TL civarında bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça küçük ...'ın kazanın etkisiyle okuluna devam edemediği ve sene kaybına uğradığı, bu nedenle hayata geç atılmak durumunda kaldığı iddia edilmiş ise de, gelen resmi yazı cevaplarına göre ise, küçüğün kazanın etkisiyle değil, derslerindeki başarısızlık sonucu sınıf tekrarı yapmak durumunda kaldığından bahsedildiği halde, hüküm fıkrasında 69.630.85 TL işgücü kaybına hükmedilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu