Davanın, dava dilekçesinde gösterilen hukuki sebep, anlatım ve mahkeme gerekçesine göre TMK'nın 166/son maddesine dayalı boşanma davası olduğu açık olduğu halde, hükümde hukuki sebep olarak TMK'nın 166/son maddesi yerine TMK'nın 166/3 maddesinin yazılmasının açık maddi hata niteliğinde olduğu ve mahallinde düzeltilebileceği anlaşılmıştır....
Türk Medeni Kanunu'nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK. madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır. Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Somut olayda; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmasından; davacı kadının terzi olup, aylık 500 TL gelirinin olduğu, davalının ise öğretmen olup, aylık 2.400 TL maaş ve ek ders ücreti aldığı tespit edilmiştir....
b-Davacı karşı davalı kadın asıl davada zina (TMK m. 161) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebi ile erkek ise karşı davasında evlilik birliğinin sarsılması (TMKm. 166/1) hukuki sebebi ile boşanmaya karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin reddine, kadının Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca. boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortaklar çocuklar lehine 250’şer TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine 500 TL tedbir, 1000 TL yoksulluk nafakasına yine kadın lehine 50.000 TL. maddi ve 30.000 TL. manevi tazminatın faiziyle birlikte verilmesine karar verilmiş, erkeğin ise karşı boşanma davası reddedilmiş, verilen karar davacı-karşı davalı kadın tarafından, zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin reddi, yatılı kişisel ilişki...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 197. Maddesine dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 3. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 26.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava; ayrı yaşamakta haklılık nedeniyle Türk Medeni Kanununun 197.maddesine dayalı tedbir nafakası talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 197.maddesi uyarınca, ayrı yaşamakta haklı olan eş diğerinden tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği kadın ve erkek birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK madde 186/son). Nafaka takdirinde tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve Türk Medeni Kanununun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafakaya hükmedilir. Tedbir nafakasının niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, davacı kadının ihtiyaçları, davalı erkeğin gelir durumu birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen nafaka miktarı azdır....
Somut olayda; mahkemece ........2012 tarihinde yapılan ön inceleme duruşması sonucunda verilen ara kararı ile davacı kadın yararına 500 TL tedbir nafakası takdir edilmiş, davalının bu karara itirazı üzerine verilen 08.....2012 tarihli ara kararı ile nafaka 350 TL ye indirilmiş, yapılan yargılama sonucunda ise 550 TL nafakaya hükmolunmuştur. Bu durumda, mahkemece; talep edilen nafaka hakkında farklı kararlar verilmek suretiyle gerek nafaka miktarının takdirinde, gerekse de hükmün infazında çelişki oluşturulmuştur. Bundan ayrı, TMK. nun 197. maddesi uyarınca açılmış bulunan bu davada, yasal imkân bulunmamasına rağmen TMK. nun 169. maddesi uyarınca geçici nitelikte nafakaya hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek ayrı yaşamda haklı olan davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren geçerli ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla uygun bir miktarda tedbir nafakasına hükmetmek olmalıdır....
Taraflar arasındaki davaların birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından, vekalet ücreti yönünden, davacı erkek tarafından ise, katılma yoluyla tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Erkek tarafından açılan boşanma davası ile tedbir nafakası (TMK m.197) davasının reddine karar verilmiş, davalı kadın tarafından erkeğin nafakanın indirilmesi davasının reddi sebebiyle lehine vekalet ücreti hükmedilmemesi yönünden hüküm temyiz edilmiştir. Davacı erkeğin katılma yoluyla temyiz talebi ise reddedilen boşanma davasına yönelik olup, kadının boşanma davasına yönelik temyiz itirazları bulunmamaktadır. Katılma yoluyla temyiz isteği asıl temyiz isteğine sıkı sıkıya bağlıdır....
Türk Medeni Kanununun 197/2.maddesine göre "Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıyı, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlenmesi alır." 197/3.maddesinde ise "eşlerin biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıda bulunabilir" düzenlemesi yer almıştır. Davada, ayrı yaşamada haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istenilmektedir. Aleyhine boşanma davası açılan eşin, dava süresince ayrı yaşamda haklı olduğu açıktır. Ancak, davanın reddinden sonra ayrı yaşamın sona erdirilmesi ve birliğin tekrar kurulması gereklidir. Burada birliği tekrar kurma görevi boşanma davası reddedilen tarafa aittir. Somut olayda davalının açtığı boşanma davasının feragat nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır....
Evli olan taraflar lehine yoksulluk nafakası, çocukları lehine de iştirak nafakasına hükmedilemez.Davacının somut olaydaki talebi ayrı yaşamakta haklılık nedenine dayalı tedbir nafakasına ilişkin olduğu halde ilk derece mahkemesinin ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra hükmedilebilecek yoksulluk ve iştirak nafakasına karar vermesi doğru olmamıştır....
Bölge adliye mahkemesi kararın gerekçesinde; kararın kadın tarafından, "tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile maddi ve manevi tazminat miktarları" yönünden, erkek tarafından ise katılma yoluyla "kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatların esası ve miktarı, velayet düzenlemesi" yönünden istinaf edildiğini, katılma yoluyla istinaf talebinin asıl istinaf talebine sıkı sıkıya bağlı olduğunu, erkeğin kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi ve velayet düzenlemesine yönelik erkeğin katılma yoluyla istinaf başvurusunun incelenemeyeceğini bu nedenle usulden reddine karar verildiğini belirtmiş ise de, bölge adliye mahkemesince belirlenen konularda esasa yönelik inceleme yapılmaması hatalı olmuştur....