Şti. için kesilen idari para cezasının, asıl işverenden istenilmesi nedeniyle asıl işveren davacı şirketin idari para cezasından sorumlu olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinde de "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur." hükümleri düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun sosyal güvenlik hakları bakımından işçileri korumayı amaçlamaktadır. Alt işveren, asıl işverenin işyerinde alt işveren olarak faaliyet gösterirken kendi çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini de ücretleri gibi ödemek zorundadır....
Davaya konu uyuşmazlık; alt işveren davadışı.... için kesilen idari para cezasının, ödeme emri düzenlenerek asıl işverenden istenilmesi nedeniyle asıl işveren davacı şirketin idari para cezasından sorumlu olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinde de "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur." hükümleri düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun sosyal güvenlik hakları bakımından işçileri korumayı amaçlamaktadır....
Davaya konu uyuşmazlık; alt işveren davadışı .... için kesilen idari para cezasının, asıl işverenden istenilmesi nedeniyle asıl işveren davacı şirketin idari para cezasından sorumlu olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'un 12. maddesinde de "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur." hükümleri düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun sosyal güvenlik hakları bakımından işçileri korumayı amaçlamaktadır. Alt işveren, asıl işverenin işyerinde alt işveren olarak faaliyet gösterirken kendi çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini de ücretleri gibi ödemek zorundadır....
Davaya konu uyuşmazlık; alt işveren davadışı .... için kesilen idari para cezasının, asıl işverenden istenilmesi nedeniyle asıl işveren davacı şirketin idari para cezasından sorumlu olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinde de "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur." hükümleri düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun sosyal güvenlik hakları bakımından işçileri korumayı amaçlamaktadır. Alt işveren, asıl işverenin işyerinde alt işveren olarak faaliyet gösterirken kendi çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini de ücretleri gibi ödemek zorundadır....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce istinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 4 ve 5. maddeleri kapsamında işkolu tespitine itiraza ilişkindir. Türk toplu iş hukukundaki normatif düzenlemelerde işkolu kavramı önemli bir yer tutmaktadır. 6356 sayılı Kanun'un 3. maddesine göre, sendikalar kuruldukları işkolunda faaliyette bulunurlar. İşkolunun belirlenmesi konusunu düzenleyen 6356 sayılı Kanun'un 5. maddesine göre, işkolu tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılan tespit ile ilgili kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasını müteakip, bu tespite karşı ilgililer, onbeş gün içinde dava açabilir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 08/10/2021 NUMARASI : 2019/120- 2021/325 DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : İnegöl 1. İş Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararına karşı davalı ve fer'i müdahil Kurum tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan dosya incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, 23.12.2013- 30.12.2016 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığını, 2016 yılı Kasım ayında iş kazası geçirdikten sonra davalı tarafından iş kazasının ve çalışmalarının Kuruma bildirilmediğini öğrendiğini, İnegöl İş Mahkemesinin 2018/208 E. sayılı dosyası ile iş kazası nedeniyle davalı aleyhine tazminat davası açtığını ileri sürerek davacının 23.12.2013- 30.12.2016 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir....
(Basın İş Kanunu Seracettin Göktaş-Şahin Çil, Aralık 2013 Sh 21) Diğer yandan davacının açmış olduğu hizmet tespiti davası dolayısıyla Sosyal Güvenlik Hukuku açısından Basın İş Yasası kapsamında kalması 506 sayılı Yasanın ek 5 maddesi ve 5510 sayılı Yasanın 40.maddesi anlamında fiili hizmet zammından yararlanmaları açısından önem arz etse de işçilik alacakları ile ilgili bu davada sonuca etkili olmaz. Hukukumuzda işçilik tazminat ve alacakları ilgili Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında belirlenen hizmet süresi ve ücret miktarları Sosyal Güvenlik Hukuku anlamında açılan hizmet tespiti davalarında güçlü delil olarak dahi kabul edilmemektedir. Belirtilen bu husus dahi uyuşmazlığı çözer mahiyette güzel bir örnektir.” gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir....
Bu kapsamda oluşturulan özel güvenlik teşkilatı, bağlı olduğu kuruluşu ve kanun hükümleri dairesinde korumak ve güvenliği sağlamakla görevli ve yetkileri bu kanunla sınırlı özel bir kolluk kuvveti niteliğindedir (8. madde). Çalışmakta olan güvenlik teşkilatı personeli ise, sosyal güvenlik kurumu kapsamında yer almaktadır (15. madde). Açıklanan yasal düzenlemeler ve maddi olgular dikkate alındığında, davacı ile davalı idare arasında hizmet akdinin unsurlarının oluştuğu, 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabulü gerektiğinin anlaşılmasına göre, mahkemenin bu yöndeki kabulünde isabetsizlik görülmemiştir. 2- Dava açılmasının maddi hukuk ve usul hukuku bakımından sonuçları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 185, 187 ve 202. maddelerinde düzenlenmiş olup, usul hukuku yönünden doğurduğu sonuçlardan biri, Kanunda açıkça belirtilmemekle birlikte, her davanın açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanmasıdır....
Yapılan açıklamalar ışığında, davacı ile davadışı borçlu şirket arasında yapılan sözleşmenin tetkikinden; davacının, rödovans sözleşmesiyle işletmeye verdiği maden sahalarında kontrol, denetim, talimat yetkisi olduğu görülmektedir. 5510 sayılı Kanun sosyal güvenlik hakları bakımından işçileri korumayı amaçlamaktadır. Alt işveren, asıl işverenin işyerinde alt işveren olarak faaliyet gösterirken kendi çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini de ücretleri gibi ödemek zorundadır. Bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, yani sigorta primlerini ödemez veya eksik öderse, asıl işveren alt işveren işçilerinin ödenmeyen veya eksik ödenen sigorta primlerini ödemek zorunda kalacaktır. Çünkü ödenmeyen pirimler Sosyal Güvenlik Kurumu için gelir kaybı olmanın ötesinde, sigortalıların gelecekteki emeklilik haklarını, en temel sosyal güvenlik haklarını ellerinden almaktadır....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İdareye ait binaların özel güvenlik faaliyetini yürütmenin niteliği itibarıyla asıl işten farklı bir hizmet meydana getirdiğini, -Bir iş yerinde birden fazla asıl iş ve iş kolu esasını engelleyecek açık bir düzenleme bulunmadığını, -Özel güvenlik faaliyetinin müvekkilinin doğrudan yürütmüş olduğu bir faaliyet olmadığını, yardımcı iş olarak nitelendirilmesi gerektiğini, -Davalı Bakanlığı iş kolu tespit kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: İşbu dava işkolu tespitine itiraz istemine ilişkindir....