Dosya kapsamından, davacının isteminin, 63/B kapsamında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmanın tespiti olduğu, ilk derece mahkemesince davacının sosyal güvenlik destek primine tabi şekilde çalıştığının tespitine dair hükmün, Bölge Adliye Mahkemesince ortadan kaldırılmasına, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmanın sigortalılık süresinden sayılmayacağından bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Sosyal güvenlik destek primine tabi çalışma sigortalılık süresinden sayılmıyor olsa da, eldeki dava dosyasında 63/B kapsamında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmanın tespitine hükmedilmesi halinde, bu hükmün, işçilik alacakları davasına, buna ilave olarak davacının iş kazası, meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortası kapsamına alınmasına etkili olacağı düşünüldüğünde, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ortadır....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 24.834,09 TL maddi ve 14.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05.06.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; iş kazası sonucu davacının sürekli iş göremezlik oranının % 14.2 olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, olayın meydana gelmesinde, davacı işçinin % 30, davalı asıl işveren Soli Gemi A.Ş.’nin % 20, davalı alt işveren Yurtsever Denizcilik Ltd....
DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : İDDİANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kronik kalp ameliyatı, yüksek tansiyon kalp yetmezliği hastalıkları sebebiyle sürekli iş göremez durumda olduğunu bu sebeple kuruma maluliyet aylığı bağlanması için başvurduğunu, kurumun 2 kez iş gücü kaybının %60 olmadığı gerekçesi ile talebini reddettiğini, 25/08 /2016 da Numune hastanesi tarafından maluliyetin % 60 olarak belirlendiğini, Hacettepe üniversitesi tarafından verilen raporda da % 80 malul olduğunun saptandığını , 2565 gün prim ödemesi , 10 yıldan fazla sigortalılığı bulunduğunu belirterek malul olduğunun tespiti ve maluliyet aylığına hak kazandığının tespitini talep ve dava etmiştir. SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı kurum davaya cevap vermemiş, vekili duruşmalarda davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; "davacının davasının reddine" karar verilmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, 2- Yargıtay içtihatlarına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, Gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, prime esas kazanç tespiti talebine ilişkindir. Dava konusu uyuşmazlıkta uygulanması gereken 11/09/2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64'üncü maddesi ile 5521 sayılı Kanunun 7'inci maddesine üçüncü fıkra olarak “31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur....
Gerekçe: Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 4. maddesinde, “Bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tespit ile ilgili kararını Resmi Gazete'de yayımlar. Kararın yayımını müteakip bu tespite karşı ilgililer iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede onbeş gün içinde dava açabilirler. Mahkeme iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar.” denilmiştir. Aynı Kanun'un 60. maddesinde “işçi ve işveren sendikalarının kurulabilecekleri işkolları aşağıda belirtilmiştir.” denilerek “6” sıra numarasında “Dokuma”, “8” sıra numarasında “Ağaç” ve “13” sıra numarasında “Metal” işkollarına yer verilmiştir Bununla birlikte yine aynı maddede “Bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu işkolundan sayılır....
Güvenliği Tüzüğü'nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ) Olay trafik-... kazası olup kusur oranlarını başta 2918 Sayılı Yasa olmak üzere yalnızca trafik mevzuatı çerçevesinde irdeleyen ve trafik-... kazasını ... Hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutmayan 04.06.2010 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davalı işveren ... A.Ş. ... kusursuz olduğu kabul edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Sigortalılığa ilişkin “hizmet tespiti” davaları, Sosyal Güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden almaktadır. Sözü edilen 6.maddede, çalıştırılanların, işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği belirtilmiştir. Anılan yasanın 79/10. maddesinde ise, sigortalıların, çalışmalarının tespiti ile ilgili dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu bakımdan, hizmet tespitine ilişkin davalar sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup, kişi iradesi belirleyici etkiye sahip değildir. İçerisinde bulunduğu yasal statünün belirlediği durum doğrudan dikkate alınır. Bu nedenle hakim, kendiliğinden araştırma yapma yetkisine sahiptir. Bu yetki kapsamında, gerektiğinde tanık ve diğer deliller yoluyla doğrudan gerçeği bulma yükümü bulunmaktadır....
Başka bir anlatımla, 506 sayılı Yasa'nın uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz. 506 sayılı Yasa'nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi Sosyal Sigortalar Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir. Somut olayda, davacının, davalı işverenin yurtdışında...'da bulunan işyerinde çalışmakta iken zararlandırıcı olaya maruz kaldığına ve... ile Türkiye arasında Sosyal Sigortalar Kurumu’nu yükümlülükler altına sokan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi bulunmadığına ve topluluk sigortasının kısa vadeli sigorta kollarını kapsayıp kapsamadığının anlaşılamamasına göre olayın Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden iş kazası sayılması mümkün değildir....
İşkolu tespitine itiraz davalarının niteliği ve dava sonucunda verilecek kararın mahiyeti dikkate alındığında, “ilgililer” ifadesinden öncelikle anlaşılması gerekenin, işveren ile işkolu tespit kararı kapsamı dışında kalan, ancak tespit konusu işyerinin, kendi kurulu bulunduğu işkolunda yer aldığını iddia eden sendikalar olduğu kabul edilmelidir. Nitekim, bu dava sonucunda verilecek karar ile bir işyerinin, hangi sendikaların faaliyet alanı kapsamında yer alacağı tespit edilecektir. Bu bağlamda ifade etmek gerekir ki, işkolu tespitine itiraz davasının, Bakanlık yanında işveren ile dava sonucunda verilecek karardan etkilenecek olan sendikalara da yöneltilmesi gerekmektedir. Bu noktada Bakanlık tarafından tespit edilen işkolunda kurulu sendikaların da, davada taraf olarak yer alması gerektiği ifade edilmelidir....
Kamu hukuku içinde yer alan sosyal güvenlik hukuku, bir kamu hizmetinin yürütümünü düzenlediği için aynı zamanda “ idare hukukunun da” bir parçasıdır. Özel hukukla bağını sınırlı olarak korumuştur. Kendi kamu hukukundan kaynaklanan yapısına uygun medeni ve borçlar hukuku ilkelerinden de yararlanmaktadır. Prim, sosyal sigortaların temeli olup;çeşitli sosyal risklere karşı bireylerin ekonomik açıdan güvenliğini karşılama amacıyla alınmaktadır. Sosyal risklerin gerçekleşmesi halinde sigortalıya yapılacak yardımların karşılığı olmak üzere, zorunlu olarak sigortalı adına ve hesabına Sosyal Güvenlik Kurumu'na ödenen işçi, işveren ve devlet katkısından oluşan parasal bir kaynaktır....