Hükmü ile de, yabancı mahkemelerce verilen hukuk davalarına ilişkin hükümlerin ülkemizde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için tanıma ve tenfiz edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.Bu durumda, yabancı mahkemelerce verilen nafakaya ilişkin hükümlerin ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla tanınması ve tenfizi ulusal ve uluslararası mevzuata göre zorunlu bulunduğundan; mahkemece, bu tür kararların doğrudan icra edilebileceği gerekçesi ile davanın reddinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu" belirtilerek, hükmün HUMK.nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.Davada; nafaka yükümlülüğü konusundaki yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi talep edilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Amasya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1187 esas, 2022/87 karar sayılı dava dosyasında verilen vasiyetnamenin tenfizi talebinin kabulüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "... -Davanın KABULÜ İLE, Amasya 3....
Yukarıda değinilen MÖHUK Tenfiz Şartları” başlıklı 54.maddesine göre de gerek mahkememiz gerek ---------- Mahkemelerinde tenfiz istemine konu edilen aynı taraflar arasında ve aynı ilişkiden doğan uyuşmazlıklarda davaların tenfizi itibari ile de değerlendirmenin aynı esaslara (özellikle kamu düzenine aykırılık) tabi olduğu anlaşıldığından, Mahkememizde tespit kararı yargılama giderlerine yönelen davanın tenfizi isteminin --------Asliye Ticaret Mahkemesinde tespit isteminin tenfizi dava dosyası ile birleştirilmesinin ( davanın bekletici mesele yapılmasından ziyade ) HMK 166. Lafzına ve amacına uygun düşeceği anlaşılarak davaların birleştirilmesine cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir....
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkeme huzurunda açılan davada davacı tarafça nispi harç yatırılması gerekirken maktu harç yatırıldığını, davacı tarafın teminat göstermediğini, tenfizi istenen hakem kararının Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, Hakem kurulunun adil bir yargılama yapmadığını, tenfiz talebinde bulunan davacı şirketin haklarına dayanaksız şekilde üstünlük tanındığını, bu nedenle mahkemece re'sen nazara alınacak sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, dava konusu uyuşmazlık, Alman Tahkim Kurumu'nca görülen 20 Şubat 2018 tarihli ve ......
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemeye davacı tarafça sunulan, tanıma ve tenfizi istenen kararın taraflarınca yapılan incelenmesinde geçerli bir mahkeme kararı olmadığı kanaati hasıl olduğunu, çünkü işbu mahkeme kararında ilk olarak davacıların kimler olduğunun belirtilmediğini, yine belirli olmayan davacıların hangi şartlar altında mirası reddettiğinin açıklanmadığının, kararda belirtilmediğinin görüldüğünü, sunulan yabancı mahkeme kararında miras reddinin murisin Türkiye’deki malvarlığını kapsayıp kapsamadığının tespiti yapılmadığını, kararı veren mahkemenin ne yönde karar verdiğinin ve verdiği bu karara hangi tartışmaları yaparak ulaştığının yani gerekçesinin yer almadığını, tanıma ve tenfizi istenen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin sunulan belgeden anlaşılamadığını, son olarak da ilgili kararın Türk Konsolosluğu onaylı ya da apostil şerhi taşımadığını, bütün bu saptamaların ışığında davacı tarafça dosyaya sunulan ve dayanak yapılarak tanıma ve tenfizi istenen belgenin...
İktisat Dairesi hakimliğince çıkarılan ödeme emrinin kesinleşmiş olması, bu kararı teknik anlamda tenfizi kabil (yargılama sonucu verilmiş) bir ilam haline getirmemektedir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve hükmün açıklanan gerekçelerle bozulması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım....
Sulh Hukuk Mahkemesinin vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşip kesinleşmediğinin tespit edilemediğini, mahkemenin vasiyetnamenin açılmasına dair kararı yeterli görüp görmediğini tartışması, yeterli görmezse yeniden usulünce açılması ve kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerekirken hasımsız açılan dava ile vasiyetin tenfizi mümkün değildir gerekçesiyle red kararı verilmesinin usulüne uygun olmadığı, vasiyetnamede miras bırakanın TC numarası olmadığından mirasçılarının tespitinin zor olduğunu, yargılama aşamasında ısrarla mirasçıları tespit ve dahili dava için süre istemelerine rağmen kendilerine bu konuda yetki verilmediğini belirterek eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir....
Vasiyetnamenin tenfizi ve taşınmazın lehine vasiyet edilen davacı adına tescili için vasiyetnamenin açılıp okunması, tüm mirasçıların vasiyetnameyi itirazsız kabul etmesi veya 1 yıllık hak düşürücü süre içinde vasiyetnamenin iptali ya da tenkis davası açılmış ise sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılarak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihi şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtilerek dava dosyası içerisine konulmalı, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde vasiyetnamenin iptali davası açılmış ise, vasiyetnamenin tenfizi talebi reddedilmemeli, vasiyetnamenin iptali davasının sonucu beklenerek, oluşan sonuca göre karar verilmelidir....
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafça ibraname başlıklı belge sunulmuş ise de bu belgenin adi yazılı bir belge olduğu, altındaki imzaların davacıya ve vekiline ait olup olmadığının tespiti için Almanya yetkili makamlarına istinabe yoluyla talimat yazıldığı, ancak talimat gereğinin yerine getirilemediği, bu haliyle ibraname başlıklı belgedeki imzanın davacıya ait olduğunu ispat edemediği, tenfizi istenilen kararın davalı vekiline 13.10.2008 tarihinde tebliğ edildiği ve karara itiraz edilmediği, tenfiz şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı taraf, davacının tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararına konu alacağının ödendiğini ve karşılığında ibraname alındığını savunmuş ve ibranameyi dosyaya sunmuştur....
Somut olayda; davalı tenfize konu ilamın verildiği ülkeye hiç gitmediğini, tenfizi istenen dava ile bir ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Dava dosyası içerisinde sunulan belgelerden tenfizi istenilen ilamın verildiği mahkemece ilamın verildiği ülkenin kanunlarında belirtilen usule uygun şekilde davalıya tebligatın yapılıp, taraf teşkilinin sağlanıldığı hususu anlaşılamamaktadır. Mahkemece davalının bu yöndeki savunmaları da gözetilerek tenfizi istenilen karara ilişkin dava dosyasında davalıya usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanıp sağlanılmadığı hususu araştırılmaksızın eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....