"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.12.2009 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 174 ve 215 parsel sayılı mera niteliğindeki taşınmazlarda kadastro müdürlüğünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.12.2009 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 271 parsel sayılı mera niteliğindeki taşınmazda kadastro müdürlüğünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.12.2009 gününde verilen dilekçe ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.07.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 57, 63 ve 64 parsel sayılı mera niteliğindeki taşınmazlarda kadastro müdürlüğünün 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 06/05/2014 NUMARASI : 2009/233-2014/147 Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Orman Yönetimi, İstanbul İl Mera Komisyonu tarafından A.köyü 307 sayılı parselle ilgili mera tahsis kararı alındığını, bu kararın 28/05/2009 - 28/06/2009 tarihleri askıya çıkarıldığını, oysa, bu taşınmazın kısmen kesinleşen orman sınırları içinde kaldığını, orman arazilerinin mera sahası olarak tahsisinin mümkün olmadığını, kesinleşmiş Devlet Ormanı sınırları içinde bulunan taşınmazların mera tahsis işleminin hukuka aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini ileri sürerek, 307 parsel sayılı taşınmazın orman sınırları içinde kalan kısmına yönelik mera tahsıs işleminin iptali ve bu kısmın orman vasfıyla Hazine adına tescilini talep etmiştir....
Davacının arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü yükleniciden temlik alması halinde arsa sahibini ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Borçlar Kanununun 167. maddesi gereğince; “Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir.” Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden kazanmadığı hakkı üçüncü kişiye temlik etmesinin arsa sahibi bakımından bir önemi bulunmamaktadır....
GEREKÇE: Dairemizce dosya üzerinden tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile 6100 Sayılı HMK'nun 352/1- d ve 355 maddeleri uyarınca istinaf başvuru dilekçesinde açıklanan istinaf sebep ve gerekçeleri ile sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Dava davacı tarafından Kuruma karşı açılan Kurum işleminin iptali ve iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri tahsisinin gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalı Kurum vekili karara karşı istinaf isteminde bulunmuştur. Husumet konusu, davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Bölge Adliye Mahkemesince gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur....
Davacının arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü yükleniciden temlik alması halinde arsa sahibini ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Borçlar Kanununun 167. maddesi gereğince; “Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir.” Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o alacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden kazanmadığı hakkı üçüncü kişiye temlik etmesinin arsa sahibi bakımından bir önemi bulunmamaktadır....
Davacılar, mirasbırakanın maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazın ½ payını davalıya muvazaalı devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına miras payları oranında tapuya tesciline, davalı adına yapılan satış işleminin tenkisi ile adlarına miras payları oranında tesciline davalının taşınmazı devri halinde miras payları oranında payların dava tarihindeki bedellerinin yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, işlemin gerçek satış olduğunu, satış tarihine göre arsa payını alacak maddi gücü bulunduğunu belirtilerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Çekişmeli 2 parsel sayılı taşınmazın tümü mirasbırakan adına kayıtlı iken 27.07.2004 tarihinde ½ payın davalı ...’a satış suretiyle temlikinin bedelsiz ve mal kaçırma amaçlı olduğu saptanarak davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur....
Şu hale göre temlik anına kadar borçlu temlikin dışında iken temlik anından itibaren evvelki alacaklı temlik işleminin dışına çıkmaktadır. Temlikin, temlik edenle borçlu (arsa sahibi) arasında bazı ilişkilerin doğmasına neden olduğu çok açıktır. Zira temlik alan evvelki alacaklının yerine geçmiş borçludan (arsa sahibinden) ifayı istemek, gerektiğinde de borçluyu ifaya zorlamak onun hakkı olmuştur. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü temlik alan üçüncü kişinin, arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için öncelikle temlik işlemini ve işlemin sıhhatini kanıtlaması gerekir. Fakat temlik işlemi kanıtlanmış olunsa da yukarıda açıklandığı üzere ifa talebinin muhatabı olan arsa sahibi ifaya derhal uymak zorunda değildir....
Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden, dava konusu parselasyon işleminde imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilmiş; karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. 3194 sayılı Yasanın 18.maddesinin 1.fıkrasında, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin...