Bir an için bunun aksi düşünülse bile söz konusu karar bahse konu 30674 sayılı yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce alınmış bir karardır dolayısı ile yönetmeliğin yürürlük tarihi itibariyle davacının katılımcılık sıfatı sona ermiş olduğundan artık davacının bu yönetmelik hükümlerinden yararlanması mümkün görülmediğinden davalı tarafın aldığı kararda herhangi bir hukuka aykırılığa ve yukarıda belirtildiği üzere de eşit işlem ilkesine aykırıla rastlanmamış olduğu kanaatiyle açılı davanın reddi ile davacının arsa tahsisinin iptali ile katılımcılık sıfatının sonlandırılması kararının iptali talebinin ve sürenin yeterli miktarda uzatılması talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. D E L İ L L E R : Taahhütname, tahsis kararı, iptal kararı, teftiş raporu, tapu kaydı ve tüm dosya kapsamıdır....
hükümlerine aykırı olarak arsa tahsisinin iptaline ve katılımcılık sıfatının sonlandırılmasına karar verildiğini, kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olması nedeniyle iptaline, 02/02/2019 tarihli 30674 Sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin geçici 6 ıncı maddesine göre sürenin yeterli miktara uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
DAVACININ İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilince özetle, davanın özünün el atmanın önlenmesi değil park alanı lejandının iptali istemi olduğu, tazminat talebinde bulunmadığı, arsa alanının asgari park ve yeşil alan ölçülerinin çok altında kaldığı, mülkiyet hakkının tam kullanılamadığı ve adli yargının görevli olduğu belirtilerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLER: Tapu Kaydı, vs. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEP : Dava, taşınmaz üzerindeki park alanı tahsisinin iptali istemine ilişkindir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasında “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmü yer almaktadır....
Şu hale göre temlik anına kadar borçlu temlikin dışında iken temlik anından itibaren evvelki alacaklı temlik işleminin dışına çıkmaktadır. Temlikin, temlik edenle borçlu (arsa sahibi) arasında bazı ilişkilerin doğmasına neden olduğu çok açıktır. Zira temlik alan evvelki alacaklının yerine geçmiş borçludan (arsa sahibinden) ifayı istemek, gerektiğinde de borçluyu ifaya zorlamak onun hakkı olmuştur. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü temlik alan üçüncü kişinin, arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için öncelikle temlik işlemini ve işlemin sıhhatini kanıtlaması gerekir. Fakat temlik işlemi kanıtlanmış olunsa da yukarıda açıklandığı üzere ifa talebinin muhatabı olan arsa sahibi ifaya derhal uymak zorunda değildir....
Temlikin konusu yüklenicinin arsa payı devri karşılığı arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı ... alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden hak kazanmadığını üçüncü kişiye temlik etmesi arsa sahibi bakımından önemsizdir. Diğer taraftan yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi BK.m 81’den yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz. Temlik işlemine ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Dosyada yer ... bilgi ve belgelerden arsa sahibi ...’nun yüklenici aleyhine 02.02.1996 tarihli sözleşmenin feshi için Mersin Asliye Ticaret Mahkemesinin 2000/275 esasında kayıtlı davayı açtığı, mahkemenin 07.12.2001 günlü kararı ile sözleşmeyi feshettiği ve bu hükmün kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir. Davalı arsa sahibi mirasçıları, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/655 Esas 2013/33 Karar sayılı ilamının kesin hüküm oluşturduğunu, tescil yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, bedel yönünden de husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin kesin hükmün varlığı nedeniyle reddine, ikinci kademedeki alacak isteminin davalı arsa sahibi mirasçıları yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı yüklenici ...'a yönelik alacak isteminin ise yargılama esnasında ayrılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir. Davalı arsa sahibi mirasçıları, .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/655 Esas, 2013/33 Karar sayılı ilamının kesin hüküm oluşturduğunu, tescil yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, bedel yönünden de husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin kesin hükmün varlığı nedeniyle reddine, ikinci kademedeki alacak isteminin davalı arsa sahibi mirasçıları yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı yüklenici ...'a yönelik alacak isteminin ise yargılama esnasında ayrılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
Her iki dava aynı sözleşmeden kaynaklanmakta ve davaların tarafları aynı olup, henüz bilirkişi incelemesi aşamasında olan tapu iptali ve tescil davası içerisinde yüklenicinin işleri eksiksiz yaptığını ispat ile yükümlü olduğu, eldeki davada ise arsa sahibi kooperatifin eksik ve ayıplı işlerin varlığını ileri sürdüğü, usul ekonomisi gereği her iki davanın birleştirilmesi gerektiği, birleştirme işleminin tapu iptali ve tescil istekli davanın sürüncemede kalmasına neden olmayacağı kabul edilip, aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur. HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere; HMK.nın 166 ve devamı maddeleri gereğince; aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan dava dosyamızın, .... esas sayılı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, Yargılamanın .... Esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine, Yargılama giderlerinin birleştirilen dosya üzerinden esas hükümle birlikte karar altına alınmasına, Davaların birleştirildiğinin acilen .......
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, arsa tahsislerine güvenerek bağlantı başvurusunda bulunulduğu, başvuru olumlu değerlendirilerek Bağlantı Anlaşmasına Çağrı Mektubunun düzenlendiği, TEDAŞ’tan proje onaylarının alındığı, yüksek miktarlarda işletme masrafları yapıldığı, taahhütler altına girildiği ve GES’lerin inşaatına başlanabilir hale gelindiği, arsa tahsis iptal kararlarının ise tam bu aşamada alındığı, ortada yalnızca alelade bir arsa tahsisinin iptalinin söz konusu olmadığı, kararda belirtilen şekilde, haklı beklentinin ve kazanılmış hakkın ihlal edildiğinden söz edilebilmesi için GES tesisinin kurulmuş olmasını beklemenin hayatın olağan akışına, dürüstlük kuralına ve hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu belirtilerek, Daire kararının davanın reddine yönelik kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir....
Parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan davaların kadastral parsel üzerinden incelenmesi, kadastral parselden alınan düzenleme ortaklık payının ve imar parsellerinin oluşturulmasının, tahsisinin dağıtım ilke ve tekniklerine, imar planına uygun olup olmadığının irdelenmesi ve imar parsellerinden yapılan tahsisin birinin hatalı olması durumunda kadastral parsele ilişkin olarak parselasyon işleminin iptali gerekmektedir. Öte yandan plan notları, plan kararlarını açık ve anlaşılabilir kılmak, plan üzerinde ve plan lejantlarında ifade edilemeyen noktaları açıklamak amacı ile plan paftaları üzerinde yer alan ve imar planının ayrılmaz bir parçası olan notlardır....