Mahkemece “nama ifaya izin verilmesi talebinin kabulü ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalının yükleniminde olan noksan işlerin yapılması için davacıya yetki verilmesine ve 2.150,00 TL kira alacağının davalıdan alınmasına” karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı ve dava dışı arsa sahibi Mehmet Yiğit ile davalı yüklenici şirket arasında Ankara 7. Noterliği'nce doğrudan düzenlenen 05.12.2001 tarih ve 18183 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmıştır....
Somut olayda mahkemece, satışına izin istenilen taşınmazların bedeli ile ifasına izin istenilen işlerin bedeli arasında aşırı orantısızlık bulunduğundan nama ifa (satışa izin) talebinin Türk Medeni Kanunu'nun .... maddesi gereğince hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesine dayanılarak, hüküm fıkrasının .... bendinde yer bulan ayıplı imalât bedelinin de nama ifaya izin talebi kapsamında olduğu kabul edilerek, ayrıca davacı tarafça ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler bedelinin tahsili amacıyla alacak davası açılmasının mümkün olduğu da dikkate alınarak nama ifaya izin isteminin reddine karar verilmesi gerekirken davacı tarafın ıslahı olmaksızın verilecek depo kararıyla ya da şimdi olduğu gibi tahsil hükmü kurulmak suretiyle nama ifaya izin isteminin zarar tazminine dönüştürülmesi suretiyle hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Nama ifaya izin kararının hüküm fıkrasında, eksik ve ayıplı ... kalemlerinin her birinin ve tespit edilen masraf bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi ya da bilirkişi raporuna atıf yapılması ve bağımsız bölümün satış değerini sınırlayan herhangi bir kayıt ve süre koymadan satışa izin ve yetki verilmesi gereklidir. Mahkemece nama ifaya izin verilmesine yönelik hüküm fıkrasında bilirkişi raporuna atıf yapılmakla yetinilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki masraf kalemlerinin yargısal denetime elverişli olacak şekilde belirlenmediği anlaşılmış olup ayrıca bu masraf kalemlerinin yükleniciye isabet eden hangi bağımsız bölümlerin satışı suretiyle yerine getirileceği de hüküm fıkrasında belirlenmemiştir. Bu haliyle HMK'nın 297/.... maddesine aykırı olarak infazda tereddüte yer verecek şekilde genel ifadelerle nama ifaya izin verilmesi şeklinde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında nama ifaya izin verilirken giderilmesi gereken eksikler, ayıpların nelerden ibaret olduğu ve bunların avans niteliğindeki giderim bedellerinin hüküm fıkrasında infazı mümkün olacak şekilde gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Yapılacak işler ve giderim bedeli ile ilgili bilirkişi raporuna atıfta bulunarak nama ifaya izin kararı verilmesi mümkün değildir. Bu durumda mahkemece nama ifa suretiyle davacı arsa sahipleri tarafından yapılmasına izin verilen eksik ve ayıplı işlerin nelerden ibaret olduğu ve giderim bedellerinin hüküm fıkrasında açık ve infazı mümkün olacak şekilde gösterilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak infazda tereddüt yaratacak şekilde bilirkişi raporuna yollama yapılarak nama ifaya izin kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür....
Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı nama ifaya izin ve tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında 09.12.1994 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, davacı yüklenici tarafından 26.6.1995 tarihinde inşaat ruhsatı alındığı bu aşamadan sonra herhangi bir işlem yapmadığı 27.10.2005-05.10.2011 tarihli ihtarlar çektiği anlaşılmaktadır. Arsa sahiplerinin ruhsatın alındığı 1995 senesinden ihtarın çekildiği 2005 senesine kadar herhangi bir işlem yapmayan yüklenici ile yapmış oldukları sözleşmeye bağlı kalmaları beklenemez. Bu nedenle dava konusu taşınmazda .... tarafından yapılan inşaata rıza göstermelerinde arsa sahiplerine herhangi bir kusur yüklenmesi mümkün değildir. Bu inşaata rıza göstermeleri arsa sahiplerinin sözleşmeyi fesih iradesini taşır. Davacı da eldeki bu dava ile müspet ../.. S.2....
Davacı taraf, ayrıca 20.000,00 TL alacak isteminde bulunmuş ise de, bu istemin reddine ilişkin karar temyiz edilmemekle kesinleştiğinden, nama ifaya izin talebinin tüm kalemler yönünden reddine karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler gözardı edilerek, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. 3-Kabule göre, nama ifaya izin kararının hüküm fıkrasında, eksik ve ayıplı iş kalemlerinin her birinin ve tespit edilen masraf bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi ya da bilirkişi raporuna atıf yapılması ve bağımsız bölümün satış değerini sınırlayan herhangi bir kayıt ve süre koymadan satışa izin ve yetki verilmesi gerekirken, HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olarak, infazda tereddüte yer verecek şekilde genel ifadelerle nama ifaya izin verilmesi ve bağımsız bölümün "130.000,00 TL bedelden az olmamak üzere satışı" şeklinde hüküm kurulması da doğru olmamıştır....
- K A R A R - Davacı vekili, arsa sahibi olan müvekkili ile davalı yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği ifanın eksik ve ayıplı olduğunu ileri sürerek nama ifaya izin verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamından, davanın tüketici mahkemesinin görevinde kaldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği, nama ifaya izin verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece HMK'nın .... maddesi gereği mahkemenin görevli olmadığı Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş ise de, arsa sahibi ve yüklenici arasındaki bu tür davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir....
Davalı ... vekili, davanın Tüketici Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini, BK'nın 207. maddesi uyarınca bir yıllık ve altı aylık zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, müvekkilinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan tescil alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı olarak inşaatı ayıplı ve noksan inşa eden yükleniciler ... ve... aleyhine nama ifa davası açtıklarını, davanın derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve ... .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/637 Esas sayılı dosyasına göre, davacının İİK'nın 94. maddesine dayanarak ... bu davayı açtığı, ancak dava öncesinde davalı ... tarafından ... aleyhine 2009/637 Esas sayılı alacak ve nama ifaya izin davasının açıldığı, davanın kabul edilip, kararın kesinleştiği, bu durumda tescil davasının konusuz kaldığı gerekçesiyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Davalı ... vekili, davanın Tüketici Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini, BK'nın 207. maddesi uyarınca bir yıllık ve altı aylık zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, müvekkilinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan tescil isteme hakkı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı olarak inşaatı ayıplı ve noksan inşa eden yüklenici ... aleyhine nama ifa davası açtıklarını, davanın derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bu davadan önce davalı ... tarafından ... aleyhine alacak ve nama ifaya izin davasının açıldığı, davanın kabulü yönünde verilen kararın kesinleştiği, tescil davasının konusuz kaldığı gerekçesiyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 12.03.2013 tarih ve 2012/5951-2013/2206 E-K sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu kez, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....
SAVUNMA: Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi içeriğinden davacının talebinin ne olduğunun açık ve net bir şekilde anlaşılamamakta olduğu, eldeki davanın nama ifaya izin davası mı yoksa sözleşmeden kaynaklı tazminat davası mı olup olmadığının açık olmadığı, HMK 119/1- ğ maddesine göre dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunun belirli olması gerekli olduğu, ancak davacının dava dilekçesinden nama ifaya izin davası mı yoksa sözleşmeden kaynaklı tazminat davası mı olduğu anlaşılamamakta olduğu, bu nedenle davacının talep sonucu olarak ne istediğinin mahkemenizce davacıya açıklatılması gerekli olduğu, davacının dava dilekçesinde ' Taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi için inşaat yapma yetkisi, nama ifaya izin verilmesini talep etmekte olduğunu, davacının davasında taraf sıfatı (husumet) ve hukuki yararı olmadığı, dava konusu sözleşmeden dolayı borçlu konumunda olan davacının kendisi olduğu, inşaatı yapma borcu altında olan davacının kendisi...