Devralan kimse, temlik işlemini ve kendisinin yeni alacaklı sıfatını ispat etmiş olsa bile, borçlu (arsa sahibi) ona karşı birtakım itiraz ve defilerde bulunmak imkanına sahiptir. Gerçekten BK m. 167'ye göre "Borçlu temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir". Buna göre temliki öğrenen borçlu, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defiler yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Somut olayda; yüklenicinin edimini yerine getirmediği, bundan dolayı da davalılar arasındaki arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin geriye etkili feshedildiği sabittir. Yüklenicinin arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesine dayanılarak isteyebileceği hakkı olmadığından, şahsi hakkını davacı üçüncü kişiye temlik etmesi de ona bir hak sağlamaz. Davanın reddi bütün bu nedenlerle doğrudur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Somut olayda, davacı arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında düzenlenen 27.03.2013 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, sözleşmeye konu parsellerin tüm paydaşlarının katılımı sağlanmadığından geçersizdir. Bu durumda, davacının sözleşmenin feshine yönelik talebi dikkate alınarak, feshin ancak geçerli bir sözleşme için söz konusu olabileceği bu şekilde açılmış bir davada “Çoğun içinde az da vardır.” kuralı gözetilerek sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu nedenle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiştir....
Davalı yüklenici vekili, davacı iddialarının doğru olmadığını, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olması için düzenleme şeklinde yapılması gerektiğini savunarak, davanın hak düşürücü süre, zamanaşımı ve esas yönlerinden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, 18.03.2009 tarihinde haczin kaldırılmasının talep edildiği ve tapuda satış işleminin yapıldığı, bu tarihte icradaki borçların ödendiği iddiasının kanıtlanamadığı, hile ile taşınmazın ele geçirildiği olgusunun yeni öğrenildiği ileri sürülmesine rağmen BK'nın 39/1. maddesi gereğince hileye ilişkin aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olunmadığı bildirilmediğinden sözleşme onanmış sayılacağından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
nin kusuru nedeniyle iptal olunan ihale neticesi ifası imkansızlaşan sözleşmeye dayanan tazminatın tahsili istemine ilişkin olduğu, hizmet kusuruna dayanarak açılan davaların İdare Mahkemeleri'nde görüleceği gerekçesi ile dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 12.02.2013 tarih ve 2013/173 Esas, 2013/748 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bu kez, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dairemizce, dava konusu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin dayanağı olan ihalenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve ihale sonucu 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanun'una göre sözleşmenin akdedildiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuş ise de, sözleşmenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanun'una göre yapılan ihale sonucunda yapıldığı görülmüş, ancak anılan yanılgının kararın sonucuna etkili olmadığı anlaşılmıştır....
Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi, Hasılat Paylaşım Esaslı İnşaat Sözleşmesi, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi istinaden TMK 1009....
Dosya incelendiğinde, davalılardan ...’un da dahil olduğu arsa sahiplerinin davalılardan yüklenici ...’a yönelik arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi yönünden dava açtıkları, davanın .... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/571 E. sayılı dosyasında görüldüğü ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, .... 6....
davanın reddine karar verildiğini, bu kararın kesinleşmesinden itibaren 2 yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen davalının halen işe başlamadığını, ayrıca sözleşmenin 1999 depremi öncesinde yapıldığını, değişen imar mevzuatı gereği de ifa imkânsızlığı bulunduğunu, öte yandan müvekkillerinin kendilerine düşecek 6 daire için kira kaybına uğradıklarını ileri sürerek, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin borcun ifa edilmemiş olması nedeniyle feshine, bunun mümkün olmaması halinde zamanaşımı nedeniyle hükümsüzlüğüne, bunun da mümkün görülmemesi halinde ifa imkânsızlığı nedeniyle feshine, müvekkillerinin uğradığı müspet, menfi ve munzam zararların karşılığı olarak şimdilik 8.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dolayısı ile arsa sahiplerinin gerçek alacağı ne ise o miktardan da sorumlu olacaktır. Bunun dışında HUMK.nun 299.maddesi uyarınca ipotek tutarının kararlaştırıldığı yüklenici ve arsa sahibi arasındaki 7.7.2006 tarihli sözleşme davacıyı bağlamaz. Hal böyle olunca; mahkemece 16.7.1998 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi ve Amasya 2....
Dolayısı ile arsa sahiplerinin gerçek alacağı ne ise o miktardan da sorumlu olacaktır. Bunun dışında HUMK.nun 299.maddesi uyarınca ipotek tutarının kararlaştırıldığı yüklenici ve arsa sahibi arasındaki 7.7.2006 tarihli sözleşme davacıyı bağlamaz. Hal böyle olunca; mahkemece 16.7.1998 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi ve Amasya 2....
Dolayısı ile arsa sahiplerinin gerçek alacağı ne ise o miktardan da sorumlu olacaklardır. Bunun dışında HUMK.nun 299.maddesi uyarınca ipotek tutarının kararlaştırıldığı yüklenici ve arsa sahibi arasındaki 7.7.2006 tarihli sözleşme davacıları bağlamaz. Hal böyle olunca; mahkemece 16.7.1998 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi ve Amasya 2....