Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili, müvekkilinin takibe dayanak yapılan taşıt kredisi sözleşmesinin müteselsil kefili olduğunu, asıl borçlunun iki taksiti ödedikten sonra vefat ettiğini, davacı bankanın araç bedelinin çok üstünde rehnettiğini, öncelikle asıl borçlunun mirasçılarına müracaat edilerek rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması gerektiğini, ödemelerin mahsup edilmediğini, kefil olan müvekkilinin BSMV ve diğer ferilerden sorumlu tutulamayacağını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delilere göre, davacı bankanın kredi sözleşmesinin asıl borçlusunun külli haleflerine müracaat etmediği dolayısıyla öncelikle asıl borçluya müracaat koşulunun gerçekleşmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davalı, ticari araç için alınan krediden dolayı kefil olmuştur. TTK.’nun 7/2. maddesi uyarınca ticari borçlara kefalet halinde, müteselsil kefalet hükümleri uygulanır....

    Somut olayda, davacı araç maliki ile davalı sürücü arasında, yazılı belge ibraz edilmemekle birlikte davacının iddia ettiği gibi araç kiralama sözleşmesinin bulunması halinde zamanaşımı süresi BK.’nun 126. maddesi uyarınca beş yıldır. Taraflar arasında kira sözleşmesinin yapılmadığı kabul edilse bile, davalı BK.’nun 463. ve devamı maddelerinde düzenlenen vedia (saklama) sözleşmesi hükümleri uyarınca hasardan sorumlu bulunduğundan, dava BK.’nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu durumda mahkemece, olay tarihinden itibaren icra takibinin başlatıldığı ve davanın açıldığı tarihe kadar zamanaşımı süresi dolmadığından, davalının yerinde olmayan zamanaşımı def’inin reddi ile işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

      YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: İzmir Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanlığında uzman çavuş olarak görev yapan davacının, "alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma" suçundan 3 ay hapis cezasına mahkum olması nedeniyle sözleşmesinin feshine ilişkin 22/01/2020 tarihli işlemin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararıyla; 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 12. maddesinde ve Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin 6. maddesinde taksirli suçlar hariç olmak üzere adli veya askeri mahkemeler tarafından 30 günden daha fazla süreli hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile mahkum olanların sözleşmeleri feshedilmesinin öngörüldüğü; uyuşmazlıkta, uzman çavuş olarak görev yapan davacının 28/10/2018 tarihinde alkollü araç kullandığının tespit edildiği, ......

        Mahkemece, davanın Reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı eldeki dava ile, 12.06.2006 tarihli araç satış sözleşmesinin hile nedeni ile geçersiz olduğunu belirterek geçersizliğin tespiti ile aracın yeniden kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir....

          Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araçların malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay'ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, ...’ın maliki olduğu kazaya neden olan otobüsün dava dışı ......

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 12/10/2021 NUMARASI : 2021/392 (E) 2021/763 (K) DAVA KONUSU : İtirazın İptali KARAR : Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı, dava dışı Tayfun Tekin'in maliki olduğu, davalı T3'a uzun süreli araç kiralama sözleşmesi ile kiralanmış bulunan 34 XX 590 plakalı aracın dava dışı Umut Şenol'un sevk ve idaresinde iken 34 XX 688 plakalı araca arkadan çarpması ile gerçekleşen kaza sonucu 34 XX 688 plakalı aracın hasar gördüğünü ve hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından araç malikine ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü Umut Şenol'un %100 kusurlu olduğunu ve ehliyetinin bulunmadığını, davalı aleyhine İstanbul Anadolu 6....

            T5 ana sözleşmesinin ortaklık şartlarını belirten 10/5’ucu maddesinde, T5e ortak olabilme şartları arasında T5in amacına uygun araç sahibi olma koşulu gösterilmiş ise de, araç sahibi olunmaması, hemen üyenin ortaklık sıfatını yitirmesi sonucunu doğuracak bir neden olarak kabul edilemeyeceği, Ortağın yeniden araç sahibi olma veya ortaklığı devir etme ihtimali mümkün bulunduğundan, bu konuda ortağa uygun bir süre içerisinde araç sahibi olması yönünden bir ihtar yapılması ve bundan sonra bu şartı yerine getirmediği takdirde, ihraç edilmesi, hayatın olağan akışına, iyiniyet kurallarına ve T5in amacına uygun olacağı (Yargıtay 11....

            Dava, araç satış sözleşmesi ile satışı yapılan aracın pert olması nedeniyle sözleşmenin iptali ve araç bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Mahkemece, davacı ...'...

              sözleşmesinin geçerli olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 28/08/2014 gününde verilen dilekçe ile araç satış sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28/11/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. İlam, temyiz eden davalı tarafa 10/02/2019 gününde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise 27/02/2019'da verilmiştir. HUMK’nun 432/1. maddesi uyarınca temyiz süresi onbeş gündür. Kararın tebliğ tarihi ile temyiz edildiği gün gözetildiğinde onbeş günlük yasal süresinin geçtiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle temyiz dilekçesinin REDDİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu