Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca katılan olarak kabulüne karar verilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 2011/3-421 esas, 2012/34 karar, 31.01.2012 tarih, 2011/3-222 esas ve 2012/5 karar sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da vurgulandığı üzere, ön ödeme sonucu verilen düşme kararları da 5271 sayılı CMK'nin 223. maddesinde sayılan hükümlerden olup, bu kararların temyiz edilebilirlik sınırı 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince hüküm tarihi itibariyle halen uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CMUK’nin 305. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendine göre saptanması gerektiğinden, ön ödemeye esas alınan miktarın temyiz edilebilirlik sınırını belirleyeceği, 14.04.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 2. maddesi uyarınca temyiz kesinlik sınırının 14.04.2011...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret, yaralama HÜKÜMLER : Beraat, mahkumiyet KARAR Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve katılanlar ..., ... ve ... vekilinin yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyizinin vekalet ücretine yönelik olduğu belirlenerek dosya görüşüldü; 1- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01/10/2013 tarih, 2012/11-1304 esas, 2013/397 sayılı kararında da belirtildiği üzere yargılama gideri hüküm niteliğinde olmayıp, hükme bağlı tamamlayıcı bir parça olarak kabul edildiğinden, kanun yolu açısından asıl hükmün bağlı olduğu kurallara tabi olduğu gibi, yalnızca vekalet ücreti ile sınırlı bir temyiz başvurusunun yapıldığı durumlarda da, temyiz edilebilirlik sınırı olarak HUMK'nın 427. maddesindeki düzenleme belirleyici olmayacak ve asıl hükmün tabi olduğu temyiz edilebilirlik ölçüsü esas alınacaktır....

      Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.12.2012 tarihli 2011/3-222 Esas ve 2012/5 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ön ödeme sonucu verilen düşme kararları da 5271 sayılı CMK'nin 223. maddesinde sayılan hükümlerden olup, bu kararların temyiz edilebilirlik sınırı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince hüküm tarihi itibarıyla halen uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CMUK’nin 305. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendine göre saptanması gerektiği; ön ödemeye esas alınan miktarın temyiz edilebilirlik sınırını belirleyeceği dikkate alınarak; 14.04.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca temyiz kesinlik sınırının 14.04.2011 tarihinden itibaren 3000 TL'ye çıkartılmış olması nedeniyle, sanık hakkında 5809 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan ön ödemeye esas alınan 1.016,00 TL'nin miktarı itibarıyla belirtilen kesinlik sınırının...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet Dairemizin 19/12/2013 tarih, 2013/27940 esas, 2013/47477 karar sayılı red kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 27/01/2014 tarih ve 2012/140984 temyiz sayılı itiraznamesi ile “Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22/12/2013 gün ve 1322-421 sayılı ilamında belirtildiği şekilde hükmün sadece vekalet ücretine hasren katılan tarafından temyiz edilmesi halinde temyiz edilebilirlik sınırı olarak HUMK'un 427. maddesindeki düzenlemenin belirli olamayacağı asıl hükmün tabi olduğu temyiz edilebilirlik ölçüsünün esas alınacağının kabul edildiği belirtilerek hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASI talebiyle dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede ; Gereği görüşülüp düşünüldü: 1) Yerinde görülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE, 2) Dairemizin 19/12/2013 tarih, 2013/27940 esas, 2013/47477 karar sayılı red kararının KALDIRILMASINA, 3) a) Sanığın temyiz istemi bakımından...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Görevi kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık müdafiin temyiz talebinin vekalet ücretine yönelik olduğu gözetilerek buna hasren yapılan incelemede; Ceza Genel Kurulunun 09/03/2010 gün 237-51 E/K, 15/11/2011 gün 213/227 E/K ve 01/10/2013 gün 231-396 E/K. sayılı kararlarında açıklandığı üzere, vekalet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu, yargılama giderlerinin ise hüküm niteliğinde bulunmayıp hükme bağlı tamamlayıcı bir parça olarak kabul edildiğinden, kanun yolu açısından asıl hükmün bağlı olduğu kurallara tabi olduğu gibi, yalnız vekalet ücretiyle sınırlı bir temyiz başvurusunun yapıldığı durumlarda da temyiz edilebilirlik sınırı bakımından HUMK'nın 427. maddesindeki düzenlemenin belirleyici olmayacağı ve asıl hükmün tabi olduğu temyiz edilebilirlik ölçüsü esas alınacağından tebliğnamedeki temyiz isteminin reddini isteyen düşünceye iştirak...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki şikayet hukukuna ilişkin davada davada Küçükçekmece 2.İcra Hukuk ile Silivri 1.İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, Silivri 1.İcra Hukuk Mahkemesinin verdiği 01.09.2010 günlü yetkisizlik kararının, taraflara tebliğe çıkartılıp, kesinleşme şerhi verilmeden gönderildiği anlaşılmaktadır. HUMK’nun 25/II. maddesinde "iki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar temyiz edilmeksizin kesinleştiği takdirde görevli veya yetkili mahkeme Yargıtay’ca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir....

              İcra Hukuk Mahkemesi kararının tebliğe çıkartılıp temyiz edilmesi halinde dosyanın Yargıtay ilgili hukuk dairesine, temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde kesinleşme şerhi verildikten sonra dosyanın yargı yeri belirlenmesi için Dairemize gönderilmesi gerekir. Bu aşamada yargı yeri belirleme şartları bulunmayan dosyanın mahalline gönderilmesine 23/09/2008 gününde oybirliği ile karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davada ... İcra Hukuk ile ... . İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dosya kapsamından ... . İcra Hukuk Mahkemesinin verdiği 23/05/2018 gün ve 2018/446- 2018/443 E. K. sayılı kararın taraflara tebliğ edilip kesinleşme şerhi verilmeden gönderildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 22/2. maddesinde "İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davada ...İcra Hukuk ile ...16. İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dosya kapsamından ...16. İcra Hukuk Mahkemesinin verdiği 01/03/2018 gün ve 2018/204 - 2018/306 E. K. sayılı kararın taraflara tebliğ edilip kesinleşme şerhi verilmeden gönderildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 22/2. maddesinde "İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir....

                    Dava konusu 30.06.2011 tarihli 62.500 TL’lik çek üzerinde Bankaya ibraz edildiği ve banka tarafından hesap üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulduğundan işlem yapılamadığı şerhi mevcut olup, 16.07.2011 tarihli 62.000 TL bedelli çekte ise böyle bir şerh bulunmamaktadır. Bu durumda davalının üzerinde banka şerhi bulunan çeki bu şekilde öderken bankadan işin mahiyetini araştırmadan ödeme yapması kötü ödeme olup bu çek yönünden davanın kabulü doğrudur. Ancak üzerinde banka şerhi olmayan diğer çek yönünden davalının kötü ödeme yaptığı ispata muhtaç olup davalının bu çekle ilgili kötü ödeme yaptığını ispat külfeti ise davacıdadır....

                      UYAP Entegrasyonu