Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, araç satışının ayıplı olduğu iddiasıyla uğranılan maddi zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Tüketici Mahkemesi'nce, satışın 2. el araç satışına ilişkin olması nedeniyle taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, dava konusu aracın dava dışı ... tarafından yurt dışından getirilerek davalıya satışının yapıldığı, aracın davalı tarafından 20.05.2014 tarihli araç satış sözleşmesi ile davacıya satıldığı, aracın vergi ve gümrük incelemesi neticesinde yurt dışından sahte evrak ve belgeler ile az vergi ödemek suretiyle kaçakçılık ve sahtecilik ile ülkemize sokulduğu, araca el konulduğu, meydana gelen zararın tamamen yurt dışından sahte evraklarla aracı getiren ...'a ait olduğu, davalının ... ile fiili ortaklık ve irtibatının ispatlanamadığı, davalıya yüklenebilecek bir husumet bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı taraf noterce düzenlenmiş belge yerine harici satışa dayandığından araç mülkiyetini kazanmamıştır. İş makinalarının satışının noterden yapılması halinde geçerli olacağı açıktır. Şu durumda davalının karar düzeltme istemi HUMK’nun 440-442 maddeleri uyarınca kabul edilmeli, onama kararı kaldırılmalı ve karar gösterilen nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ: Davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 31.01.2012 tarih ve 2010/14027-2012/1177 sayılı Onama kararının kaldırılmasına, hükmün davalı yararına yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve tashihi karar talep eden davalıdan önceki onama kararımızla alınan harç ile peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, davalının davacı şirkete vekaletname verdiğini, bu vekaletnameyi vermekle davalının sigorta ilişkisinden kaynaklanan yükümlülüklerinin sona erdiğini, davalının vekaletnameyi verdiği tarih ile taahhütnameyi imzaladığı tarih itibarıyla araç üzerinde tescile mani her hangi bir takyidatın bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle ancak aracın sovtaj bedelini isteyebileceğini, zira araç kendi adına yahut satılan kişi adına tescil ettirilmeden masraf yapıldıysa bunun davacının hatası olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının davasının reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece toplanan delillere göre, davacının aracı satın aldığı 02.03.2004 tarihinde araç üzerinde fiili veya trafik sicilinde haciz kaydı ya da tedbir bulunmadığı, davacının iyiniyetli olup mülkiyeti kazandığı, Kadıköy 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen tedbir kararının aracın satışından sonraki 10.03.2004 tarihinde trafik kaydına işlendiği, kayden konulan ihtiyati tedbirin davacının aracın mülkiyetini kazanmasına engel oluşturmayacağı, davacının gerekli yasal yollara başvurarak aracın mülkiyetini trafikte olmamasının aracın noter satışının feshedilmesini gerektirmediği, noter satış tarihinde davalının aracın trafik kaydına ihtiyati tedbir konulduğunu bildiğinin ve usulünce ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece davaya konu aracın 25.07.2008 tarihinde satışının yapılmasından önce 24.07.2008 tarihli emniyet yazısına göre aracın kaydında haciz şerhi bulunmadığının bildirildiği, haciz şerhinin ise 02.08.2008 tarihinde konulduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de dosya kapsamında bulunan Araç Trafik Sicil kaydında haciz evrak tarihinin 23.07.2008 tarihli olduğu görülmektedir. Bu durumda mahkemece öncelikle çelişkinin giderilerek haczin hangi tarihte konulduğunun saptanması, haczin satıştan sonra konulduğunun anlaşılması halinde şimdiki gibi davanın kabulüne, önce konulmuş ise reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 21.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Gerekçeli karar başlığında "21.03.2013" olarak yanlış yazılan suç tarihinin, araç sahibi olan sanık ... yönünden, aracın satışının yapıldığı Ağustos-Eylül 2009; muayene işlemini yaptırmak üzere aracı ve ruhsatını teslim alan sanık ... yönünden, TCK'nin 43/1 maddesine esas alınan hükme göre 12.05.2009 olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Sanıklara yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4 maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla Cumhuriyet savcısı ve sanık ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı,dairemizin 06.02.2012,tarih 2011/8997 Esas ve 2012/1113 karar sayılı ilamı ile, dava konusu aracın borcun doğumundan sonra davacıya satıldığı,fiili haciz sırasında aracın borçlu çalışanın elinde olduğu ve bu hacizden 5 ay sonra dava açarak hacizden yeni haberdar olunduğu iddiasının araç satışının gerçek olmadığının göstergesi olduğundan davanın reddi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozma sonrasında mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve hüküm davacı 3.kişi tarafından temyiz edilmiştir....
in gizli soruşturmacılarla buluştuktan sonra, gizli soruşturmacıların arabaya bindikleri ve uyuşturucu madde satışının TCK'nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi kapsamında kalan yerdeki araç içinde gerçekleştiği anlaşılmakla, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.2021 tarihli 2020/327 esas ve 2021/145 sayılı kararı da gözetilerek; özel aracın, TCK'nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde belirtilen umumi veya umuma açık yerlerden olmadığı, dolayısıyla sanıklar hakkında TCK’nın 188/4-b maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı; ancak 08.12.2018 tarihinde sanıkların gizli soruşturmacılara uyuşturucu madde sattığı olayda, 10.12.2018 tarihli olay yeri krokisi ve tespit tutanağına göre uyuşturucu madde satışının gerçekleştiği yer olan Sanayi Mahallesi Kavşağının TCK'nın 188/4b maddesinde sayılan yerlere 200 metreden yakın olmadığı, 11.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda ise Özel ......
in sahte olarak düzenlediği ve gerçek araç maliki Selçuk Müsellim'e ait kimlik bilgilerini içeren vekaletname, ruhsat, ilişik kesme belgesini notere sunduğu, davacıyı zarara uğratan bu sahte belgelere dayalı olarak noterce yapıldığı anlaşılmaktadır. 07.01.2006 tarihli ekspertiz raporu ile, tetkik için gönderilen motorlu araç trafik belgesi ile oto plakası üzerinde yapılan incelemede; belgelerin sahte oldukları, üzerlerinde sahte soğuk mühür izleri oluşturulduğu, mühür izlerinin basım yerleri ve özellikleri nedeni ile belgelerin iğfal kabiliyetlerinin bulunduğu kanaatine varıldığı rapor edilmiştir. Somut olayda; sahte motorlu araç trafik belgesi kullanılarak aracın satışının yapıldığı, davacının bu nedenle zarara uğradığı sabit olduğuna göre; nedensellik bağının kesildiğinin ispatı davalı notere düşmektedir....