- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan harici satış sözleşmesiyle kamyonet aldığını, dava dışı ... ’ne sattığını, ancak araç dava dışı ...’in elindeyken davalının borcundan dolayı haczedildiğini, müvekkilinin dava dışı ...’e aldığı parayı iade ettiğini, aracın harici satışının geçersiz olduğunu ileri sürerek, davalıya ödenen 12.995.00.-TL.harici satış bedelinin 19.09.2006 sözleşme tarihinden itibaren davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının dava dışı ...’e aracı satıp bedelini aldığını, kendisinin davacıya borcunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur....
tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta meydana gelen 10.644.00.YTL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı araç sürücüsünün olayda %70 oranında kusurlu bulunduğunu, davalı aracın trafik sigortasından 5.000.00.YTL tahsil edildiğini belirterek kusur oranına isabet eden bakiye 2.450.00.YTL'nin ödeme tarihinden işleyecek reesknot faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı ... kazaya karışan araç trafikte adına kayıtlı ise de bu aracı haricen 5.11.2003 tarihinde ...'e sattığını, 1 ay sonra aracın trafikten tescilini yapmak için kendilerine vekaletname verdiğini ancak noter satışı olmadan ... tarafından aracın 3. kişiye satıldığını kazayı da satın alan bu şahsın yaptığını aracın haricen satıldığına dair tanıkları bulunduğunu davanın reddini istemiştir....
Taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdür.Somut olayda; davalı ... adına kayıtlı araç, harici şekilde davalı ...'e verilen temsil yetkisi ile davalı ... tarafından davacıya satılmıştır. Bu satış resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Geçersiz bu sözleşme gereğince taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdür. Araç Emniyetçe davalı ...'e teslim edildiği için davacıya yüklenecek teslim borcu bulunmamaktadır. Davalıların araç satış bedelini davacıya iade etmeleri gerekir. Bu iade yükümü savcılık dosyasındaki ve cevap dilekçesindeki beyanları dikkate alınarak hem davalı ...'e hem de davalı ...'...
Davalı vekili, davacının müvekkili şirketten 03.04.2011 ve 04.11.2011 tarihlerinde olmak üzere 2 adet araç satın aldığını, buna ilişkin olarak satış sözleşmesinin imzalandığını, satıma dayalı olarak düzenlenen faturalardan kaynaklı bakiye borcun ödenmediğini, ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda; davacı yanca akdi ilişkinin kabul edilip, borcun araç teslimi esnasında ödendiği iddia edildiğinden ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, bakiye borcun ödendiğinin yazılı delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, araç satımından kaynaklı bakiye alacağın tahsili için girişilen icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir....
"Dava konusu olayda; araç plakalarının ve alıcı satıcı adreslerinin davalı noterin bulunduğu yargı çevresi dışında bulunduğu bu nedenle davalının göstermesi gereken ihtimam seviyesinin arttığı açıktır. Olayda sahte nüfus cüzdanları kullanılarak araç satışının yapıldığı davacının bu nedenle zarara uğradığı ve noterin eylemi ile zarar arasında illiyet bağını kesen herhangi bir nedenin bulunmadığı sabit olduğuna göre noterin sorumlu olduğu da açıktır. Araç alım-satım işi ile yaklaşık 12 yıldır uğraşan davacının da, araç alım-satımı konusunda mesleki tecrübesi de dikkate alındığında, gerekli dikkat ve özeni göstermediği, araçlara ilişkin herhangi bir araştırma yapmadığı için davacının da bölüşük kusurundan sözedilebilirse de; resmi işlem yapma görevini üstlenmiş ve teknolojinin gelişmesi ile internette sorgulama, mernis sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olan davalının daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeniyle daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi bulunmaktadır....
Davalı, davacı tarafından araç satışına ilişkin olarak çıkartılan vekaletnameden haberi olmadığını, davacıya ait aracın satışı için kendisine verilen bir talimatın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 1- Davacı, davalıya verdiği vekalet ile haricen satışı yapılan aracın tescil işlemlerinin yapılmaması nedeniyle ödemek zorunda kaldığı vergi borçlarının davalıdan tahsili amacıyla eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, aracın satışının davalı tarafından vekaleten yapıldığı halde, tescilinin yapılmaması nedeniyle davacıya tahakkuk ettirilen cezalı vergi boçlarından davalının sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı aracın davalı tarafından haricen satışının yapıldığını ve bedelinin kendisine teslim edilğini iddia etmektedir. Davalı ise aracın kendisi tarafından satıldığını kabul etmemektedir. Bu durumda ispat yükü davacıdadır....
Davalı vekili, yanlar arasında dava konusu iş makinesinin satımı konusunda anlaşmaya varıldığını ve bu doğrultuda sözleşme imzalandığını, davacının sözleşmede kararlaştırılan peşinatı ödemediği gibi kalan kısım için müvekkiline verdiği 2 adet senet bedelini de ödemediğini, bu yüzden de aracın resmi satışının yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Şti ile borçlu şirket ve yetkilisi arasında bir yakınlık yada ilişki olduğu saptanamadığı, ayrıca İİK’nun 280. madde kapsamında borçlunun mali durumunu veya alacaklılarını ızrar kastını bildiği veya bilmesi gereken şahıslardan olduğu tesbit edilemediği, araç satışının alacağa mahsuben yapıldığı yönünde bir iddia ve savunmada bulunmadığı, bu durumda 23 EU 570 plakalı aracın peşinen satışının alacağa mahsuben yapılmadığı kabul edilerek aksinin ispatını anılan davalı şirkete yükleyerek bu hususun ispatlanmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece, davalı Mehti yönünden davanın reddine, diğer davalılar Ali ve Kadir yönünden verilen bir önceki kararın kesinleşmiş olması nedeni ile bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm davalılar ... ve ... Yem San. Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, davacının 18.12.2009 tarihinde davalı şirket aleyhine alacak davası açtığı davanın 26.20.2011 tarihinde sonuçlandığı, borçlu şirkete ait aracın 21.12.2011 tarihinde şirket ortaklarından ...’in halasının oğlu davalı ....ye satışının yapıldığı, taraflar arasındaki akrabalık bağı dikkate alındığında, davalının satış bedelinin ödendiğini de ispatlayamadığından araç satışının mal kaçırma amacı ile kabulünün gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen anlaşmaya göre, sadece cihaz satışının sözleşmeye konu olduğunu montaj ve kurulumunun sözleşme kapsamında yer almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre, taraflar arasında medikal malzeme alım-satımından kaynaklanan sözleşme yapıldığı, sözleşmeye göre sadece cihaz satışının kapsama alındığı, sözleşmenin başlığında mal satışı olduğu, montaj bulunmadığı, bedellerin sadece cihaz bedeli olduğu, cihazların fabrika çıkışında veya nakliye ve sigortası alıcı tarafından karşılanmak üzere şantiyede araç üzerinde teslim edileceği teklife montaj ve nakliye bedellerinin dahil olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyizi üzerine, verilen hükmün kesin hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar verilmiş, ek karar süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir....