DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere malvarlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye "inanan" adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de "inanılan" denir....
edilmesinin olanaklı olduğuna hükmedilmiş ise de; İnanç sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde dayanak yapılan 05/02/1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, inançlı işlemin ispatı için yazılı delil aranmış olup, inançlı işlemin geçerliliği için şekil şartı aranmamıştır....
Mahkemece, davacının 07.06.2012 dilekçesi ile isteminden vazgeçtiği, ancak son celsede vazgeçme dilekçesinden de vazgeçerek taleplerinin devam ettiği şeklinde beyanda bulunduğu, feragat ve kabulün kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu, yalnızca irade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptalinin istenebileceği, davacının feragatinden vazgeçmesi talebinin HMK'nun 311 maddesine göre, feragatin iptali olduğu, ancak karar oturumunda davacının feragatı irade bozukluğu içinde yaptığına ilişkin bir beyanı olmadığı, şeklindeki gerekçe ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davacının karar oturumundan önce 07.06.2012 tarihinde açmış olduğu manevi tazminat davasından hukuki hakları saklı kalmak kaydı ile vazgeçtiğine yönelik dilekçe sunduğu, karar oturumunda ise, ceza davasının Yargıtay aşamasının çok uzun sürmesi ve ameliyat olması nedeni ile vazgeçtiğini, bu dilekçenin işleme konulmamasını talep ettiği anlaşılmaktadır....
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, tarafların hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır....
HGK’nın 14.11.2019 gün, 2017/1-1254 Esas-2019/1197 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, İnançlı İşleme, Hile ve Muvazaaya Dayalı Tapu İptali ve Tescil, Olmazsa Bedel istemine ilişkindir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir....
Noterliği'nin 11.05.1970 tarih ve 1970/816 yevmiye nolu senedine istinaden .. ve ... tarafından evlat edinildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı açıktır. Bilindiği gibi; inanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 sayılı Borçlar Kanununun (BK) 18. maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 97. maddesi) Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler....
Hukuk Dairesi'nin 2017/1597 Esas 2020/2569 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, inançlı işleme dayalı iddianın yazılı delil ile veya yazılı delil başlangıcı varsa tanık beyanları ya da yemin deliliyle kanıtlanması gerekir. Davacı, inanç sözleşmesine ilişkin yazılı delil ve delil başlangıcı niteliğinde belge ibraz edememiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanında inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana, kazandırıcı bir işlem ile devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur....
III- İnanç sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde dayanak yapılan 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, inançlı işlemin ispatı için yazılı delil aranmış olup, inançlı işlemin geçerliliği için şekil şartı aranmamıştır. 6100 sayılı Kanunun 189. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, bir hususun belirli delillerle ispatını ancak kanun emredebilir. İnançlı işlemi doğrudan düzenleyen bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İspatı hakkında ise yine kanunlarımızda belirli delillerle ispatını emreden bir hüküm de yer almış değildir. “Mülkiyet hakkına” dayanılarak, inançlı işlem iddiasıyla açılan tapu iptal davası ile “şahsi hakka” dayanılarak, inançlı işlem iddiasıyla açılan tapu iptali davası arasında farklılık bulunmaktadır....
Mahkemece,hak ve nasafet kuralları da gözetilerek davacının dava konusu taşınmazın satış bedelinin 3/4 ünü karşıladığı, davalının işi , geliri ve tanık beyanları gözetilerek 1/4 ünü karşıladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu 3 parselde bulunan 2 nolu bağımsız bölümde davalı ...'nün tapusunun 3/4 ünün iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır....