Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün TTK'nın 32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 34. maddesi uyarınca işlem yaptığını, müvekkilinin resen terkin işleminin "6102 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi, Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine ilişkin Tebliğin 5. maddesi, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 20/1. maddesi ve Anonim Ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine Ve Kuruluşu Ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ'in 7. maddesi kapsamında olduğunu ve tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, ihyası talep edilen şirketin adresinin tespit edilememesi üzerine anılan yasal düzenlemeler kapsamında resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından...
devamında bir fayda görülmediğinden açılan davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek gerekmiş hüküm aşağıdaki şekilde tesis olunmuştur....
Vergi Dairesi tarafından yapılan yoklamalarda gayrifaal olmaları ve adreste bulunmamaları üzerine re’sen terkin işlemi yapıldığını, terkin işleminin 2014 yılında son yoklama ile yapıldığını, ancak her nasıl ise sadece “...Ticaret Anonim Şirketi” firması...Sicil Müdürlüğü tarafından 20.04,2015 tarihinde “ilan yoluyla ticaret sicil kaydının silinmesine” karar verilerek kaydının silindiğini, aynı dönem aynı işlemler yapılmış olmasına rağmen, müvekkilinin hissedarı göründüğü “...Ticaret Anonim Şirketi” için halen sicil kaydının açık göründüğünü, ancak sözleşmeye göre de ...Ticaret Anonim Şirketi’nin %89 ortağı olan ... tüzel kişiliğini yitirdiğini ve ticaret sicil kaydı olmadığından...Ticaret Anonim Şirketi münfesih hale geldiğini, sözleşme gereği şirketin karar mekanizmasının %80 hisseye göre ve A grubu hisselere göre olduğunu, işbu sebeple %89’u olmayan şirketin terkin ve benzeri hiçbir işlem yapmasının olanağı olmadığını, şirketin ihyasının bile mümkün olmadığını, ...Ticaret Anonim Şirketi...
TTK'nun 543. maddesi uyarınca da anonim şirketin tasfiyesi halinde önce şirketin borçları ödenir ve pay bedelleri geri verilir. İlgili hüküm uyarınca şirket borçlarından dolayı alacaklıların şirketin tasfiye payını haczi mümkündür. 6102 sayılı TTK'nun 133. maddesinin ikinci bendine göre alacaklılar sermaye şirketlerinde borçlulara ait olan senede bağlanmış veya bağlanmamış payların 09.06.1932 tarih ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz istek üzerine pay defterine işlenir. Bu hüküm sermaye ve şirket hissesi haczinin İcra ve İflas Kanunu'na göre yapılması gerektiğini öngörmektedir....
ve pasiflerinin tasfiyesi gerektiği gibi yapılamadığı için şirketin alacaklıların menfaati ağır şekilde ihlal edilmiş olacağını, ihyası istenen şirketin tasfiye memuru T3'nun icra takibinin tasfiye sürecinde başlatılmış olmasına karşın müvekkilinin alacağını tasfiye sürecinde dikkate almadığını ve şirketin usulsüz olarak tasfiye edildiğini beyan ederek T6 165796- 5 sicil numarasıyla kayıtlı T4 Dış Ticaret Anonim Şirketi unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ve dilekçelerde birbirleri hakkında ileri sürdükleri itham ve isnatlar, ceza soruşturmaları, gazete ilanları ve benzeri belgeler dikkate alındığında şirketin feshi için haklı neden teşkil edecek birden fazla olayın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü döneminde de gerçekleştiği, ancak davacı şirketin finansal yapısı, şirketin devamında özellikle çoğunluk hisse sahipleri ile şirket çalışanlarının ve şirket faaliyetlerinden yararlanan diğer üçüncü kişilerin menfaatlerinin şirketin devamını gerektirdiği, şirketin kendi payını satın alması yada sermaye azaltılması, şirketin bölünmesi gibi diğer çözümleri, taraflar arasındaki sorunun çözümünü uzatacağı, başka hukuksal sorunlara ve davalara neden olabileceği, davalı şirketin duran varlıklarının ve aktiflerinin tamamına yakınının gayrimenkullerden oluşması ve hisse değerinin ödenmesi için bir kısmının satışının, davalı şirketin daha sonraki iktisadi hayatını ve işletme yeteneğini büyük ölçüde etkilemeyeceği, bu nedenle fesih dışında...
Ortaklığı”nın davalı tarafından fesih ve tasfiyesi istenmemiş olduğu, ortaklığın devamı yönünde bir iradesi var ise bu durumun, yok ise ortaklığın fesih ve tasfiyesinin 15 gün içerisinde istenmesi ve bildirilmesi talep olunduğunu, söz konusu ihtarnamenin 09/12/2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen bugüne kadar ortaklığın devamı veya ortaklığın fesih ve tasfiyesiyle ilgili olarak başvuru ve bilgilendirme yapılmadığından, Yargıtay kararları doğrultusunda şirketin münfesih olduğunun tespiti ile tasfiyesinin istenmesi hakkı doğduğunu, şirketin tüm yönetiminin davalı ... tarafından yürütüldüğü, ancak davalının yönetim görevini kötüye kullanması nedeniyle şirketin zor durumda bırakıldığını, bu nedenlerle davanın şirketi temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini Bakırköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1186 esas üzerinden talep ve dava edildiğini, bu mahkemede yapılan yargılama aşamasında daha önce kısıtlı olan ve vasisi aracılığı ile temsil edilen ... vefat etmiş olduğundan...
SAYILI KALDIRMA KARARININ ÖZETİ : Limited şirketin fesih ve tasfiyesi davasında tüm ortakların davada yer alması durumunda husumetin şirkete yöneltildiği, iki ortaklı şirketlerde bir ortak tarafından diğer ortak aleyhine açılan fesih ve tasfiye davalarında şirketin de davada temsil edildiği ve taraf teşkilinin sağlandığı, her ne kadar somut olayda fesih ve tasfiye davasında şirket doğrudan davalı olarak gösterilmiş ise de diğer ortak davalı şirket yanında davaya müdahil olarak davada yer aldığına ve davacı ortak da dava açan safında yer aldığına göre şirketi davada temsil yetkisi diğer ortağa düşeceği, asıl olanın her iki ortağın da davada yer alması olduğu, İzmir 4 ATM 2020/300 esas sayılı şirketin fesih ve tasfiyesi davasında diğer ortak davaya davalı şirket yanında müdahil olarak davada yer aldığından yerleşik içtihatlar gereğince fesih ve tasfiye davasında şirketin temsil edildiği ve taraf teşkilinin sağlandığı kabul edildiğinden fesih ve tasfiye davasında şirketin temsil edilmesine...
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının talebinin şirketin feshine yönelik olduğu, ancak mal varlığı itibariyle iflas koşulları bulunup, şirketin iflasının istenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, limited şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, mahkemece, davalı şirketin iflas koşullarının bulunduğu saptanmıştır. Tespit olunan bu husus, fesih ve tasfiye için TTK'nın 549. maddesindeki haklı sebebi de oluşturur....
ye karşı dava açmak ve haklarını savunmak olduğunu, davanın tamamıyla reddi gerektiğini, karşı dava yönünden ise davacı-karşı davalı ortak temsil yetkisini kötüye kullanarak şirket haklarının tazmini için dava açılmasına engel olduğunu ve şirketi zarara uğrattığını, müvekkiline Mersin Akdeniz İnşaat Proje Ltd. Şti. adına Mersin Büyükşehir İmar İnşaat Tur. Otopark Elek. Ürt. Org. San. Ve Tic. A.Ş. ve Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne karşı dava açabilmesi ve haklarını savunabilmesi için tek başına temsil yetkisi verilmesi gerektiğini ileri sürerek ve resen göz önüne alınacak nedenlerle kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Asıl dava haklı sebebe dayalı limited şirketin fesih ve tasfiyesi davası, karşı dava temsil yetkisinin kısıtlanması ve temsil- atama istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 3....