Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;tarafların 2019 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının 05/11/2019 'da davayı açtığını, boşanma tarihinin ise 11/06/2019 tarihinde gerçekleştiğini, bu durumun açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davacının daha önce adliyede kadrolu personel olarak çalıştığını ancak dava tarihi itibari ile avukatlık stajı yaptığını, anlaşmalı boşanma konusunda davalıyı ikna ettiğini, arkasından kısa bir süre sonra da anlaşmalı protokol aleyhine nafaka azaltılmasını talep ettiğini müvekkilinin çalışmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir....

Türk Medeni Kanununu'nun 181/2. maddesine göre, boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde, sağ eş, ölen eşin yasal mirasçısı olamaz ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybeder. Ölen eşin mirasçılarının, Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesinde düzenlenen haklarını kullanabilmeleri için en önemli koşul, murisin sağlığında açılmış, ve ölümünden sonra da devam eden bir boşanma davasının bulunmasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesine göre ölen eşin mirasçılarının hak ve yetkileri, murislerinin sağlığında davacı veya davalı sıfatıyla kendilerine tanınan hak ve yetkilerle sınırlıdır. Dava, anlaşmalı boşanma davası ( TMK m. 166/3) olarak açılmış olup, çekişmeli boşanma davası bulunmamaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, boşanmadan bağımsız olarak açılan karı-koca arasında B.K.'dan kaynaklanan eşya davasına ilişkin bulunduğuna, davada zilyetliğe dayanılmadığına ve mahkemece uyuşmazlık bu şekilde nitelendirilerek çözüme kavuşturulduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2012 tarih ve 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih 1 sayılı Kararı ile aynen kabul edilen ve 18.02.2012 tarih 28208 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (6.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Aile Mahkemesi'nin yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, Davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353. maddesi gereğince; dosya incelendi gereği düşünüldü; İDDİA: Davacı vekili, 02/10/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle;Tarafların İzmir 12.Aile Mahkemesi'nin 2016/593 Esas 2016/597 Karar sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma protokolü gereğince davalı lehine aylık 650,00- TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, bu protokol imzalanırken davalının çalışmayacağını bildirmesi nedeniyle yoksulluk nafakasının düzenlendiğini, buna rağmen davalının boşanmadan sonrada çalışmaya devam ettiğini ve aylık 2.000,00- TL civarında maaş aldığını, davacının ise asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunduğunu, buna göre davalının maddi durumunun davacıya göre daha iyi olduğunu, davacının banka kredi borçlarının bulunduğunu, kirada oturduğunu, boşanmadan sonra davacının maaşında bir artış olmadığı halde masraflarının arttığını, davalının ise çektiği...

      Aile Mahkemesi'nin 2016/921 Esas, 2017/21 Karar sayılı ilamı ile boşanıp, kararın 02/05/2017 tarihinde kesinleştiğini, evlilik birliği içinde edinilen Avcılardaki taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın evlilik birliğinde müşterek konut olarak kullanılmış olup, boşanma protokolünde de boşanmadan sonra 1 yıl süre ile bu taşınmazın satılmayacağı, 1 yıldan sonra taşınmazın anlaşmazlık halinde satılacağının düzenlendiğini açıklayarak, tasfiye neticesinde müvekkilinin tüm alacak miktarının güvence altına alınabilmesi için, öncelikle taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, Avcılar İlçesi Avcılar Mahallesi, 9082 Parsel 1 nolu bağımsız bölümün satılarak satış bedelinin taraflar arasında eşit şekilde paylaştırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, 02/05/2017 tarihinde kesinleşen Küçükçekmece 5....

      İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tarafların anlaşmalı olarak Urla Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/447 Esas, 2005/51 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, davacı ...'nun dava dilekçesinde karşı taraftan eşya, tazminat, nafaka talebi olmadığını bildirdiği, 15.02.2015 tarihli yargılama oturumunda tarafların birbirlerinden hiçbir talebi bulunmadığını beyan ettikleri, boşanma hükmünde de "Tarafların anlaşmaları gereği birbirlerinden nafaka ve tazminat konusunda talepleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği anlaşılmaktadır. TMK'nin 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma kararı için; eşlerin boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın eki niteliğinde olmadığından, anlaşma gerekli değildir....

        Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. TMK'nun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen istinaf etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir. Anlaşmalı boşanma hükmü kusur ve gerekçesi dahil bütün unsurları ile bir bütündür ve anlaşmanın içerisinden bir kısmı çıkartılarak diğer kısımların anlaşma hükümleri içerisinde kaldığından söz edilemez....

        Bunun dışında mal rejiminden kaynaklanan hak ve alacak talebim yoktur. Yaşı küçük müşterek çocuğun velayeti bende kalacaktır. Kişisel ilişki hususunu mahkemenin takdirine bırakıyoruz. Yargılama gideri talebim yoktur, boşanmamıza karar verilsin." şeklinde beyanda bulunmuştur....

        alacak talebi olmadığına ilişkin iradesi yönünde olduğunu destekleyecek şekilde; "Davacı Nuran Çiçek ile 23.03.2012 tarihinde anlaşmalı boşanma talebiyle mahkemenize başvurmuş ve bunun üzerine 07.03.2013 tarihinde boşanmamız gerçekleşmiştir....

        b)Dava, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı manevi tazminat ve nafaka talebine ilişkindir. Ortak çocuklar yararına nafaka her zaman talep edilebilir, yoksulluk nafakası ise kanunda; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı şeklinde düzenlenmiştir(TMK m.175). Tarafların Alanya 3. Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi’nin 29.02.2009 tarihli ve 19.03.2009 tarihinde kesinleşen mahkeme kararıyla anlaşmalı olarak boşandıkları anlaşılmaktadır. Boşanmaya ilişkin mahkeme ilamında, tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları nedeniyle taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı eşe kusur yüklenemez. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat yükümlüsünün kusurunun varlığı gerekir....

          UYAP Entegrasyonu