Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde; davanın vekil eden kuruma ihbar edilmesi gerekirken davalı olarak gösterilmiş olması ve işverenin davalı olarak gösterilmemiş olmasının davanın husumet nedeniyle reddini gerektirdiği, davanın hizmet tespiti davası olduğunu ve asıl davalının işveren olması gerektiğini, ayrıca hak düşürücü sürenin geçirilmiş olduğunu, davanın bu nedenle de reddinin gerektiğini, esas yönünden; Kurum kayıtlarında davacının iddia ettiği, döneme ait çalışmasının mevcut olmadığını, davacının işe girişini Kuruma bildirmesinin gerektiğini, 506 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin (d) fıkrası gereğince, el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanlar hakkında yalnız iş kazası ve meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kollarının uygulandığını, ancak bunlar istekleri halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından 85 inci madde hükmüne göre isteğe bağlı sigortalı olabileceklerini, bu hükme göre davacının iddia ettiği tarihin o dönemde çalışması mevcut olsa bile...

    Bu bağlamda velayet kendisine verilmeyen taraf ile ortak çocuk arasında kurulacak kişisel ilişki de çocukların üstün yararı yanında analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir. İş bu kararda davalı anne ile ortak çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkide aynı yer, farklı yer ayrımı yapılması doğru olmadığı gibi, çocuklarla anne arasında her ayın belirli hafta sonları ve yarıyıl tatilinde de yatılı şekilde kişisel ilişki kurulmaması doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı kadının karar düzeltme isteğinin kişisel ilişki yönünden de kabulüne, anne ile çocuklar arasında aynı yer, ayrı yer ayrımı yapılmadan çocukların üstün yararı ve analık-babalık duygularını da tatmin edecek şekilde kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

      nun 2010 yılı içerisinde doğum yaparak sağlık, işgöremezlik ve analık yardımı aldığı, sanık ...'in 2012 yılında iş yerinden ayrılması üzerine iş yerine ait çalışmış olduğu bilgisayarındaki hard diski de yanında götürdüğü, sanık ...'in işten ayrıldıktan sonra kayıtların incelenmesiyle durumun ortaya çıktığı,...'...

        ın yetkilisi olduğu ... teknik isimli işyerinde 01.10.2009 tarihinden itibaren işe başladığı ve aslen çalışmadığı halde 64 gün burada çalışmış gibi gösterilip analık yardımı aldığı iddia olunan olayda; sanık ...’nin burada işe başladığına dair tanık beyanlarının bulunduğu, tanık muhasebeci ...’in sanık ... işe başladıktan sonra rapor aldığı için işe gelmediği ancak raporlu kişinin işten çıkımının mümkün olmadığını beyan etmesi, sanık ...'nin işe başlamasıyla ilgili yazılı bir evrakın düzenlenmemesi, sanık ... 'in analık yardımı olarak aldığı 1645,75TL parayı katılan kuruma faizi ile birlikte ödeyip zararı gidermesi ile sanık ...'nin işe başlayışının internet üzerinden e bildirge şeklinde yapılması karşısında belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığından olan yazılılık unsurunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, mahkemenin kabulünde isabetsizlik bulunmamış olup, bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir....

          Yeniden geri çevirmeye neden olunmayacak şekilde; .... rant (çalışma) belgesine göre 13.01.1990 tarihinde (analık koruma) ranta tabi çalışması olan davacının 01.10.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanırken davalı Kurumca sigorta başlangıcının 03.12.1988 tarihi olarak belirlenmesinin yasal dayanağının kurumdan sorularak cevabı yazının ve belgelerin dosyaya konulduktan sonra, gönderilmek üzere, dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine, 26.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. .......

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, ödenmeyen analık ödeneğinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 02/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Çünki 08.11.2016 tarihli RG de yayımlanan Analık İzni veya Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli Çalışmalar Hakkında Yönetmeliğin 8 vd maddelerinde kısmi süreli çalışma talebi ve şartlarının düzenlendiği görülmüş, buna göre yani kısmi süreli çalışma talebinde bulunabilmek için "analık izni ve akabinde kullanılan ücretsiz iznin bitiminden itibaren çocuğun mecburi ilk öğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar herhangi bir zamanda kısmi süreli çalışma talebinde bulunulması, bu haktan faydalanmaya başlamadan en az 1 ay önce işçi tarafından yazılı olarak işverene bildirilmesi ve talep tarihinde mutlaka işçinin eşinin çalışması, işçinin eşinin çalıştığına dair belgenin de talep ekine eklenmesi "gerektiği anlaşılmıştır....

              , hatta iş yoğunluğu dikkate alınarak; davacının 2 ay gibi bir süre ile eksikliğinin, uygulanan iş planında aksamalara yol açmayacak şekilde çalışma arkadaşlarınca tolere edilebileceği öngörülerek şirkete ait telefon ve bilgisayar ile diğer şirket materyalleri işçi yedinde bırakıldığını, buna rağmen davacının müvekkili şirkete göndermiş olduğu e-posta ile 4 ay daha ücretsiz analık izni kullanma talebi ilettiğini ve davacının yokluğunun daha fazla tolere edilemeyeceği saptanarak daha önce talep ettiği kararlaştırılan tarihte işe başlaması yönünde cevap verildiğini ancak davacının bu sebeple iş akdini feshedeceğini bildirmesi üzerine, 2 Haziran tarihli ihtarname ile bakiye 4 aylık ücretsiz analık iznini kullanma talebinin kabul edildiği, bakiye süre bitimi olan 07.09.2022 tarihinde işe başlayabileceği, yedindeki şirkete ait materyallerin şirkete 2 gün içinde iadesi yönünde uzlaşmacı ve barışçıl bir yol izlendiği ve iş sözleşmesinin feshedilmediği, buna rağmen davacı işçinin, müvekkili şirketin...

              Buna göre, geçici 20. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin uygulanmasında, yani, iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hallerinde öngörülen yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınacaktır. Dolayısıyla, sandıkların ödeyeceği gelir ve aylıkların artırılmasında, SGK tarafından yapılan artış oranlarının değil, kendi sigortalısına ödenen muadil miktarın esas alınması gerektiği hususu açıklığa kavuşturulmuş ve bu konuda oluşan tereddütler giderilmiştir. Diğer bir ifadeyle, sandıklar, miktar itibarıyla muadil SGK sigortalısının altına düşmemek kaydıyla, sigortalılarına ödedikleri gelir ve aylıklara yapacakları artışları serbestçe belirleyebilirler. Bu hususta, SGK'nın artış oranlarıyla bağlı değillerdir....

                Buna göre, geçici 20. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin uygulanmasında, yani, iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hallerinde öngörülen yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınacaktır. Dolayısıyla, sandıkların ödeyeceği gelir ve aylıkların artırılmasında, SGK tarafından yapılan artış oranlarının değil, kendi sigortalısına ödenen muadil miktarın esas alınması gerektiği hususu açıklığa kavuşturulmuş ve bu konuda oluşan tereddütler giderilmiştir. Diğer bir ifadeyle, sandıklar, miktar itibarıyla muadil SGK sigortalısının altına düşmemek kaydıyla, sigortalılarına ödedikleri gelir ve aylıklara yapacakları artışları serbestçe belirleyebilirler. Bu hususta, SGK'nın artış oranlarıyla bağlı değillerdir....

                  UYAP Entegrasyonu