Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2014/612 E. 2014/570 .... sayılı ana baba rızası aranmamasına ilişkin dosyasının Mahkemesinden, getirtilerek dosya içerisine konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalli Mahkemesi'ne GERİ ÇEVRİLMESİNE, 10.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Yasal gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere; çocuğu diğer kişilerden ayıran onun kişi olarak ifade edilmesini sağlayan, aynı ailedeki kişileri birbirinden ayırt etmeye yarayan bir kavram olan çocuğun adını ana ve babası birlikte koyarlar. Ancak, ana ve babanın, velayet hakkının kapsamı içerisinde yer alan çocuğun adı konusunda anlaşmazlığa düşmeleri halinde, ana ve baba ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. O halde; mahkemece tarafların gösterdikleri deliller usulüne uygun şekilde toplanıp taleple ilgili olarak, Türk Medeni Kanununun 195. maddesinde gösterilen usul çeçevesinde bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04.12.2017 (Pzt.)...

      nun 311 vd.maddeleri gereğince evlat edinmede küçüğün ana ve babasının rızasının aranmaması talebine ilişkindir....

      Dava konusu olan ana giriş kapısı ve giriş holünün ortak yer niteliğinde bulunduğunda kuşku yoktur. Kat Mülkiyeti Yasasının 19. maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca kat malikleri ana taşınmazın mimari durumunu ve sağlamlığını titizlikle korumakla yükümlü oldukları gibi tüm kat maliklerinin rızası bulunmadıkça ortak yer ve tesislerde değişiklik yapılamaz. Yapılmışsa ve bu da projeye aykırı ise projeye uygun hale getirilmesi ve bunun gerektirdiği giderlerin de anayapıdaki tüm kat malikierince karşılanması gerekir. Yeter ki projeye aykırılığı kat maliklerinden biri veya birkaçı gerçekleştirmiş olmasın. Böyle bir durumda eski hale getirme işleminden ve giderlerinden tüm kat malikleri değil salt projeye aykırı davranan kişiler sorumlu olacaktır. Öyle ise dava konusu edilen ana giriş kapısında ve holündeki projeye aykırılığın davalılar tarafından giderilmesine karar verilebilmesi için bunun onlar tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun saptanması gerekir....

        Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.4.2008 gün 2006/1656 sayılı yazısı ekinde Dairemize gönderilmiş olup dosyaya konulan yönetim planı ve 20.4.2008 gün 45 nolu kat malikleri kurulu kararı incelendiğinde; ana yapının (apartmanın) bütün balkonlarının mutfak balkonları dahil kapatılarak meskenlere ilave edilmesi (katılması) davacı ...'ın karşı oyu ile ve toplantıya katılan diğer kat maliklerinin olumlu oylarıyla kabul edilmiştir. Sözü edilen kararın ana taşınmazdaki kat maliklerinin 4/5'inin olumlu oylarıyla alındığı anlaşılmaktadır. ../.. -2- 2008/3977-6233 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 5711 sayılı Yasayla değişik 19. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kat maliklerinden biri tüm kat maliklerinin 4/5'inin yazılı rızası olmadıkça ana taşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve değişiklikler yaptıramaz....

          Ancak; Kat Mülkiyeti Yasasının 19.maddesi hükmüne göre kat maliklerinden herbiri ana taşınmazın mimari durumunu titizlikle korumaya mecburdur ve tüm kat maliklerinin rızası olmadıkça ana taşınmazın ortak yerlerinde onarım, tesis ve değişiklikler yaptırılamaz. Bu bağlamda, anataşınmazın mimari projesinde yapılacak değişiklere de tüm bağımsız bölüm maliklerinin ... iradeleri ile ... ... olması gerekir. Öte yandan, anılan Yasanın 16.maddesi hükmüne göre de kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olup bu yerleri, aksine sözleşme olmadıkça her kat maliki arsa payı oranında kullanma hakkına sahiptir. Bu kullanmada, ortak yerin özgülendiği yada durumunun gerektirdiği faydalı bir amaca uygun olmalıdır....

            (Muhalif) KARŞI OY YAZISI Mahkemece; "davadan önce, küçük hakkında koruma kararı verilip kuruma yerleştirildiği, bu durumda evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararının, ileride açılabilecek evlat edinme davası içinde istenebileceği" gerekçesiyle istek reddedilmiştir. Küçük hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereğince, bakım tedbiri alındığı, bu tedbirin uygulanması kapsamında küçüğün 24.09.2014 tarihinde yuvaya konulduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 312 nci maddesi gereğince; "küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinen veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi .. rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir."...

              Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-Davacı vekili dava dilekçesinde, anataşınmazın ortak yerlerinden olan terastan sızan suların davacının bağımsız bölümüne verdiği zararın giderilmesi için yaptırdığı ahşap çatının bedelinin arsa payları oranında davalılardan tahsilini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 19.maddesi hükmü uyarınca kat malikleri, anataşınmazın mimari durumu ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumakla yükümlü oldukları gibi; kat maliklerinden biri, tüm kat maliklerinin rızası olmadıkça ortak yerlerde inşaat, onarım, tesis ve değişiklikler yaptıramaz. Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporu ve onaylı mimari projeye göre ana yapının üstünün açık teras olduğu anlaşılmaktadır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde kat maliklerinin rızası olmadan balkonlara ve pencerelere takılan demir parmaklıkların kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  Davalı vekilli, 19.07.2007 tarihli sözleşme koşullarının birlikte kararlaştırıldığını, ana para konusunda ihtilaf bulunmadığını, belirlenen faiz oranları ve işlemiş faizin yasaya aykırı olmadığını, ödeme maksatlı çek verildiğini belirterek davanın reddine, kötüniyetli dava nedeniyle tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının 19.07.2007 tarihli sözleşmeyi rızası hilafına imzaladığına ilişkin somut bir iddia ileri sürmediği, tacir olan davacının basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiği, 19.07.2007 tarihli sözleşmenin davacı asil ve hazır olan avukat tarafından imzalandığı, sözleşmede bileşik faiz kararlaştırılmadığı, kararlaştırılan faiz oranlarının yasada belirlenen faiz hadlerinden yüksek olmadığı, ticari muameleleri de şart edilmemiş olsa da faiz verileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu