Çocuk Mahkemesi'nin 2015/260 Esas nolu 07.10.2015 tarihli kararı ile bakım tedbiri kararı verildiği ve dava dilekçesine göre çocuğun halen kurum bakım ve koruması altında bulunduğu ve daha sonraki bir tarihte temyize konu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü getirilmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirilme işlemi tamamlandığına göre; ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davasında değerlendirilmesi gerektiğinden açılan davanın bu sebeplerle reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Vesayet Hasımsız görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün vasi adayı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Türk Medeni Kanununun 407. maddesine göre kısıtlanan ...'a babası ... vasi olarak (veli) olarak atanmış baba vasilik yapmak istemediği gerekçesi ile kararı temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 335. maddesi uyarınca ergin olmayan çocuk ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar. Aynı Kanunun 419/son maddesinde ise kısıtlanan ergin çocukların kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılacağı hükme bağlanmıştır....
Türk Medeni Kanununu 496 maddesi gereğince altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçılardır. Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır. Murisin ana tarafında mirasçıları tespit edilmiş, baba tarafında ise altsoy mirasçı bulunmamıştır. Murisin babası kendisinden önce mirasçı bırakmadan öldüğünden TMK 496/3 maddesi gereğince bütün miras ana tarafına kalacaktır. Yani miras, babanın üstsoyuna geçmez, zümre sistemi gereğince halefiyet ilkesi yukarı doğru uygulama görmez. TMK'nın 594. maddesi gereğince Hazinenin mirasçılığı ancak murisin mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa söz konusu olacaktır....
Geniş anlamda soybağı bir kimsenin üst soyu ile olan kan bağını; dar anlamda soybağı ise, bir kimsenin sadece ana-babasıyla arasındaki biyolojik bağını ifade etmektedir. Bir kişi (çocuk) ile kendilerinden biyolojik (genetik) olarak türemiş olduğu kişiler arasındaki bağa doğal soybağı (biyolojik nesep), hukuk düzeni tarafından aranan bazı koşulların gerçekleşmesiyle, bir çocuğun hukuki olarak bir ana-babaya bağlanması sonucunda, ana-baba ile çocuk arasında kurulan bu hukuki ilişkiye ise hukuki soybağı (hukuki nesep) denir. Buna göre soybağı, bir kimseyle ana-babası arasındaki doğal ve/veya hukuki bağ olarak tanımlanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuk ile anne arasındaki hukuki soybağı doğumla; çocuk ile baba arasındaki hukuki soybağı ise anneyle evlilik, tanıma, babalık davasında verilen hüküm veya evlat edinmeyle kurulmaktadır....
Velayet, aynı zamanda ana-babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri; özellikle çocukları şahıslarına, bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir....
nin 28.03.2011 doğumlu olarak ... ve ... çocuğu olarak Özel .... Hastanesi bila tarih 3177 sayılı doğum raporuna göre baba beyanı üzerine 31.03.2011 tarihinde nüfusa tescil edilmiş, çocuğun gerçek baba ve annesi olduğu iddia edilen ... ve ... 24.10.2003 tarihinde evlenmişlerdir. Davacıların iddiasının kabulü halinde çocuk, anne ve babasının evlilik birliği içerisinde doğmuş olacak dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağı TMK.nun 282. maddesi gereği kurulacaktır. Davacılar, ana ve baba yönünden ...'nin kaydının düzeltilmesini istemiştir. Davacıların iddialarının kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; ...'nin kayden baba ve annesi görünen ... ve ... yönünden nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe kaydedildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir. Bu yönden davanın soybağı ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Anne olduğu iddia edilen ... yönünden ise, soybağının olamayacağı tartışmasızdır....
(HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı) Somut olayda; ... 01/01/1964 doğumlu olarak çocuğu olarak dedesi ... ve babaannesi ... hanesine baba beyanı üzerine 29/07/1979 tarihinde nüfusa tescil edilmiş, çocuğun gerçek baba ve annesi olduğu iddia edilen ... ve ... 11/03/1983 tarihinde evlenmişlerdir. Davacıların iddiasının kabulü halinde çocuk, anne ve babasının evlilik birliğine tescil edilecek, dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağı TMK.nun 282. maddesi gereği kurulacaktır. Davacılar, ana ve baba yönünden ...'ın kaydının düzeltilmesini istemiştir. Davacıların iddialarının kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; ...'ın kayden baba ve annesi görünen ... ve ... yönünden nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe kaydedildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir. Bu yönden davanın soybağı ile bir ilgisi bulunmamaktadır....
Somut olayda; çocuk .... 01.07.2010 doğumlu olarak ... ve .... çocuğu olarak baba... bildirimi üzerine 01.10.2010 tarihinde nüfusa tescil edilmiş, çocuğun gerçek baba ve annesi olduğu iddia edilen ... ve ... 02.11.2011 tarihinde evlenmişlerdir. Davacının iddiasının kabulü halinde çocuk ile anne ve baba arasındaki soybağı kurulacaktır. Davacı ana ve baba yönünden küçük....'in kaydının düzeltilmesini istemiştir. Davacının iddialarının kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; .....'in kayden baba ve annesi görünen ... ve ... yönünden nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe kaydedildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir. Bu yönden davanın soybağı ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Anne olduğu iddia edilen.... yönünden ise, soybağının olamayacağı tartışmasızdır. Baba olduğu iddia edilen Müslüm yönünden ise,...'nin...'...
Aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocuklarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu noktada; çocuğun, eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunan ana ve babanın, sayılan tüm bu unsurlar yönünden çocuğa örnek teşkil etmeleri, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimine ilişkin tüm önlemleri almaları gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bilindiği üzere ergin olmayan çocuk ana babasının velayeti altındadır (TMK m.335). Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar....
Babalık karinesi evlilik içinde doğum ya da evlilik içinde ana rahmine düşmüş olma koşuluna bağlanmıştır. Soybağı ilişkisi doğum anında kendiliğinden kurulur. Babalık karinesi gereği koca baba kabul ediliyor ise;çocuk kocanın nüfusuna yazılacak ve koca nüfusundaki kayıt hakkında açılacak dava soybağının reddi davasıdır ve görevli mahkeme ise aile mahkemesi olacaktır . Evlenmeden önce doğmuş veya evlenmeden üçyüzgün sonra doğmuş ise koca baba değildir.Buna baba olmama karinesi denir. Baba olmama karinesine rağmen ve 282.maddedeki koşullar gerçekleşmediği halde çocuk kocanın üzerine yazılmış ise yasa gereği kocanın baba olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu durumda açılacak dava nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır ve görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir. Çünkü yasa gereği koca, baba değildir. Baba ile çocuk arasında Türk Medeni Kanunu'nun 282.maddesinde sayılan yollar dışında soybağı ilişkisi kurulamaz. Yasa gereği koca, baba olmadığından ve TMK 282....