Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Geniş anlamda soybağı bir kimsenin üst soyu ile olan kan bağını; dar anlamda soybağı ise, bir kimsenin sadece ana-babasıyla arasındaki biyolojik bağını ifade etmektedir. Bir kişi (çocuk) ile kendilerinden biyolojik (genetik) olarak türemiş olduğu kişiler arasındaki bağa doğal soybağı (biyolojik nesep), hukuk düzeni tarafından aranan bazı koşulların gerçekleşmesiyle, bir çocuğun hukuki olarak bir ana-babaya bağlanması sonucunda, ana-baba ile çocuk arasında kurulan bu hukuki ilişkiye ise hukuki soybağı (hukuki nesep) denir. Buna göre soybağı, bir kimseyle ana-babası arasındaki doğal ve/veya hukuki bağ olarak tanımlanmaktadır. 4721 sayılı TMK’na göre, çocuk ile anne arasındaki hukuki soybağı doğumla; çocuk ile baba arasındaki hukuki soybağı ise anneyle evlilik, tanıma, babalık davasında verilen hüküm veya evlat edinmeyle kurulmaktadır....

, ıslah dilekçesi ile talebini davacılardan anne ... için 67.566,15 TL ve baba... için 48.118,26 TL’ye yükseltmiştir....

    Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. Davacının, çocukların gerçek ana babası üzerine kayıt istemi ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi olmadığından baba yönünden soybağının düzeltilmesi davasıdır. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir....

      Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "Dava dilekçesi içeriğinden ve davacıya ait nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden; babalığın tespiti istenilen küçük Cemre Gürdap'ın babasının Müslüm annesinin ise Ceren olduğu, TMK'nun 301. maddesi gereğince çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuğun isteyebileceğinin belirtildiği, buna göre diğer ilgililerin veya baba olduğunu iddia eden kişinin babalık davası açamayacağı, davacının davacı sıfatı bulunmadığından HMK'nun 114. maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle; davanın HMK'nun 114 ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı davanın reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ana ve babanın evli olmaması halinde, velayet anaya aittir (TMK m.337/1)....

      Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "Dava dilekçesi içeriğinden ve davacıya ait nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden; babalığın tespiti istenilen küçük Cemre Gürdap'ın babasının Müslüm annesinin ise Ceren olduğu, TMK'nun 301. maddesi gereğince çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuğun isteyebileceğinin belirtildiği, buna göre diğer ilgililerin veya baba olduğunu iddia eden kişinin babalık davası açamayacağı, davacının davacı sıfatı bulunmadığından HMK'nun 114. maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle; davanın HMK'nun 114 ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı davanın reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ana ve babanın evli olmaması halinde, velayet anaya aittir (TMK m.337/1)....

      TMK 309, 311 ve 312 kapsamında davalı annenin rızasının tespiti ve babanın rızasının aranamamasına anneye ulaşmak mümkün olmadığı takdirde ana ve babanın rızasının aranmamasına karar verilmesini talep etmiştir....

      Türk Medeni Kanununun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlat edinenin veya evlat edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir. Diğer hallerde, bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Çocuk hakkında koruma kararı alınıp kuruma yerleştirildiğine göre ana ve baba rızasının aranmamasının evlat edinme davası içinde değerlendirilmesi gerektiğinden açılan davanın bu nedenle reddi yerine yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir....

        Sulh Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, evlilik dışı dünyaya gelen ve baba ile soybağı kurulmamış küçüğün annesinin de yaşının küçük olması nedeniyle, Türk Medeni Kanununun 404. maddesi uyarınca küçüğe vasi atanması istemine ilişkindir. Menemen Sulh Hukuk Mahkemesince, kısıtlı adayının Karşıyaka/İzmir'de ikamet ettiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Karşıyaka 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, kısıtlı adayının yerleşim yerinin Menemen İlçesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 337. maddesinde “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmü yer almaktadır....

          Türk Medeni Kanunu'nun 327/1.maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.( TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. ( TMK. nun 330/1. maddesi) TMK.'nun 331. maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler....

            O halde tüm bu açıklamalar ışığında; kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı takdirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır....

            UYAP Entegrasyonu