ve eşi ... çocuğu olarak tescil edildiği belirtilerek nüfusta ana baba adının düzeltilmesi ile annesi ... nüfusuna tescili istenilmiş, mahkemece davanın kabulü ile annesi ... hanesine tesciline, baba adı olarak da...'nun yazılmasına karar verilmiştir. 1-Olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. Davanın subut bulması halinde... ve ... üzerindeki kaydın yanlış ve yanıltıcı beyanla oluşmasına, Türk Medeni Kanununun 282. maddesi uyarınca çocukla ana arasında soybağının doğumla kendiliğinden kurulmasına, bir başka ifade ile çocuğun anasının doğuran kadın olmasına göre dava; nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davanın açıklanan niteliğine göre davada Nüfus idaresi ile kayden ana ve baba olan ... ve...'un yer alması sağlanmadan eksik hasımla hüküm kurulması, 2-Dava konusu edilmediği halde ve babalığın tespiti niteliğinde olması nedeniyle aile mahkemesinin görevi kapsamında olduğu da gözetilmeden ...'nun...'...
Yine aynı yasanın 327/1.maddesinde çocuğun bakımı, eğitim ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. 328/1.maddesinde ana babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. 329/1.maddesinde ise, küçüğe fiilen bakan ana veya baba diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Hükümleri yer almaktadır. Bu durumda, müşterek çocuk için tedbir nafakasına hükmedilmesi için ayrı yaşamda haklılık olgusu aranmaz. Çocuğa kim bakıyorsa, karşı taraftan tedbir nafakası isteyebilir. Somut olayda, çocuk davacı anne yanında kalıp, anne tarafından bakılmaktadır....
Çocuğun mallarının yönetimi çocuğun menfaatine uygun olmalı, çocuğun menfaati ile bağdaşabildiği ölçüde ana ve babanın ortak menfaatlerine hizmet etmelidir. Ana baba yönetim görevini sadakat ve özenle yerine getirmelidir. Ana ve babanın, çocuğun mallarında meydana gelen zarardan sorumlu olmadıklarını, zararın meydana gelmesinde herhangi bir kusurlarının bulunmadığını, yani çocuğun mallarını sadakat ve özenle yönettiklerini ispat etmeleri gerekir. Ana ve babanın sorumluluğuna dayalı davalar herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Hal böyle iken mahkemece tüm deliler toplanıp, işin esasının incelenerek gerçekleşen sonucu uyarınca esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
ın dinlenmiş olması da gözetilerek, "bildirgedeki ana-baba adının ait olduğu Amcaoğlu" olarak tabir edilen kişi de belirlenmek suretiyle davaya ilişkin bilgi ve beyanlarına başvurulmalı; gerek ...'ın ve gerekse diğer şahsın kurumdaki şahsi sicil dosyaları getirtilerek beyanlarının doğruluğu denetlenmeli, işe giriş bildirgesinde fotoğraf ve imzanın anılan iki şahsa(... ve amcaoğlu olarak tabir edilen kişi) aidiyetini araştırılmalı, her iki şahsın işyeri dönem bordlarında aynı dönemde çalışmalarının bulunup bulunmadığı denetlenmeli ve varsa ibraz edilecek diğer deliller toplanarak varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın,eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır....
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Dosya incelendiğinde, 09.08.2018 tarihli üçlü heyet raporunda çocuğun babasına karşı olumsuz tutum geliştirdiği ve alışana kadar çocukla baba arasında yatısız kişisel ilişki kurulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca idrak çağındaki ortak çocuk mahkemede “babasını hiç görmek istemediğini, ondan korktuğunu” beyan etmiştir. Buna göre baba ile çocuk arasında daha kısa süreli ve yatısız olarak kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Asıl davacı ... vekili dava dilekçesinde, 11.01.2015 doğumlu ............'un evlat edindirme hizmetinden yararlanabilmesi için Türk Medeni Kanunu'nun 311 ve 312. maddeleri gereğince anne baba rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiş; birleşen davanın davacısı ... vekili ise dava dilekçesinde, ............'un velayetinin davacıya verilmesini talep etmiş; mahkemece, Medeni Kanun'un 311 ve 312. maddelerine göre ana baba rızasının aranmamasına ilişkin talebin reddine, ............ Okur'un velayet hakkının davalı ...'...
Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Yine, Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir." hükmü yer almaktadır. Anne ve babasından veya bunlardan birinden ayrılan çocuğun ana veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi ana veya baba için de bir haktır....
Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Yine, Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir." hükmü yer almaktadır. Anne ve babasından veya bunlardan birinden ayrılan çocuğun ana veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi ana veya baba için de bir haktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davacıların davalı ... vd. ile ana baba bir kardeş oldukları ve onların anne-babasının mirasçısı olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar dava dilekçelerinde; davacı ...'in, davalılar ile ana-baba bir kardeş olduğu, ... ve ... 'a evlatlık olarak verildiği, onların da kendi çocukları gibi nüfuslarına tescil ettirdiklerini bildirilerek, davacının davalılar ile ana baba bir kardeş ve ... ile ... 'ın mirasçısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemişler; mahkemece, kaydı düzeltilmek istenilen davacının yerleşim yerinin .../......
ın soyadının, babasının soyadı olan "..." olarak değiştirilmesi istenilmiştir. 4721 sayılı Yasanın 321.maddesinde, çocuğun ana ve baba evli değilse annenin soyadını taşıyacağı öngörülmüştür. Öte yandan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28.maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre de tanınan çocuklar babaları hanesine baba adı ve soyadı ile onların kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgileri belirtilmek suretiyle tescil edilir. Aynı Yasanın geçici 5.maddesinde ise bu Kanun yürürlüğe girinceye kadar tanıma beyanı veya babalığa hüküm kararı sonucu ana hanesine tescil edilen çocukların baba hanelerine nakline ana veya babanın birinin, çocuk ergin ise kendisinin müracaatı aranır hükmü gözetilerek dava dilekçesinin HUMK'un 7.maddesinin birinci fıkrası uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davaya bakılıp yazılı gerekçe ile işin esası hakkında ret kararı verilmiş olması yerinde değil ise de sonucu itibarıyla verilen ret kararı yukarıdaki gerekçe ile doğrudur....