Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 4. maddesi gereğince, sağ kalan eşin yerleşim yeri Aile Mahkemesine bildirimde bulunmuştur. Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece, çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder (TMK m.352). Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse, hakim, malların korunması için uygun önlemleri alır (TMK m.360, Tüzük m.4/2). Bu önlemlerin neler olduğu Türk Medeni Kanununun 360/2. ve 361. maddelerinde gösterilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında , sağ kalan eşten çocuğun, varsa malvarlığını gösteren bir defter vermesini istemek ve bu malvarlığında veya yapılacak yatırımlarda ilerde gerçekleşecek önemli değişiklikleri de bildirmesi için uyarmaktan ibarettir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Dava dilekçesinde, koruma kararı ve evlat edinmede ana-baba rızası aranmaması kararı verilmesi istenilmiştir. Mahkemece koruma kararı verilmiş, ana-baba rızası aranmaması talebi reddedilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü: Hasımsız olarak açılan davada, 03.10.2014 doğumlu ...'in 2828 Sayılı Kanun hükümlerine göre koruma altına alınması ve annenin beyanı doğrultusunda evlat edindirilmesi ve ana baba rızasının aranmaması kararının verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece; duruşma açılmadan, küçük ...'...

      Çocuğun ana ve/veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve/veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Kişisel ilişki kurulmasındaki amaç, analık ve babalık duygularının tatmini yanında çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminin sağlanmasıdır. Çocuğun, gözetim olmaksızın ana veya babasından biriyle kişisel ilişkisinin sürdürülmesi, onun yüksek yararına değilse, gözetim altında kişisel ilişki kurma imkanı öngörülebilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/3, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.1.2012 gün ve 2011/12727- 1614 sayılı ilamı)....

      derecede halefiyet yoluyla kendi altsoylarının alacağı, ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan birinin altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüş olması durumunda, ona düşen payın aynı taraftaki mirasçılara kalacağı, ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisinin de altsoyları bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüş olması durumunda, bütün mirasın diğer taraftaki mirasçılara kalacağı, sağ kalan eş olması durumunda, büyük ana ve büyük babalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması hâlinde, payının kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer tarafa geçeceği; 498 inci maddesinde, evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanların, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olacakları; 499 uncu maddesinde sağ kalan eşin, miras bırakanın altsoyu zümresi ile birlikte mirasçı olması...

        Ana ve babanın yasal mirasçıları ile çocuk ve Cumhuriyet Savcısı sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edebilirler. İtiraz eden, kocanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür. Çocuğun altsoyu da, çocuğun ölmüş veya ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş olması halinde itiraz hakkına sahiptir. Bu tür davalarda tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır. (TMK'nin 294. md.) Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, Davalı ... ile diğer davalı ......'nın 26.08.2009 tarihinde evlendiği, ......Cumhuriyetince evli olmayan annelere sosyal güvenlik kurumlarına göstermeleri için verilen, içeriğinde ana adı belli, baba adı belli olmayan, 1837 sayılı, 15/07/2009 tarihli doğum belgesinin ...... Konsolosluk şubesince onaylı 03.08.2009 tarihli suretinin, ... 49. Noterliğince 13.10.2010 tarihli onaylı örneğine istinaden, baba olmadığı iddia edilen ...'...

          un ... olan soyadının ... olarak düzeltilmesine ve nüfusa tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 28. maddesinin 4. bendine göre tanınan çocuklar babalarının hanesine baba adı ve soyadı ile analarının kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgilerini belirtmek suretiyle tescil olunur; öte yandan Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 109. maddesinin 1/b bendine göre de tanınan çocuk anasının bekarlık hanesinde kayıtlı ise; bu hanedeki kaydı kapatılarak baba soyadı ile babasının hanesine tescil edilerek ana ve baba arasında bağ kurulur. Babanın yabancı uyruklu olması halinde tanınan çocuk anasının kayıtlı bulunduğu idari birimin sonuna baba soyadı ile kaydı taşınır, ana ve çocuk arasında bağ kurulur. Somut olayda, soyadının düzeltilmesi istenilen ... annesinin hanesinde nüfusta kayıtlıdır. Nüfus kayıt örneğindeki bilgilere göre, Beşiktaş 6....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, kişisel ilişki ve ziynetlerin kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....

              (....) .....’nun, Ermenek Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.04.1988 gün 1988/78 E.-67 K. sayılı ilamıyla Özkan Karpuzcu tarafından evlat edinildiği, davacının evlat edinenin hanesine onun soyadını alarak kaydedildiği görülmüştür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 314. maddesinin dördüncü ve Nüfus Yönetmeliğinin 105. maddesinin dördüncü fıkra hükümlerine göre, eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları yazılır. 15.03.2009 günlü Resmi Gazete'de yayınlanan Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin Yürütülmesine İlişkin Tüzüğün 20. maddesinin dördüncü bendinde “eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına, ana ve baba adı olarak evlat edinen eşlerin adları yazılır....

                Davacı bu dava ile küçük ...’un gerçek babasının kendisi olduğu halde nüfus kaydında ...’ün çocuğu gibi tescil edildiğini bildirerek, nüfus kaydındaki baba adının iptali ile gerçek babası olan ... olarak düzeltilmesini istemiştir. Görüldüğü gibi davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki soybağının reddi, ikincisi ise tanıma davasıdır. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise, ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. (TMK.nun 282/1-2 md.) Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. (TMK.nun 285/1. md.) Bu halde, çocukla baba arasındaki soybağı, çocuğun evlilik içinde doğması ile kendiliğinden kurulur. Bu durumda koca; karısının doğurduğu çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürerek ana ve çocuğa karşı, soybağının reddi davasını açabilir. Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır....

                  Ne var ki, davacının genetik anne ve baba hanesine kayıt istemi, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi talebi ise de, anne ve baba arasında evlilik ilişkisi bulunmadığından, baba yönünden soybağının düzeltilmesi talebidir. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen, soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da Af Kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....

                    UYAP Entegrasyonu