Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TEMYİZ SEBEPLERİ Davacı vekilinin temyiz istemi; Davacının aracının iadesi talep edilmesine rağmen dosyanın mahkeme aşamasına gelmeden değerinin altında satıldığına, müvekkilinin nakliye işi ile uğraşması nedeniyle uzun süren el koyma nedeniyle aracının gelirinden mahrum kaldığından hükmedilen maddi tazminatın miktarının eksik olduğuna, ilişkindir. III. DAVA KONUSU Temyizin kapsamına göre; A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü Tazminata esas Cizre 2....

    hidrolik yağına el konulduğu, davacı tarafça sunulan belgelere göre hidrolik yağının büyük bir bölümünün davacıya iade edildiği, bir kısmının ise iade edilemediğinin anlaşıldığı dikkate alınarak, hidrolik yağının net ne kadarının davacıya iade edildiği, ne kadarının ise iade edilemediği tespit edilerek ve buna ilişkin tüm evrakların onaylı birer sureti de temin edilip dosya içerisine alınarak, bir kg hidrolik yağının el koyma tarihindeki piyasa değeri ilgili kurum ve kuruluşlardan sorulup belirlenerek, hidrolik yağının davacıya iade edilen kısmı için el koyma tarihindeki toplam piyasa değerinin el koyma tarihi ile iade tarihi arasındaki süreye ilişkin yasal faizi hesaplanarak, hesaplanan miktarın ayrıca faiz işletilmeden, davacıya iade edilemeyen hidrolik yağı için ise el koyma tarihindeki toplam piyasa değerinin el koyma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davacının ödediği antrepo ücretine ilişkin belgenin onaylı bir sureti temin edilip dosya içerisine alınarak,...

      Ceza Dairesinin 24.09.2012 tarihli ilamıyla dava zamanaşımı sebebiyle TCK'nın 102/4, 104/2. maddeleri gereğince ortadan kaldırılmasına ve nakil aracının iadesine hükmedildiği, davacının buna dayanarak söz konusu araca el konulması sebebiyle maddi yönden zararının giderilmesi için bu davayı açtığı anlaşılmakla; Haksız el koyma işleminin gerçekleştiği, tarihte yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanunun 1. maddesinin 6. fıkrasında hangi hallerde tazminat istenebileceğinin tahdidi şekilde sıralandığı ve anılan Kanunun 1. maddesi kapsamında haksız el koyma nedeniyle tazminat isteme konusunda düzenleme bulunmadığı, 466 sayılı Kanunun 1. maddesi hükmü nedeniyle haksız el koyma nedeniyle tazminat istenemeyeceği gerekçesi yerine, elkoyma işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK'nın 144/1-c maddesi gereğince değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmiş olması gerekçesi itibariyle yanlış, sonucu...

        Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyanın incelenmesiyle; dava dışı EPDK tarafından dava konusu taşınmazlardan 373 parsel hakkında 14.10.2009 talep tarihli dilekçe ile Kamulaştırma Kanunu 27.maddesi uyarınca acele el koyma bedelinin tespitinin istendiği ve mahkemece 02.11.2009 tarihinde acele el konulmasına karar verildiği; aynı taşınmazla ilgili 19.10.2011 tarihinde kamulaştırma bedelinin tespiti istemiyle dava açıldığı, EPDK'nın kamulaştırmadan vazgeçmesi nedeniyle davanın konusu kalmadığından reddine karar verildiği; aynı taşınmazla ilgili 01.08.2012 tarihli acele kamulaştırma yoluyla el konulması ve bedelinin tespiti istenmiş, davacı ......

          Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, tescilli faydalı model belgesinden doğan hakların korunması amacıyla yapılan suç duyurusuna bağlı olarak uygulanan arama ve el koyma nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı vekili, 9.720 adet su emiş borusu ve bu ürünlerin üretilmesine yarayan kalıba el konulması nedeniyle kalıp ve ürünlerin kullanılamaz hale geldiğini, el koyma işlemi ile işbu dava tarihi arasında satış yapılmaması nedeniyle elde edilmesi muhtemel kardan yoksun kalındığını ileri sürerek, 40.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir....

            Dava, haksız el koyma nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, müşterisine satılan yakıt için taşıma yapılırken 23/07/2003 tarihinde jandarma görevlileri tarafından yakıta ve araçlara haksız olarak el konulduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; davacı şirkete ait aracın kaçak akaryakıt taşıdığı iddiası ile Finike Jandarma Komutanlığınca el koyma işlemi yapıldığı, söz konusu araç ve yakıtın ... Gümrük Müdürlüğüne teslim edildiği, el konulan akaryakıtın Tasfiye İşletme Müdürlüğü tarafından 23/09/2014 tarihinde satıldığı, davacı tarafından Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın hasım olarak gösterilmesi gerekirken Maliye Bakanlığı’nın hasım olarak gösterildiği gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir....

              tarihinden sonraki el koyma tedbirinin ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa tabi olduğu, davacı hakkındaki beraat kararının 22.03.2006 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle CMK’nın 142/1. maddesindeki bir yıllık yasal süre geçtikten sonra dava açılması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi sonucu itibariyle doğru olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır....

                Bu açıklamalar ışığında, yalnızca haksız yere yakalanan ya da tutuklanan kişinin çektiği acının karşılığı olarak manevi zarar ödenmesi gerektiği, haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartlarının oluşmayacağı gözetilerek, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, davacı lehine el koyma nedeniyle 1.500 TL manevi tazminata hükmedilmesi 2-Davacının aracının el koyma tarihindeki ve tasfiye edilmiş olması sebebiyle parasının iade edildiği tarihteki muhtemel değerinin hesaplanıp, arada fark bulunup bulunmadığı, bu süreçte, bakım, vergi, sigorta, amortisman, şoför vs. giderleri çıkartılmak suretiyle araç ile ortalama ne kadar kazanç sağlanabileceği ve aracın tasfiye bedelinin iade edilmiş olması hususları dikkate alınarak maddi zararın belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, el koyma tarihinden tasfiye bedelinin iade edildiği tarihe kadar TÜFE enflasyon değişim oranı dikkate alınarak hesaplanan asgari ücret miktarına, aracın tasfiye edilmesi sırasında uğranılan zararda...

                  Bu bakımdan dava, mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. (11.02.1959 gün E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesinden) Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, kamulaştırması el koyma olgusunun kabul edilebilmesi için, kamulaştırma ile el koyma yetkisi kendisine tanınmış olan gerçek veya özel ve kamu tüzelkişiliği olan kimsenin, kamu yararı gerektirdiği için el koymuş olması gerekir. (Ali Arcak - Edip Doğrusöz, Kamulaştırması Elkoyma, Ankara 1992, S: 20) Kamulaştırması el koyma nedeniyle ister el atmanın önlenmesi davası, isterse yer bedeli veya tazminat ya da ecrimisil davası açılmış olsun, davacının iddiasının araştırılması bilirkişi incelemesine bağlıdır. (Age, Ankara 1992, S: 55) Bu noktada, bilirkişilerin taşınmazın değerinin tespitine ilişkin değer biçme esaslarını düzenleyen herhangi bir yasal düzenleme mevcut değildir....

                    Bu durum karşısında; kamulaştırmasız el atmadan arta kalan kısımda, kamulaştırmasız el atma nedeniyle değer azalışı kabul edilmesi gerektiğine ilişkin direnme kararı yerinde olduğu gibi; Yerel Mahkemece, geometrik olarak üçgen biçiminde olan ve yapılaşma olanağı bulunmayan arta kalan 61,58 m2 lik bölümün işe yaramaz ve kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle %100 oranında değer azalışı kabulü ile, taşınmazın tamamı üzerinden hesaplanan kamulaştırmasız el koyma karşılığına hükmedilmiş olması doğrudur. O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 14/03/2007 gününde, onamada oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu