- K A R A R - Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalılar vekili, 10.04.2007 tarihli duruşmada, itirazlarını geri aldıklarını, davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir. Mahkemece, davanın dayanağı icra dosyasına vaki itirazlar davalılar tarafından geri alınması nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, % 40 icra inkar tazminata olan 1.048.436.00 YTL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı müflis şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Davalı şirketin hükümden sonra iflas ettiği anlaşılmaktadır. HUMK.’nun 194. maddesi uyarınca “acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından 10 gün sonra devam olunabilir. Mahkemece anılan yasa hükmü doğrultusunda işlem yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir....
Sözü geçen dosyanın, dosyasına konularak temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine'' dair verilen karar üzerine mahalli mahkemece bahsi geçen icra dosyasının taraflarının temyize konu olan dava dosyası ile aynı olmadığı, dosya ile ilgisinin bulunmadığı görülmüştür. O halde mahkemece; davaya konu İcra Dosyasının esas ve karar numaraları tespit edilerek, dosya arasına alınması sağlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 17.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ Dairemizin 04.02.2013 tarih, 2012/31788 Esas, 2013/4065 Karar Sayılı geri çevirme kararında mahkemenin gerekçesine esas alınan alacağın temliki vaadi ve alacağın temliki sözleşmelerinin tarihinin 11.04.2007 olduğu belirtilmiştir. Oysa dairemize gönderilen temlik sözleşmesinin tanzim tarihi 11.04.2008'dir. Bu nedenle 11.04.2007 tarihli alacağın temliki vaadi sözleşmesi ile 11.04.2007 tarihli alacağın temliki sözleşmelerinin temin edilerek dairemize gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 28.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, 09.06.2010 tarihli genel kurulda ortaklığı sona erenlere yapılacak geri ödemelerin üç yıl ertelenmesine karar verildiğini, bu nedenle alacağın henüz muaccel olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının ortaklıktan ayrıldığı 2009 yılı bilançosunun görüşüldüğü, 09.06.2010 tarihli genel kurulda ortaklığı sona erenlere yapılacak ödemelerin üç yıl ertelenmesine karar verildiği, kooperatifin mali durumu itibarıyle alınan erteleme kararının yerinde olduğu, dava tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/09/2019 NUMARASI : 2019/263 ESAS - 2019/670 KARAR DAVA KONUSU : İcranın geri bırakılması KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından müvekkili aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin uzunca bir süre takipsiz bırakıldığını ve alacağın zamanaşımına uğradığını beyan ederek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu alacağın TMSF'ye devredilmiş kredi alacağı olduğunu, bu nedenle zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı alacağının kamu alacağı olduğunu iddia etmekte ise de TMSF alacaklarının kamu alacağı niteliği mevcut ise de davacı tarafından TMSF'den alacağın temlik alınması sonucu kamu alacağı vasfını yitirdiğini, davacı iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı alacağının kamu alacağı vasfını sürdürdüğü düşünülse dahi söz konusu alacağın ancak ilk sıradaki kesin hacze iştirak etmesinin ve garameten paylaştırma yapılmasının söz konusu olacağını, bu nedenle tüm satış bedelinin kendilerine ödenmesine ilişkin taleplerinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Davacı idare vekili dilekçesinde, davalının davacı kurumda TÜİK uzman yardımcısı kadrosunun karşılık gösterilmek suretiyle sözleşmeli olarak istihdam edilen personel statüsünde olduğunu , davalıya denetim tazminatı adı altında ödenen ödemenin yersiz olduğunu beyan ederek 3.068,97 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın 60 günlük dava açma süresi içinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Yargıtay İ.B.K.’nun 27.1.2003 tarih ve 1972/6 ve 1973/2 sayılı kararında “ idarenin yanlış şart tasarrufunu, ancak iptal davası süresi içinde veya kanunlarda özel bir süre var ise bu süre içinde, geriye yürür şekilde alabileceği, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geri alınması halinde geri alım gününe kadar parasal sonuçlar dahil tüm doğmuş durumların kazanılmış hak sayılacağı” hususu kabul edilmiştir....
Davanın atiye terki (bırakılması) deyimi, davanın geri alınması anlamına gelir. Davanın geri alınması ise 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun 123.maddesi üncü maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir; ‘’Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.’’ Buna göre; davacının atiye terk (davayı geri alma) isteğine, davalının karşı çıkmaması ve açıkça rıza göstermesi gereklidir. Zımni muvafakat davayı geri almak için yeterli değildir. Davacının davasını geri almasına davalı rıza göstermemişse, davaya devam edilmeli ve talep hakkında esastan bir karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, davacılar vekili 11.12.2015 tarihli duruşmada; ‘’Biz soruşturmaya konu 12.000 TL’lik talebimiz yönünden davayı atiye bırakıyoruz’’ şeklinde beyanda bulunmuş, bu beyana karşı duruşmada hazır bulunan davalı vekiline muvafakatlerinin olup olmadığı sorulmadan bu celse yargılamaya son verilmiştir....
Bu Kapsamda Yapılan Değerlendirmede; İtirazın geri alınması, itirazdan vazgeçme itirazın iptali davasına özgü davayı sona erdiren bir taraf işlemidir. Davalılar vekilinin ---- itirazlarımızı geri çekiyor ve itirazlarımızın tümünden vekaleten vazgeçiyoruz. " beyanı, kayıtsız şartsız bir itirazdan vazgeçme niteliğinde bulunduğu, böylelikle ortada geçerli bir itiraz kalmadığından davanın konusunun da kalmadığı anlaşılmakla, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede; İtirazın iptali davası açıldıktan sonra davalıların itirazlarından feragat ettikleri, takibe konu alacağın likit ve belirlenebilir olduğu ve davaya konu itiraz nedeniyle takibin durduğu, itirazın iptali davası devam ederken davalıların itirazlarından feragat ettikleri anlaşılmakla, haksız itiraz nedeniyle itiraz edilen kısım üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir....