Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öte yandan, kabul şekli bakımından, 01.01.2013-04.03.2014 tarih aralığındaki fazla mesai ücreti 255,94 TL olduğu halde, toplama hatası yapılarak 378,20 TL olarak belirlenmesi ve davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının değerlendirilmemesi hatalı olmuştur. 4-Davacı vekilince alacakların dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili talep edildiği halde, kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından talep aşılarak temerrüt tarihinden itibaren faize karar verilmesi hatalı olduğu gibi; davacı vekilinin kıdem tazminatı dışındaki alacakların yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmesi nedeni ile fazla mesai, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin en yüksek banka mevduat faiz oranını aşmamak üzere yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, doğrudan en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi bozma nedenidir. O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır....

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5510 sayılı Kanun'un Geçici 4. maddesinin 12. fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait 5434 sayılı Kanun'dan kaynaklanan alacakların takip ve tahsil işlemlerinin 5434 sayılı Kanun'un bu Kanunla yürürlükte kaldırılan hükümlerine göre sonuçlandırılmasının kurala bağlandığı; buna göre 01/10/2008 tarihinden önceki döneme ait 5434 sayılı Kanun'dan kaynaklanan alacakların takip ve tahsili hakkında 5434 sayılı Kanun'un 121. maddesine göre, bu tarihten sonraki alacakların takip ve tahsili hakkında ise 5510 sayılı Kanun'un 96. maddesine göre işlem yapılması gerektiği; öte yandan, Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte yapılan değişiklik sonrasında davacının borç döneminin 01/05/2010-31/05/2015 ve borç tutarının da 385.727,70-TL olarak yeniden belirlendiği, fazla olan tutarın ve faizin ise iptal edildiği belirtilerek, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir...

      Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu ödeme emri ile tahsil edilmek istenen alacaklar 2009 ve 2010 yılının muhtelif tarihlerine ait ise de, alacakların vadeleri 2015 yılına rastladığı, dolayısıyla alacakların tahakkuk ve vade tarihlerinde davacı şirket ortağı sıfatına sahip olmadığından, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir. TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir....

        Mahkemece hükmedilen fark alacakların 01/01/2019- 27/09/2021 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğu ve dava ile ıslah tarihleri nazara alındığında alacakların zamanaşımına uğramadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu alacakların hak ediş tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiği, ıslahın 30/06/2022 tarihinde gerçekleştiği, mahkemece ücret farkı, fark ikramiye alacaklarına dava ve ıslah tarihi gözetilerek mevduata uygulanan en yüksek faiz işletilerek, fark ilave tediye alacağına ise dava ve ıslah tarihleri gözetilerek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmakla davalının hükmedilen alacaklar için belirlenen faiz türü ve faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğuna yönelik istinaf gerekçesi yerinde değildir....

        Davacının aylık ücret miktarı ile İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan alacakların varlığı ve miktarı uyuşmazlık konusudur. İş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmayacak şekilde sona erdiğinin ispat yükü işveren üzerindedir....

        Takibe konu edilen faturalardan sadece bir tanesi yönünden muacceliyet tarihinin icra takibinden sonra olduğu, ancak bunun dışındaki tüm faturalardaki alacakların icra takibinden önce muaccel hale geldikleri dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece icra takibinden sonra muaccel hale gelen alacak dışındaki diğer alacakların henüz muaccel olmadığı yolundaki değerlendirmesinde isabet görülmemiştir. Takipten önce muaccel hale gelen alacaklar yönünden temerrüt ihtarı çekilmemiş ise de, takibe geçilmekle takip tarihinde o alacaklar yönünden temerrüt gerçekleşmiş bulunmaktadır. İcra takibinden sonra ana para ödenmiş olmakla birlikte, faiz icra giderleri vs.gibi fer’ileri ödenmemiştir. İcra takibinde alacağın fer’ileri de talep edildiğine göre ana paranın ödenmesi sırasında ayrıca ihtirazi kayıt konulmasına gerek bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, somut olayda BK’nun 113.maddesi hükmünün uygulama yeri yoktur....

          SONUÇ: Hüküm fıkrasının alacakların tahsiline ilişkin 2. paragrafının tamamen çıkartılarak, yerine; “ 1.304,63 TL.net kıdem tazminatından; 1.000,00 TL.sinin dava tarihi olan 21.05.2008 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizini geçmemek kaydı ile işleyecek yasal faizi ile birlikte, 304,63 TL.sinin ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak, 3.116,61 TL.net fazla çalışma ücretinden; 750,00 TL.sinin dava tarihi olan 21.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 2.366,61 TL.sinin ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak, 593,91 TL.net ücret alacağından; 300,00 TL.sinin dava tarihi olan 21.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 293,91 TL.sinin ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, “paragrafları yazılarak hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 05.11.2012 gününde oybirliğiyle...

            SONUÇ: Hüküm fıkrasının alacakların tahsiline ilişkin 2. paragrafının tamamen çıkartılarak, yerine; “ 1.304,63 TL.net kıdem tazminatından; 1.000,00 TL.sinin dava tarihi olan 21.05.2008 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizini geçmemek kaydı ile işleyecek yasal faizi ile birlikte, 304,63 TL.sinin ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak, 3.116,61 TL.net fazla çalışma ücretinden; 750,00 TL.sinin dava tarihi olan 21.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 2.366,61 TL.sinin ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak, 593,91 TL.net ücret alacağından; 300,00 TL.sinin dava tarihi olan 21.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 293,91 TL.sinin ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden faizsiz olarak, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, “paragrafları yazılarak hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 05.11.2012 gününde oybirliğiyle...

              muaccel hale geleceği, somut olayda da taraflarca teslimin iskan koşuluna bağlanmış olduğu, yapı kullanma izin belgesinin 07.01.2013 tarihinde alındığı, talep edilen alacakların belirlenebilir olması nedeniyle davacı tarafça dava dilekçesinde değer gösterilerek talepte bulunulduğu, bu durumda davanın belirsiz alacak davası olmayıp kısmi dava niteliğinde olması sebebiyle alacağın muaccel olup zamanaşımının işlemeye başladığı 07.01.2013 tarihinden ıslah harcının yatırıldığı 15.10.2018 tarihine kadar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147/6....

                SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın hüküm bölümünde yer alan “Her iki dosyadaki alacakların yargılamayı gerektirdiği ve likid olmadığı anlaşıldığından icra inkâr tazminatı taleplerinin reddine” cümlesinin karardan çıkarılmasına; yerine “davalıların icra takiplerine itirazlarında haksız olmaları ve icra takiplerine konu alacakların likid olması dikkate alınarak %40 oranında hesaplanan 7.200,00 TL icra inkâr tazminatının davalılardan alınarak davacı iş sahibine verilmesine” cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu