Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla davacının banka hesaplarına, menkul ve gayrimenkullerine uygulanan haciz işleminin kaldırılması istenilmektedir....

    Dava, davacının işe başladığı tarihinden önceki hizmetleri dikkate alınmadığından intibakının yanlış yapıldığı ve bu nedenle olaşan fark alacakların tahsili istemiyle belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, bu alacakların miktarının değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda miktar arttırımı yapılabilecektir. Aynı iddialar ile açılan dava hakkında Dairemizin 2017/43040 Esas, 2018/3169 karar sayılı ilamı ile davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde bozma kararı verilmiştir. Anılan sebeplerle bozma gerekçesinin yerinde olmadığı ve bozma gerekçesine göre direnme kararının uygun bulunduğu anlaşıldığından, Dairemizin 2015/6566 esas 2015/10841 karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

      Somut olayda, davacı işçi, davalı işverene 27.07.2010 tarihinde noterden gönderdiği ihtarnamede, dava konusu alacakların iki gün içerisinde ödenmesi hususunda talepte bulunmuştur. Söz konusu ihtarname, 12.08.2010 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir. Her ne kadar ihtarnamede, dava konusu alacakların miktarı belirtilmemişse de, davalı işveren anılan alacakların ne miktarda olduğunu bilecek konumda olduğundan, temerrüde düşmüştür. Davacı, dava ve ıslah dilekçelerinde, dava konusu alacaklar için ihtarname tarihinden itibaren faiz talep etmiştir. Bu durumda, kıdem tazminatı dışındaki dava konusu alacakların tümüne temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken; dava ve birleşen dava tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır....

        SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava konusu taleplerin belirlenebilir olduğunu belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacıya fesih tarihi olarak kabul edilen 15/11/2019 tarihinde tüm alacakların ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesi'nce; "Davanın KABULÜ ile; 1- Net 6.344,48 TL kıdem tazminatının iş akdinin feshi tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2- Net 2.099,96 TL ihbar tazminatı alacağından; 25,00 TL'sinin dava, kalan kısmının ıslah tarihi olan 21/12/2020 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, " karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: İlk Derece Mahkemesi'nce yazılan gerekçeli karar, taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiştir. İstinaf Kanun Yoluna yasal süresinde davalı tarafça müracaat edilmiştir....

        Mahkemece hükmedilen fark alacakların 01/01/2019- 29/09/2021 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olduğu ve dava ile ıslah tarihleri nazara alındığında alacakların zamanaşımına uğramadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun dairemizce HMK.nın 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

        YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu …Pet Petrol Ürünleri Dağıtım Sanayi Anonim Şirketinden alınamayan 2016 ve 2017 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla tanzim edilen …tarih ve … ila … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir....

          Sunulan banka kayıtlarında bu alacakların ödendiğine ilişkin bir kayıt görülmemiş ve yazılı delil ile ispatlanan alacakların tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Davalı yanın kendi düzenlediği belgeye istinaden ilk derece mahkemesince karar verildiği görülmekle, davalı tarafça adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Tanıkların dinlenmesinin ödeme hususunun ispat edilememesi karşısında bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde değildir....

          Bitkisel Yağlar Limited Şirketi'ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla, şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ... tarih ve ... ila ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmektedir. İLGİLİ MEVZUAT: 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un "Ortak hükümler" başlıklı 9. maddesinin 10. fıkrasının (b) bendinde, bu Kanun hükümlerinin 6736 sayılı Kanuna göre tahakkuk eden alacaklar hakkında uygulanmayacağı ifade edilmiştir. 1 Seri Nolu Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 7143 Sayılı Kanun Genel Tebliğde, Kanunun 9. maddesinin onuncu fıkrasının (b) bendi gereğince, 6736 sayılı Kanuna göre tahakkuk eden alacakların (matrah ve vergi artırımı ile işletme kayıtlarının düzeltilmesinden kaynaklanan vergiler) 7143 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılmasının mümkün bulunmadığı belirtilmiştir....

            XXX - KARŞI OY: 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacakların, her birinin tutar itibarıyla ayrı ayrı değil, tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine konu edilen alacakların toplam tutarı bir bütün olarak değerlendirilerek değinilen kuralda yer alan şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ortaya konulması gerekmektedir....

              Davalı vekili davacının yıllık izinlerini kullandığı, davacının alacakların zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de, yıllık izin ücreti alacağının dava konusu olmadığı, hükmedilen alacakların fesih tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu dava ve ıslah tarihleri itibariyle alacakların zamanaşımına uğramadığı, davada yalnızca davalı olarak T3 görüldüğü, kanun yolu aşamasında yapılan ihbar talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Yine hükmedilen alacakların kabul dayanağının tanık beyanı olmadığından, tanıkların husumetli olduğunun ileri sürülmesi de mesnetsizdir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıda gösterildiği şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir....

              UYAP Entegrasyonu