DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Geçici Koruma Kimlik Belgesindeki Kayıtların Düzeltilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekili tarafından müvekkiline verilen geçici koruma kimlik belgesindeki bilgiler ile pasaportundaki bilgilerin birbirini tutmadığını, çelişkiler nedeniyle müvekkilinin sıkıntılar yaşadığını ileri sürerek geçici koruma kimlik belgesindeki bilgilerin resmi pasaporta uygun hale getirilerek düzeltilmesine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın reddine yönelik kararın verildiği, davacı vekili tarafından kararın istinafa taşındığı görülmektedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davacının Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile bu kanuna dayalı olarak çıkarılan Yönetmeliğinin 22. maddesi uyarınca düzenlenen ve nüfus kütüğüyle ilgisi bulunmayan geçici koruma kimlik belgesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır....
Bu yönüyle Bölge Adliye Mahkemesinin 2/B çalışması, kullanım kadastrosu ve satış işlemlerine hiçbir hukuki kıymet vermeyen karar gerekçesinin yerinde olduğunu söylemek uygun görünmemektedir. Somut olayın koşullarında ilgili komisyonların esasında Tabiat Koruma Alanı içinde bulunan dava konusu taşınmazı -6831 sayılı Kanun'un 2/4 maddesine aykırı olacak şekilde- 2/B çalışma alanına dâhil etmeleri ve orman sınırları dışına çıkarmaları işleminin hatalı olduğu açıktır. Ne var ki 2/B çalışmalarının yapıldığı sırada, ilgili Komisyon tarafından; taşınmazın 1988 yılında Sırtlandağı Halep Çamı Tabiat Koruma Alanı içine alınmış olduğu fark edilmediği gibi sonrasında da Orman İdaresince 2/B işleminin hatalı olarak yapıldığı iddiasıyla bir itirazda bulunulmamış ve dava da açılmamıştır....
Mülkiyet hakkı mahkeme kararı ile geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir yolu ile kısıtlanabilir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir....
DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Önalım Hakkından Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasında görülen, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilama ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gönderilmiş olmakla incelendi....
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yukarıda yer verilen yasal düzenleme gereğince, kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davalarda ileri sürülebilecek dava sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmış olup, yapılacak yargılamada kesinleşmiş hukuki durumların yeniden ele alınarak incelenmesine imkan bulunmamaktadır. Söz konusu itiraz sebepleri arasında yer alan "böyle bir borcun bulunmadığı" yolundaki iddianın da ancak vergilemeye ilişkin işlemlerin "borcun doğmadığı ya da varlık kazanmadığı" şeklinde beliren hukuka aykırılığının açık ve tartışmasız olması ve bu durumun kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkta somut olarak ispatlanmış olması halinde hukuki etkililiğinden söz edilebilir....
Bu karara karşı davalı vekili tarafından sunulan maddi hata dilekçeleri ilk derece mahkemesince ve bölge adliye mahkemesince sehven istinaf başvuru dilekçesi olarak değerlendirilmiş ve nihai olarak bölge adliye mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir isteminin kabulüne dair verilen kararın kesin olduğundan bahisle davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olup, iş bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, aynı maddedin 1/f bendinde de geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararın temyiz edilemeyen kararlardan olduğu açıktır....
Asliye Ceza Mahkemesince 2013/489 E. 2014/135 K. sayılı “mahkumiyet” hükmü verildiğinin tespit edilmesi karşısında; Yerel mahkemece; UYAP kayıtları taranarak, sanık hakkında aynı suçtan açılmış başkaca ceza davası dosyalarının bulunup bulunmadığı da tespit edilip hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle bu dosyalar arasında TCK'nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması ve ulaşılacak sonuca göre yargılama süreçlerinin akıbeti ile sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi zorunluluğu, 3-Temel cezada TCK'nin 61. maddesi uyarınca teşdit uygulanarak alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesinde değişiklik yapıldığı gözetilerek, sanığın kaçak olarak ülkeye sokulan suça konu eşyayı ticari maksatla bulundurmak eyleminden dolayı 5607 sayılı Kanunun 3/10. maddesindeki "Kaçakçılık...
Bilindiği üzere uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. Eldeki davada istemi, araç hırsızlığından kaynaklanan haksız eylem nedeniyle maddi manevi tazminata (para alacağı) yönelik olup; geçici hukuki koruma tedbiri de ihtiyati hacizdir.Nitekim, davacı vekili de dava dilekçesinde ihtiyati haciz istemiş, ilk erece mahkemesince de bu yönde değerlendirme yapılmıştır....
Ancak; 1-Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk ...’nin 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesi uyarınca hakkında hırsızlık suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda uzman hekim raporu alınması gerektiği gözetilmeyerek, Batman Bölge Devlet Hastanesinin 23.02.2015 tarihli ve 2314 sayılı ve Mehmet Çiftçi ismiyle düzenlenen “farik mümeyyizdir” şeklindeki kanuni tabirleri içermeyen yetersiz raporu ile yazılı şekilde hüküm kurulması ve Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.11.2018 tarihli ve 2016/6-986 E., 2018/554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille...
anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağının değerlendirilmesi açısından, suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35/1. ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi gereğince zorunlu olan hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçları yönünden sosyal inceleme raporu alınmadan, karar verilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 3-Suça sürüklenen çocuklar hakkında üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağının değerlendirilmesi açısından, suç tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35/1. ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi gereğince zorunlu olan konut dokunulmazlığını ihlal suçu yönünden işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya davranışlarını...