Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Satıcının Ayıba Karşı Tekeffül Borcu Ankara 1963, Ajans-Türk Matbaası, s. 7). Şu hale göre ayıba karşı tekeffül ya zikir ve vaad olunan vasıfların bulunmaması ya da satılanın lüzumlu vasıflarının olmaması sebebiyle gerçekleşir. Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Çünkü satımda alıcının amacı, istediği maksat için kullanabileceği, yararlı bir malın mülkiyetine sahip olmaktır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile; bu borç kanunen mevcuttur. Bu nedenle satıcının bu borcunu kanuni bir borç olarak nitelendirmek mümkündür (Tandoğan, H., a.g.e, s.163; Yavuz, C., Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 1996, s.91)....

    Keza, 31/08/2010 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 31/08/2010 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden ,kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

      Kuşkusuz yüklenicinin teslimden sonraki borcu ayıba karşı tekeffül borcu olarak devam edeceğinden, yüklenici eserdeki ayıp ve eksikliklerden ve koşulları yerinde ise arsa sahibinin ceza-i şart alacağı ile sözleşmedeki diğer alacaklarından ve ayrıca kanundan kaynaklanan alacaklarından da sorumludur. Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin tarafı olan yüklenici yukardan beri sayılan edimleri yerine getirdiğinde arsa sahibine karşı kazandığı kişisel hak sebebiyle arsa payı veya bağımsız bölüm tapusunun devrini ondan isteyebileceği gibi Borçlar Kanununun 162 ve devamı maddelerine dayanarak kişisel hakkını arsa sahibinin onamı gerekmeksizin üçüncü kişilere yazılı olmak koşuluyla devir ve temlik edebilir. Yüklenicinin kişisel hakkını temellük eden üçüncü kişi de bu hakkı yüklenicinin halefi olarak arsa sahibine karşı ileri sürme olanağına sahiptir....

        Mahkemece, yer bedeline ilişkin istem yönünden açılan davanın HMK’nun 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasının ise konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş; karar davacı vekili ile davalı (birleştirilen davanın davacısı) idare vekilince temyiz edilmiştir. H.U.M.K.nun 432. maddesine göre verilecek nihai kararlara karşı tebliğden itibaren l5 gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir....

          Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu BK.’nun 253. (6098 sayılı TBK.’nun 309) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Olayda ihbar edilen Hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı talep edilmiştir. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir. Ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, talep edilen ecrimisilin ve davalıya ödediği kira bedellerinin tahsilini istemektedir....

            Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu 818 sayılı BK.’nun 253. (6098 sayılı TBK.’nun 309) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Olayda dava dışı Hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı ödediğini ileri sürmüştür. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir, ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Davacı, ödediği ecrimisili kira bedellerini aşmamak kaydıyla talep edebilir....

              Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu 6098 sayılı TBK.’nun 309. (BK. 253.) maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiralayanın tekeffülü altındadır. Davacı kiracının, davalının mülkiyetinde olmayan kısım için ödemek durumunda kaldığı ecrimisil ve kira bedellerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi zorunludur. Bu nedenle Mahkemece, kira sözleşmesi ile aynı döneme rastlayan, dava dışı malike ödenen ecrimisil ve kira ödelemeleri saptanarak, bu miktar ödenen kiradan düşükse bu bedelden, üçüncü kişiye ödenen kira ve ecrimisil bedeli ödenen kiradan fazla ise ödenen kira miktarında davalının sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                Yerel mahkemece tapu sicil memurlarının tapu sicilinin tutulmasında, davacının mülkiyet hakkının kaybında kusurlu veya kusursuz haksız bir eyleminin olmadığı, kadastro sırasında önceki zabıt defterine göre tapusu verilen taşınmaz, kadastro geçtikten sonra dava dışı kişi adına tescil edildiği, bu durumda tapu sicilinin hukuka aykırı tutulduğu iddiasının yetersiz olduğu, tespite itiraz davası sonucu da mülkiyet hakkını kazanamadığı hal böyleyken taşınmaz satım sözleşmesinin zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca varsa zararını dava dışı 3. kişilerden talep edebileceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince; tapu işlemlerinin kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğu ancak Devletin...

                  Satılanın zaptı nedeniyle satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu mahkemenin de kabulündedir. Somut olayda tapu kaydı, yörenin 2011/14942 2012/1651 coğrafi durumunu en iyi bilmesi gereken belediye tarafından ve imar uygulaması ile idari yoldan oluşturulmuştur. Mahkemece, ...K.'nun 07.12.1997 gün ve 1997/1-655-1003 Sayılı kararı ile kabul edilen "... kamu malı niteliğini kazanan bir taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak özel mülkiyete dönüştürmeye idari mercilerin yetkileri olmadığı, başka bir anlatımla, idari mercilerin yasadan kaynaklanan bir yetkileri bulunmayan konularda aldıkları kararların yok hükmünde, buna dayanan tescilinde, M.Y.'...

                    GEREKÇE:Dava ;zapta karşı tekeffül hükümlerine göre açılan ödenen bedelin iadesi davasıdır. Dava konusu aracın davalı tarafından davacıya satışından sonra sırasıyla, ... AŞ ye, ... ltd.şti ne, ..., ..., ..., son olarak ve halen ... Ltd. Şti. Üzerine satılmış olup araç halen ve zapt edildiği tarihte ... Otomotiv adına kayıtlıdır. Araçla ilgili olarak İstanbul Anadolu 35.Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/281 D.İş dosyası ile 05.05.2014 tarihinde geçiçi el koyma kararı verildiği ve kararın 06.05.2014 tarihinde onandığı anlaşılmaktadır. Araç 24.1.2014 tarihinde ...'e satılmış olup , ... Otomotiv malik iken zapt edildiğinin kabulü gerekir.bir başka deyişle aracın zaptından dolayı kayıt malikinin zarara uğradığının kabulü gerekmektedir.Davacı tarafından araç 19.08.2013 tarihinde dava dışı ... Taş. satmış daha sonra 30.11.2015 tarihinde yapılan protokol başlıklı belge ile aracın davacıya teslim edildiği ve 94.500-TL'ninde aynı gün dava dışı firmaya ödendiğine dair makbuz sunulduğu görülmüştür....

                      UYAP Entegrasyonu