Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sayılı ilamı ile davalıların zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu, davalılara ne kadar para verildiğinin tespiti ile sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, 08/01/1999 tarihinde ödendiği anlaşılan 5.000,00 TL'nin sürüm değeri olan 16.563,18 TL nin ve 24/12/1998 tarihinde ödendiği anlaşılan 12.000,00 TL' nin sürüm değeri olan 41.187,04 TL'nin toplam 57.750,22 TL'nin davalıların birbirlerine rücu hakları saklı tutularak müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davacılar ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ......

    Bu durumda, davacı, aleyhine açılan tazminat davası henüz kesinleşmeden, eldeki davayı açmış olup, her dava açıldığı tarih itibariyle değerlendirileceğinden, aleyhine açılan dava sonuçlanmadan işbu davayı açmış olması itibariyle, dava tarihi itibariyle alacağı muaccel olmadığı, hukuki yararı bulunmadığı gibi; ceza yargılama sürecinde aracın ...’ya iadesiyle, davacının, aleyhine biten tazminat davası yönünden yargılamanın yenilenmesini isteyebileceği veya sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanak da istemde bulunabileceği dikkate alındığında, aracın çenç (change) olmadığının tespiti ile birlikte davalı ...’nin herhangi bir kusurunun olmadığının anlaşılmasıyla, ... aleyhine zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanmak suretiyle işbu davanın açılması doğru bulunmamıştır. Hal böyle olunca, temyize gelen davalı ... yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ALAPLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/04/2014 NUMARASI : 2014/29-2014/184 Uyuşmazlık, geçerli taşınmaz satış sözleşmesi ile satılan taşınmazın zapta karşı teffeküllünden doğan alacak istemine ilişkindir. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 13. Dairesince incelenerek görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olup, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 30.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 8. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince 10.12.2015 tarihli ve 2014/40966 E., 2015/36152 K. sayılı kararı ile; “…Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 194 ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Mahkemece, davacının davaya konu aracın kaza kaydını bildiği halde aracı satın aldığından davacının uğramış olduğu zararları giderme yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın pert olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile bundan davacıya karşı sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır. Bu nedenle davacının sözleşmeden dönmesi haklı nedene dayanmaktadır....

          MUHALEFET ŞERHİ Dava, resmi şekilde devir ve teslim edilen taşınmazın daha sonra zaptedilmesi nedeniyle satıcıya karşı yöneltilmiş olan tazminat istemine ilişkindir. Davacı söz konusu taşınmazı tapu kaydına dayalı ve resmi şekilde satın almış olup, daha sonra evveliyatının orman olduğu gerekçesi ile açılan tapu iptali davası sonunda davacının elinden çıktığı ve satıcının zapta karşı teminat hükümlerine göre sorumlu olduğu hususu mahkemece benimsendiği gibi dairemizin sayın çoğunluğunca da kabul edilmektedir. Ne var ki , oluşturulan tapu kaydının dolayısıyla satışın geçersiz olduğu bu nedenle de,davacının geçersiz satışlarda uygulanan denkleştirici adalet hükümlerine göre tazminat isteyebileceği sonucuna varılmaktadır. Oysa, davacının davalı adına oluşturulan tapu kaydına göre ve bu güvene dayalı olarak taşınmazı resmi şekilde ve günün rayiçlerine göre satın aldığı tartışmasızdır....

            Dava, satış sözleşmesine dayalı ayıba karşı tekeffül hükümlerinden doğan alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu makinelerin ayıplı olduğundan bahisle sözleşmeden dönme hakkını (TBK m. 227/1-1) kullandığını ileri sürerek, bedelin iadesi isteminde bulunmuş, davalı vekili ise ayıp iddiasına karşı çıkarak davanın reddini dilemiştir. Uyuşmazlık, davacıya satışı yapılan makinelerin ayıplı olup olmadığı ve buna göre alıcının seçimlik haklarından ilki olan dönme hakkının koşullarının somut olay bakımından gerçekleşip gerçekleşmediği hususundadır. 6102 sayılı TTK'nın 23/1. maddesine göre; "Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır." 6098 s....

              Yanlar arasındaki boşanma davasının şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak açılıp, davacı yoksulluk nafakası isteminde bulunduktan sonra tarafların yargılama sırasında karşılıklı olarak anlaşarak TMK'nun 166/3. maddesi gereğince boşandıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece zapta geçirilen anlaşma metninde davacının yoksulluk nafakası isteminden açıkca vazgeçtiğine dair bir beyanı olmadığı gibi nafakaya ilişkin bir anlaşma hükmü de bulunmamaktadır. Bu durumda davacının nafaka isteminden vazgeçtiğini kabul etmek mümkün değildir. Mahkemece gerekli inceleme yapılıp, TMK'nun 175.maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

                Buradaki yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmek, iş sahibinin karşı edimi ise, kendisine teslim edilen eser sebebiyle bedel (ücret) ödemektir. Eser yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren emek sarfı ile gerçekleştirildiği sonuçtur. Kuşkusuz iş sahibi ısmarladığı eserde belli niteliklerin bulunmasını arzu eder. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bundan dolayı, teslim edilen eserin fen ve sanat kurallarına uygun iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması gerekir. Aksi halde, eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğu ortaya çıkar. Eserdeki ayıp, eserde sözleşme ve dürüstlük kurallarına göre olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki fark demektir. Yüklenicinin ayıba karşı tekeffül borcu ise yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Tarafların ayrı kökten gelen ve paydaş iken izale-i şuyu davası sonucu oluşan tapu kayıtlarına dayandıkları, izale-i şuyu kararında krokilerden söz edildiği halde araştırılmadığı, izale-i şuyu sonucu Tapu Sicil Müdürlüğüne intikallerinin yapılması nedeniyle krokisinin burada bulunması gerektiği, mahkemece kroki celp edilip uygulanmadığı, davacıların dayandığı tapunun revizyon görmediği cebir icra sonucu intikal gördüğünden bu kayıt kapsamına giren yerin davalılar tarafından da bilinmesi gerektiği davalıların bu kaydın nereye ait olduğunu bildirmek zorunda oldukları, zira paydaşların birbirlerine karşı zapta karşı tekeffül yükümlülüklerinin bulunduğu, kaldıki taraf tapularının...

                    Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu TBK.’nun 309. maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiraya verenin tekeffülü altındadır. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı talep edilmiştir. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir, ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, talep edilen ecrimisilin ve davalıya ödediği kira bedellerinin tahsilini istemektedir....

                      UYAP Entegrasyonu