Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

BK' nun 189. maddesinde; satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamin olacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre ayıp ister subjektif bir haktan, ister objektif bir hukuk kaidesinden doğsun, satıcı, devrini kabul ve taahhüt ettiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Bu nedenle, devredilen hak, herhangi bir sebepten, devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa, satıcı sorumludur. Davacının 3. kişiye yaptığı ödemenin satıcının sorumluluğu ilkeleri doğrultusunda yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı da, zapta karşı tekeffül hükümlerine göre davacının üçüncü kişiye yaptığı ödeme nedeniyle davacıya karşı sorumludurlar....

    Kiraya verenin zapta karşı tekeffül borcu 6098 Sayılı TBK.’nun 309. maddesinde düzenlenmiştir. Kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler kiraya verenin tekeffülü altındadır. Davacı kiracının ödemek durumunda kaldığı ecrimisil bedellerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi zorunludur....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık; geçerli araç satış sözleşmesi sonrası, zapta karşı tekeffülden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay ( 13. ) Hukuk Dairesinindir. Ne var ki dosya, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin görevsizlik ilamı ile Dairemize gönderilmiş olduğundan, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasanın 21.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 04.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık; geçerli taşınmaz satım sözleşmesi uyarınca zapta karşı tekeffülden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Dosya, Yargıtay 13.Hukuk Dairesince incelenerek görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmiş olup, 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Yasanın 21.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60/3 maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Maddesi kapsamında dava konusu malı, alıcı statüsündeki davacının elinden alınmasını gerektirecek mülkiyete ilişkin herhangi bir hakkı olmadığını, bu nedenle müvekkil şirketin "zapta karşı tekeffül" sorumluluğunun mevcut olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Davacı ve davalı arasında malın satımı, ve teslimi konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı dolayısıyla malın mülkiyetinin ve zilyetliğinin davacıda olduğu, Konya 2....

          Maddesi kapsamında dava konusu malı, alıcı statüsündeki davacının elinden alınmasını gerektirecek mülkiyete ilişkin herhangi bir hakkı olmadığını, bu nedenle müvekkil şirketin "zapta karşı tekeffül" sorumluluğunun mevcut olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Davacı ve davalı arasında malın satımı, ve teslimi konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı dolayısıyla malın mülkiyetinin ve zilyetliğinin davacıda olduğu, Konya ......

            Bu sözleşmeler uyarınca bu davacılar , davalı arsa sahibinden yükleniciye karşı sahip oldukları hakları temlik almışlardır. Bu davacıların taleplerinin alacağı temlik almış olmaları nedeniyle yükleniciye karşı ileri sürmeleri gerekmektedir. Bu nedenle bu davacıların davalıya karşı dava açmaları mümkün olmadığından bu davacılar yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar vermek gerektiği’ belirtilmek suretiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; taraflar arasında yapılmış olan sözleşmeler dışında, dava konusu taşınmazların davalı tarafından , davacılara tapudan satışlarının ve devirlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır Taraflar arasındaki meselenin halli için 6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Davacılar 6098 sayılı TBK 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır....

              Mahkemece, tekeffül koşullarının oluşmadığı, ancak davacının satış bedelinden indirim yapmak suretiyle ayıp kabul ettiği, bu nedenle alıcı lehine ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanma hakkını elde ettiği, çikolatalardaki ayıbın açık ayıp olduğu, alıcının sözleşmeyi feshetme hakkının bulunmadığı, satış bedelinden indirim isteyebileceğini, Hıfzısıhha Enstitüsü raporunda tespit edildiği gibi çikolataların bozuk olması nedeni ile hiçbir ekonomik değeri olmadığı, poşetlerin ise çikolatalardan bağımsız ekonomik değerlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 14.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Bu hal satıcının zabta karşı tekeffül sorumluluğuna değil, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna yol açar. Kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığı; örneğin, ithal edilen bir aracın ithalatında problem olması hukuki ayıp olarak kabul edilebilir. Ancak bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması, mevcut ayıbın gizli olması ve o malın değerini veya kullanım amacını ciddi surette azaltması veya kaldırması gereklidir. Satıcının bu yükümlülüğünün ortaya çıkması için alıcının satılanı muayene etmesi ve iddia olunan ayıpları satıcıya ihbar etmesi gereklidir. Bunun aksine davranan alıcının ayıba karşı tekellüf hükümlerinden faydalanma olanağı yoktur. Ayıba karşı tekeffül borcuna ait 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 219 ila 226. maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı aynı Kanunun 227 ve devamı maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabilecektir....

                  Leasing şirketine karşı açılması gerektiğini belirtmiş ayrıca cihazın eksiksiz olarak teslim edildiğini söyleyerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda; cihazın dava dışı Leasing şirketinden kiralandığı, davalı satıcının Leasing sözleşmesinde ayıba karşı tekeffül borcunun olmadığı, davanın bu nedenle Leasing şirketine karşı açılması gerektiği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık satıcının ayıplı mal satışından kaynaklanan sorumluluğuna dayanmaktadır. Dava konusu tıbbi cihazın finansal kiralama yoluyla davalı tarafından davacıya satıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı, dava dışı ... Leasing şirketi ile arasında düzenlenen finansal kiralama sözleşmesinin 29/a maddesi uyarınca bu davayı açma konusunda finansal kiralama şirketi tarafından kendisine yetki verildiğine dair belgeyi dosyaya sunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu